~Arslanbeyler - Geçmişten Kesit ~

768 42 57
                                    


Kapısında 'Hoş geldiniz ikizler' yazılı olan bir odanın önün de bekleyen herkesin içi içine sığmıyordu, bir kişi hariç...

Nare Arslanbey, yanında ki eltilerinin ve kayınvalidesinin yardımıyla ikizleri sırasıyla emzirirken aklında Caner ile yaptıkları plan vardı.

Henüz saatler önce doğum yapmış ve sabaha karşı yaptığı doğumda bekledikleri gibi iki tane çocuğunu da  dünyaya getirmişti ancak kucağındaki ikizlerden birisi belki de birkaç dakika sonra kendilerinden tamamen ayrılacaktı.

Hastanenin  başka bir odasında alacakları para karşılığında kendi kızlarını değiştirecek olan evli çift, yaptıkları bu hatanın ve isledikleri bu günahın ortaya çıkmayacağını düşündükleri için içleri rahattı .

İkizlerin hayatlarında ilk defa ve hatta son defa aynı ana kucağında bulunduğu bu dakikalarda , babaanneleri ve dedeleri Allah'a şükredip torunlarının sağlığı ve güzel bir hayatı olması için dua ederken amcaları kendi içlerindeki heyecanı bir kenara bırakarak yeniden baba olan kardeşlerine destek oluyorlardı.

Kuzenleri kendi kardeşleri olarak görecekleri iki bebeğin daha doğmuş olduğunun mutluluğu içerisindeyken özellikle de ilk defa ailelerine kız bir üyenin doğmasının heyecanını sonuna kadar yaşıyorlardı.

Abileri ise daha kucaklarına almadıklarını kardeşlerini iki adım ötede olmalarına rağmen özlüyorlardı, halbuki ikizlerden birisinden 15 yıl daha ayrı kalacaklardı..

Aradan sadece bir kaç dakika geçmişti ve ikizlerin karnı doyduktan sonra abileri odalarına girerek kardeşleri ile tanışmaya başladılar.

Tüm abiler babası'nın aracılığıyla ve yardımıyla ikizlerden erkek olan kardeşlerini kucağına alıp sevmişken kız olan kardeşleri için cesaret edemediler.

Daha fazla dayanamayan en büyük abileri Toprak, kız kardeşini yattığı yerden dikkatlice kucağına aldı ve yavaşça sırtını okşamaya başladı ve kalbinden geçenleri diline döktü.

"Daha yeni doğduğun için herkes sana bebek diyor, büyüdüğünde böyle söylemeye devam etmeyecekler merak etme.Sen benim bebeğimsin , büyüdüğünde de böyle olacaksın. Kaç yaşına gelirsen gel , ben sana hep bebeğim diyeceğim çünkü benim için daima bugün ki gibi aynı kalacaksın."

Toprak, bebeği ile tanıştıktan sonra kardeşi Poyraz'a her ne kadar istemese de kendi elleriyle verdi.

Bu sefer Poyraz , bir eli ile ellerini okşamaya başladı ve o da tüm cesareti ile içinden geçenleri söyledi.

"Minicik ellerin , minicik ayakların minicik yüzün, minicik göbeğin var.  Her yerin öyle, her yerin minicik senin.Hos geldin, miniğim benim."

Poyraz, miniğinden ayrılmak istemese de kardeşi Ateşin kollarına nazikçe yatırdı.

Ateş ilk önce boynunu bir eli ile nazikçe okşadı.

"Benim iki tane kardeşim vardı zaten ama bu kadar küçük değiller , şimdi senin ile beraber doğan bir erkek kardeşim daha oldu ama o da bu kadar küçük değil ki. Sen neden bu kadar küçüksün? Canın acır diye korkuyorum yoksa küçük olmandan şikayetçi değilim. Küçük çocuklarin canı acır diye Bora ve Denize çok dikkat ediyorduk ama sen daha da küçüksün. Korkma, ben sana daha da çok dikkat edeceğim ve canının yanmasına izin vermeyeceğim küçüğüm."

Söyleyecekleri bittikten sonra biraz daha kardeşini sevdi ve heves ile sırasını bekleyen kardeşi Bora'nın kucağına dikkat ederek yatırdı.

Babaları Polat, oğlunun yanına giderek kardeşini tutmasına yardımcı oldu.

YAŞANMAYAN HAYAT (TAMAMLANDI)Where stories live. Discover now