~ Üşüyen eller ~

7.1K 769 2.6K
                                    

(Flashback/ Yazar)

Tarih: 12 Ağustos 2012

(Bitmiş bir kitabın ilk sayfası)


Sırılsıklam olmuş genç koluna taktığı bilgisayar çantasını sanki tüm mal varlığı oymuşçasına sıkı sıkı tutarken önündeki kapının ziline yeniden bastı.

Şiddetle yağan yağmur omuzlarına dökülürken yurttan çıkarken yanına şemsiye almayı unuttuğu için kendi kendine küfürler ediyordu.

Ardı ardına bastığı zilin üzerindeki eli tıpkı çenesi gibi tir tir titriyordu. Omzuna asılı bilgisayar çantasını daha sıkı tutarken sonunda açılan kapıyla birlikte derin bir nefes alıp vermişti. Zira bunca yolu şiddetle yağan yağmurun altında yeniden yürümek istemiyordu.

"Biraz daha açmasaydın o kapıyı sana sokacaktım."

Karşısında ona şokla bakan gözleri umursamadan konuştuğunda kapı ardındaki siyah saçlı gencin tepkisi de gecikmedi.

"Jisung bu halin ne senin? Niye şemsiye almadın yanına aptal?!" Daha çok küçük bir sitemle söylenmiş sözler sarışın gencin sabrını sınarken "Unuttum da eğer biraz daha içeri almazsan beni kesinlikle yağmur suyuna dönüşeceğim Chang." dedi öfkeyle.

Siyah saçlı genç Jisung'un sözleriyle içeri görebilmesi için telaşla kapıyı daha da açıp ona müsade ettiğinde Jisung hızlı adımlarla içeriye girdi. Çantasını ayakkabılığın yanındaki masaya bırakıp üzerindeki sırılsıklam olmuş ceketi çıkardı ve kapıyı kapatan ev sahibi dönerek "Yedek eşyan falan var mı? Biraz daha böyle durursam net sabaha cenazem çıkar buradan." Dediğinde Changbin onun elindeki ceketi aldı.

"Aptal aptal konuşma. Sen içeri geç ben sana bir şeyler getiririm."

Changbin'in sözleriyle sarışın onu başıyla onayladı ve kollarını birbirine sürterek çantasını eline aldı. Changbin üst katın merdivenlerine doğru adımlarken Jisung da salona giden koridora dönecekti ki Changbin'in bir şey hatırlamışçasına ona seslenmesiyle yerinde durmak zorunda kaldı.

"Ha bu arada Jisung.. İçeride okuldan bir arkadaşım var. Minho.. Benimle aynı sınıfta. Sen beni aradığında buradaydı. Geleceğini biliyordu yani rahatsız hissetme kendini diye söylüyorum."

Genç duyduklarıyla başını olumlu anlamda salladı ve adımlarını sıcak salona doğru yönlendirdi. Pek fazla gelmediği için kendini yabancı gibi hissettiği bu evde neyseki salonun yerini biliyordu. Bir kaç saniye içinde kapıyı açıp salona girdiğindeyse tam ortada televizyonun karşısında sıralanmış ikili koltukta oturan ve dikkatle telefonuyla oynayan gence kaydı gözleri. İçten içe bir çekingenlik hissediyordu.

Henüz onu fark etmemişti. Bu yüzden kapıyı kapatıp varlığını belli etmek istercesine boğazını temizlediğinde sonunda kahve saçlı genç başını kaldırıp ona baktı.

Tıpkı saçları gibi kahvenin en koyu tonunda ışıl ışıl parlayan gözleri Jisung'un mavilerine dokunduğu an sarışın genç yutkunma ihtiyacı içerisinde hissetmişti kendini. Yabancı biriyle ilk kez tanışıyor olmayı geç onunla zorunlu olarak aynı odada bulunmanın getirisi olan bir çekingenlik hissi kanına karışırken karşısındaki yabancının bir heykeltraşın elinden çıkmışçasına görünen yüzünde oluşan tebessüm onu bir nebze de olsa rahatlatmıştı.

SOKAK LAMBASI • MinsungWhere stories live. Discover now