"Toppik buna mı diyorsun?" Başımla onayladım. Aynısından kendimede yapıp büyük bir ısırık aldım. Sonra da çayımdan sesli bir fırt alıp çiğnemeye başladım.

"Hadi yesene. " sesimle beni izlemeyi kesip oda ısırdı. Sonra da beni taklit edip çayından bir fırt aldı.
"Ee nasıl buldun?" Ağzı dolu olduğu için cevap verememiş ve bir ısırık daha almıştı. Bu haline gülüp bende devam ettim.

"Bir tane daha yapsana. " sobaya yakın olan ben olduğum için ekmeği bana uzatmıştı. Alıp sobanın üstüne indirdim.

"Birde kahvaltı yapmadan göreve gitmeyi düşünüyordun. " diyip kıkırdadım. Mesut'un gözleriyle ısınan ekmekteydi. Belli ki toppiği sandığımdan çok beğenmişti.

"Ver ben yaparım. " ekmeği tutmakta zorlandığımı fark edince elimden aldı. İçine tulum peyniri doldurup sıktı. Bu arada biten bardağına çay doldurdum.

"Görevden gelince yine alayım. " yemeği kesip karşımdaki adamı izledim. Basit bir toppikle bile mutlu olmuştu. Tabi bunu dışından belli etmesede tuhaf bir şekilde hissetmiştim.

"Tereyağ olsaydı daha güzel olurdu tadı. " başıyla onayladı. Karşımdaki adamı kadınlar nasıl çirkin bulmuştu ki? Ben bakınca gözüme çirkin gelmiyordu. Acaba biraz da olsa tanıma fırsatım olduğu için mi böyle düşünüyordum?
"Benimle evlenmeyi niye kabul ettin?" Ağzındaki ekmekle öylece durup bana baktı. Kendimi tutamayıp sormuştum işte.

Vakit kazanmak için son lokmasını ağzına atıp uzun uzun çiğnedi. Bense sabırla bekliyordum. Çalan kapıyla gözlerimi iri iri açıp ayaklandım. Hızla eteğimi giyip yazmamı bağladım. Tabi öncesinde saçlarımı toplamıştım. Mesut'sa kalkıp kapıya bakmıştı.

"Komutanım görev için hepimiz hazırsız. Sizi bekliyoruz. "Sami'nin ciddi sesiyle kafamı kapıdan uzatıp ona baktım. Hazır ola geçmiş ve üniformasını giymişti. Gözlerim bana bakan Mesut'a kaydı. Daha iki günlükken beni bırakıp gidecek olması zoruma gidiyordu ancak elimden bir şey gelmiyordu.

"Tamam asker. Sen git geliyorum. " kapıyı örtüp daha önce hiç bakmadığım soğuk odaya girdi. Burada Mesut'un eşyaları ve üniforması duruyordu. Onu izlememi umursamadan kaç gündür giydiği içlikleri çıkardı. Bu arada hızla kafamı başka yöne çevirmiştim. Az çok giyindiğini tahmin edince ona döndüm. Bu defa beyaz içlik giymişti. Altına pantolonunu giyip üst kısmını aramaya koyuldu. Biraz dağınık olduğu için bulamamıştı.

Onu arkamda bırakıp odaya koşturdum. İki tane ekmeği hızlıca ısıtıp içine tulum peynirini doldurdum. Birini Mesut'a diğerini abime yapmıştım. Adam benim yüzümden yemeğini yiyememişti.

Sobalı odadan çıkmamla Mesut'ta soğuk odadan çıkmıştı. İstemsiz onu süzerken buldum kendimi. Üniforma heybetli bedenine nasılda yakışmıştı.

"Bunlardan biri sana biri abime. " ikisinide uzattım. İtiraz etmeden elimden alıp kapıya doğru adımlayınca kendimi tutamayıp son anda kapıyla arasına girdim. Kafasını eğip bana baktı. Acelesi olduğu halde adamı durdurmuştum.
"Abim senin çatışmalarda biraz deli olduğunu söyledi. " susup kafamı biraz daha arkaya attım. Şimdi yüzü tamamen karşımdaydı. "Artık arkanda beklenin var. Bunu bilipte davran olur mu?" Parmak uçlarımda yükselip dudaklarımı yanağına bastırdım. Gözlerim kendiliğinden kapanmış ve kalbim ellerimin titremesine sebep olacak kadar hızlı atmaya başlamıştı.

Hızla kendimi geri çekip kapıyla arasından çıktım ancak Mesut hala olduğu yerde kafası aşağıda duruyordu. Elimi kalbime atıp karşımdaki adama bakmaya devam ettim. Ya yaptığım şey için bana kızarsa. Kafasını çevirip inatla kahvelerime baktı. Yeşilleri titriyordu resmen.

Mutlu Mesut                                 🧵Tamamlandı🧶Where stories live. Discover now