twenty three

289 41 4
                                    

Yazarın anlatımından

Baekhyun sütü biberona doldurduğu sırada duydu çalan telefonunu. Hızla bıraktı sıcak sütü ve salonda koltuğun üzerinde bıraktığı telefona ulaştı.

Chanyeol arıyordu. Büyükçe gülümsedi ve hızla cevapladı. "Efendim sevgilim?" Chanyeol Baekhyun'un mutlu ses tonunu duyduğunda yavaşça yaslandı koltuğuna.

Her şey hayal ettiğinden bile daha güzel gidiyordu. Yeniden evli gibilerdi. Yeniden, her şey çok güzeldi.

"Ji Eun ile konuştum az önce. Bu akşam için yemeğe davet ettim." "Ah tamam. Dün bahsetmiştin zaten. Ben hazırlayayım mı?"

"Hiç gerek yok güzelim. Sen uğraşma, eve söyleriz. Oğlumuz rahat etsin diye eve çağırdım zaten. Yoksa güzel bir restoranda yerdik de."

Baekhyun gülümsedi ve telefonu omuzu ile yanağının arasına sıkıştırdı hızla. Yarım kalan sütü tamamlarken kapadı biberonu.

"Tamam Chan. Sorun yok, bahçedeki masada yeriz. Daha güzel olur." Chanyeol duraksadı. "Hava esmeye başladı. Sıkıntı olmasın?"

"Yok canım ne sıkıntısı olacak. Zaten akşam sekizden sonra Minho çok durmaz uyur. Belki hiç uyanmaz. Biliyorsun, uykuya aşık." Chanyeol güldü. "Haklısın sevgilim. Neredeyse benim seni sevdiğim kadar seviyor uykuyu."

Baekhyun Chanyeol'un dediklerine gülerken onu izleyen bebeği de büyükçe gülümsüyordu. Minho çokça gülümseyen pozitif bir bebekti.

"Tamam o zaman. Görüşürüz akşam. Seni seviyorum." Chanyeol'un derin sesiyle söyledikleri Baekhyun'un kalbini hızlandırırken hızla cevapladı sevgilisini. "Bende seni seviyorum. Çok dikkat et."

/////////////////

Baekhyun'un anlatımından

Restorandan sipariş ettiğim yemekler geldiğinde saat yediyi elli dakika geçiyordu. Chanyeol birazdan burada olurdu ama arkadaşının ne zaman geleceğini pek kestiremiyordum.

Yine de soğumaması adına mutfakta tutmaya karar verdim. Bahçedeki masayı hazırlamıştım. Bu ev çok büyük değildi ama en güzel özelliklerinden biriydi geniş arka bahçesi.

Minho yürümeye başladığında bu parkı çok sevecekti. Mutlulukla iç çektiğim sırada duydum anahtar sesini. Sevgilim gelmişti.

Hızlı adımlarla çıktım koridora. İçeri giren Chanyeol ile göz göze geldiğimde büyükçe gülümsedim. Yaklaştım ve öptüm dudaklarını. "Hoş geldin Chan."

Parlayan gözleriyle baktı gözlerimin içine. "Hoş buldum. Bu ne güzel karşılama böyle." Güldüm ve elindeki çantayı aldım. Yanında sürekli tablet taşımak zorunda kaldığı için bir el çantası taşıyordu.

Giydiği takımlarla birleşince, gerçekten çok hoş oluyordu.

Chanyeol gerçekten çok yakışıklı bir adamdı. Ve o beni sevmişti. Chanyeol biz lisedeyken bile dikkat çeken biriydi.

İlişkimizi gizlememiş, açıkça yaşamıştık. Bir süre onu beğenen kızların kötü bakışlarının hedefi olmuştum ama umurumda bile olmamıştı.

Çünkü Chanyeol tüm aşkıyla bana baktığı her an gözlerim yalnızca onu görürdü.

Birlikte odaya çıktık ve üzerimizi değiştirdik hızla. Aslında Chanyeol duş da almak istemişti ama pek zamanının kalmadığını görüp bunu gecenin ileriki saatlerine ertelemişti.

O bir gömlek üzerine, lacivert sarı işlemeleri olan bir kazak tercih etmişti. Ben ise renk geçişleri olan şirin bir kazak.

Onun yanında oldukça çocuksu duruyordum. Peki umurumda mıydı? Asla değildi. Çünkü Chanyeol gözlerinden çıkan kalplerle bakıyordu şuan bana.

Fault/Chanbaekजहाँ कहानियाँ रहती हैं। अभी खोजें