20./Sen gri bir bulutsun üzerime gölgeni düşürüyorsun

15.4K 1.3K 2.7K
                                    

20. Bölüm: "Sen gri bir bulutsun üzerime gölgeni düşürüyorsun"

"Hayatımın en mutlu ânıymış, bilmiyordum. Bilseydim, bu mutluluğu koruyabilir her şey de bambaşka gelişebilir miydi? Evet, bunun hayatımın en mutlu ânı olduğunu anlayabilseydim, asla kaçırmazdım o mutluluğu." -Orhan Pamuk, Masumiyet Müzesi

------

Akşam denizinin ılık dalgaları Jungkook'un ayak bileklerine çarpıyordu. Daha önce denize sadece bir kez girmişti ve havuzdan bir farkı olmadığını zannetmişti, ancak şimdi görüyordu ki birçok türe ev sahipliği yapan denizler, gece vaktinde pek misafirperver sayılmazlardı. Yosun parçaları karanlıkta ip gibi kolayca ayağa dolanıyorlardı. Gamsız balıklar ise "Bu saatte evimizde ne işiniz var?!" der gibi hızlı hızlı yüzüyor, Jungkook'a çarparak ilerliyorlardı. Jungkook, Taehyung'u takip ederek beline kadar suya gömüldüğünde ılık suyla vücudunu memnun etmişti. Yine de balıklardan hoşlanmıyordu. Hiçbir şey göremediğinden yüreğine bir huzursuzluk çökmüştü. Karanlık olsa dahi yere bakıyor, içgüdüsel olarak tehlikeyi bulmaya çalışıyordu.

"Jungkook," dedi Taehyung. "Burada güvendeyiz. İnsanlar geride kaldılar."

Taehyung böyle söylediğinde Jungkook başını yukarı kaldırdı ve mehtabın altındaki güzelliği bir kez daha keşfetti. Karanlığa alışan gözbebekleri ile Taehyung'a bakmaya alışıktı. Sarı ve beyaz ışıklar altında ona bakmaya da alışıktı. Ancak ay ışığının ayrı bir havası vardı.

Omuzlarına düşen ay ışığı, pürüzsüz tenini Jungkook'a sergiliyor ve onun ağzını sulandırıyordu. Açık kahve tonlarındaki meme uçları hafif rüzgara ve ıslaklığa maruz kaldığı için dikleşmiş ve sertleşmişti. Ufacık su damlacıkları kol kaslarını parlak inci taneleri gibi süslüyor, sim gibi parlıyordu. Taehyung mehtabın altında bir periye benziyordu.

Esmer adam, utanmış gibi kollarıyla çıplak üst vücudunu gizledi. Ardından gözlerini iyice kısıp elmacık kemiklerini ortaya çıkaracak şekilde kıkırdadı. "Neden öyle bakıyorsun? Garip mi görünüyorum?"

"Hayır... Sadece... Ay ışığı tenine düştüğünde bu kadar güzel görüneceğini hiç hayal etmemiştim. Çok parlak... Sahne ışıklarının altında gibisin..."

Taehyung, onun neden bahsettiğini anlayamadığı için öylece kalakaldı. Gözlerini şaşkınlıkla hızlı hızlı kırpıştırdı. Bir cevap veremedi. Övüldüğünü kabullenmesi uzun sürecekti.

"Anlayamadım..."

"Önemsiz. Saçmalıyorum."

"Önemsiz değil!"

"Boş ver. Bir şey demedim..."

Ayaklarını kumların üzerinde sürükleyerek Taehyung'un yanına gitti. Su seviyesi artık dizlerine kadar uzanıyordu. Yan yana durduklarında artık mehtap ikisinin de omuzlarına düşüyordu. Birbirlerine bakıp hafifçe tebessüm ettiler. Ilık su ve saçlarını nazikçe okşayan rüzgar, onları hafiften sersemletmişti. Zaten böylesine sersem olmasaydılar Jungkook da Taehyung'a iltifat edecek cesareti asla bulamazdı.

"Akşam vaktinde denize girmek hoşuna gitti mi?" diye sordu Taehyung.

"Evet," dedi Jungkook. Sahildeki tek tük insanlara baktı, onlar denize girmek yerine kumlarda yürüyor veya sohbet ediyorlardı. Taehyung'a döndüğünde, "Çok güzel hissettiriyor," diye itiraf etti. Bu itiraf sadece suyun sıcaklığından ibaret değildi. Taehyung'u da düşünüyordu. Onunla yan yana olabilmenin verdiği güzel hissi de hesaba katıyordu.

"Paraşütle atladığımız günden farklı değil mi? O gün... Çok garip bir gündü!" Taehyung heyecanla bunu söyledikten hemen sonra aklına başka bir şey gelmiş gibi ciddileşti. Bakışlarını başka yere kaçırdı, "Yine de o günü düşündüğümde rahatladığımı hissediyorum."

Do It For Love | TaekookWhere stories live. Discover now