1. Bölüm

4 0 0
                                    


   Bu sokaklarda en son ne zaman yürüdüğümü hatırlamıyorum ama aynı düşüncelerle yürüdüğümü anımsıyorum. En başta yaşamanın bu kadar zor olduğunu söyleselerdi doğmayı göze alır mıydım acaba?  Var olduğunu düşündüğüm tüm bağlar bir anda kopmasaydı da bu sokakları yürür müydüm ya da? Düşündükçe buğulanan zihnim bahçe kapısının önünde durduğumu fark etmemle temizlendi. Annemin balkonun önünü kapattığı için sürekli şikayetçi olduğu yine de kesmeye kıyamadığı o ağaç hâlâ burada. Ama aynı ağaç değil sanki, bizim acılarımızla birlikte o da eğilmiş ve bu zamana kadar göremediğimiz her şeyi göstermeye yemin etmiş gibi. Önümdeki rengi değişmiş, yabancılaşmış kapıyı açmak veya attığım onlarca adımın üstüne bir tur daha yürümek konusunda ikileme düşmem kapının hızla açılmasıyla son buldu ve işte yine oldu: Kendi kararlarımı alamadığım, hayatın akışına kapılmak zorunda olduğum bir an daha. Kapıdan çıkan ablam ve pencereden ablamı uğurlayan annemin beni görmesiyle bağırışmaların duyulması bir oldu. Yabancı olmayan kollar bedenimi sarmalayıp beni içeri çekerken kapıdan girdiğim anda unutmaya çalıştığım her şeyin de içine çekildiğimi anlamıştım. Annemin kollarının arasında, duygulu ağıtlarını dinlerken her zamanki gibi biz yine üç kişiydik. Sofraya beş tabak konulması ya da portmantoda duran iki erkek kabanı bunu değiştirmezdi. Dolu gözlerle ama gülümseyerek çıktığım kolların arasından salona sürüklendim. Aldığı darbelere dayanamayıp kırılan televizyon değiştirilmiş, en son gördüğümde kanlı olan halı temizlenmişti. Eskiden başımı eğmek zorunda bırakıldığımda dikkatle izlediğim bu halıyı artık görmek istemiyordum. Ablam tekli koltuğa oturmuş, yüzümü dikkatle inceliyordu. Şaşkınlığını üstünden atan annem ellerimi öpüyor, gözünden akan yaşları omzuna silmeye çalışıyordu. Etrafı incelemeyi bırakıp annemin elimi tutan ellerini öptüm. Derin iç çekişler ve özlem nidalarından sonra sonunda ablamın sesi duyuldu:

"Valizin nerede senin, kargaşada dışarıda mı unuttuk?"

"Hayır, sadece birkaç günlüğüne geldim."

"Sen durumun ciddiyetinin farkında mısın?"

"Bahsettiğin durum beni ilgilendirmiyor, abla."

"O ne demek öyle? Abin senin de burada olmanı çok istedi."

Annemin heyecanlı ses tonu yerine yine alışık olduğum kaygılı ses tonu gelmişti. Omuzlarımı silkerek annemin kucağına yaslandım. Ellerini karnımın üstünde birleştirmiş, beni sevgiyle kucaklamıştı. Artık çok yabancı gelen evin kokusunu annemin kokusuyla bastırdım. Uyandığımda karşılaşacağım manzarayı düşünmeden yıllardır uyuyamadığım o derin uykuya daldım. 

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Oct 30, 2022 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

Yuva Olamayan EvWhere stories live. Discover now