17. Bölüm: "Zorlu günler"

11.9K 586 92
                                    

Hastaneden çıkalı üç gün olmuştu ve ben tam anlamıyla tekerlekli sandalyeye çakılıp kalmıştım. Hastaneden geldiğimizde beri odamdaydım. Ne okula gitmek istiyordum ne de biriyle konuşmak istiyordum. Yaptığım tek şey odamda test çözüp kitap okumaktı.

Yatağa yatmama falan abi tayfası yardım ediyordu. Şu üç gündür ne Asili görmüştüm ne de Denizi. Hoş zaten yanımda sadece Karlos vardı. Bundan şikayetçi değildim Karlosla sohbet ediyorduk. O benim anlattıklarımı dinleyip eğer onaylıyorsa havlıyordu, yani sanırım onaylıyordu.

Üç gündür yaptığım gibi tekerlekli sandalyemde çalışma masamın karşısında test çözüyordum. Karlos ise yatağımda uyuyordu.

Kapının çalmasıyla cevap vermeme gerek kalmadan annemin kafası içeri girdi. Gülümseyerek "Pars seni görmeye geldi kızım." dediğinde üç gündür aynı cevabı verdim.

"Kimseyi görmek istemiyorum."

Annem üzgünce kafa sallayıp kapıyı kapattığın da testime geri döndüm. Ama kısa süre sonra kapı hışımla açıldığında irkilerek kapıya döndüm. Pars sandalyede oturaran bana bakarken ben göz devirip testime döndüm.

"Kimseyi görmek istemediğimi söyledim." dedim duygusuzca. Şu aralar kimseyle konuşup moralimi bozmak istemiyordum çünkü çoğu kişi sohbetin sonunda 'İyileşeceksin merak etme.' diyecekti. Biliyordum...

"Niye benden kaçıyorsun?" sesi çok çaresiz çıkmıştı. Bu kalbimin acımasına sebep olmuştu.

"Bak sihirli parmak yürüyüp yürüyememen hiç önemli değil tamam mı? Sen hala benim sevdiğim kadınsın ve hep öyle olacaksın." dediğinde elimdeki kalem hareketini durdurdu.

Kalemi testin üzerine bırakıp ağır ağır Parsa döndüm. "Ben sadece yalnız kalmak istiyorum Pars. Seninle alakası yok." dediğimde yalanıma inananmasını umdum ama inanmışa benzemiyordu.

"Sen yalnız kalmak istemiyorsun Derin. Seni tanıyorum. Sen burada böyle durdukça kendini cezalandırıyorsun." dediğinde doğruluk payının olup olmadığını düşündüm. Aslında evet bir yönden öyleydi.

Akife kafa tutmayıp bacağıma bıçak saplamasını durdurmuş olabilirdim ama kaçmak için nasıl o bıçağa ulaşacaktım. Hem ben o bıçakla Akifi öldürmüştüm. Ben bir katildim...

"Kendini kötü biri olarak görüyorsun biliyorum. Bende eskiden öyleydim..." dediğinde gözlerimi onunkilerle buluşturdum. O da mı birini öldürmüştü?

"Evet bende birini öldürdüm. Hem de bayadır adam öldürüyorum ben. Ama sadece kötü olan adamları. Ben bir mafyayım güzelim." dediğinde aydınlanma yaşadım. Benden bir şeylerin saklama nedeni buydu demek. O mafyaydı. Aslında buna şaşırmamıştım tahmin ettiğim bir şeydi.

Ben konuşmayınca o da cesaret alıp tekrar konuşmaya başladı. "Benden korkma güzelim ben iyi insanlara asla zarar vermem bu iyi insanların arasında benim sevdiğim kadında varken hemde hiç zarar vermem. Sen asla kötü olmayacaksın güzelim. Sen onu öldürmeseydin Arifi ve Asili kurtaramazdın bu yönden bak bir de. Lütfen aşık olduğum kadın, benden bizden uzak durma." dediğinde o güne tekrar gittim.

Eğer Akife o bıçağı saplamasaydım muhtemelen kurtulamazdık ama bir yandan da Baybarsın da etkisi vardı. Evet Pars doğruyu söylüyordu.

Gülümseyerek "Tamam." dediğimde derin nefes aldı. "Tamam bak evet kötü bir şey ama- Dur bir dakika sen daha demin tamam mı dedin?" dediğinde gülerek kafamı salladım.

Bir anda beni kucağına alıp döndürdüğünde gülmeye başladım. O sırada da Karlos bu konuşmalarımıza rağmen yeni kalkıp havlamaya başlamıştı.

Kızılın HikayesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin