29.bölüm

22.3K 1.2K 53
                                    










O gün Kapıda ki polisleri görünce o kadar çok korkmuştum ki.
Apar topar karakola gelmiştik barkın ne kadar cenk ile evde kalmamı istesede dinlememiş gelmiştim.
Barkını ifadesi için bir odaya almışlardı.
Biz beklerken abim eren abiyi arıyordu yardımcı olması için o da polisti anıl yüzünden olan taciz olayında yardımcı olmuştu oradan biliyorum.
Ve şikayetçi olan şahıslarda buradaydı şahıs diyorum çünkü onlar için kullanacak bir kelime bulamıyorum istemiyorum dememe rağmen yüzsüzce karşıma çıkmaya devam ediyorlardı.
Kadının adını zaten biliyordum insan hayatını siken birinin adını nasıl bilmez Suna.

Yanında ki adamın adı cihanmış burada öğrenmiştim.
Bir ara tuvalete gittiğimde Suna beni orada tek görüp tehdit etmişti.
Eğer onlarla gitmezsem şikayetlerini geri çekmezlermiş.
Peki ben bu tehdide kanar mıyım asla.
Ona cevap vermeden abimin yanına gidip söylemiştim tehdidi.

Aile avukatı gelmiş ve ağır tahrik olduğunu söylemişti beni zorladıkları için.
eren abinin yardımıylada barkın çıkmıştı bir kaç saatin sonunda.
Ama barkını delirtirmek için bilerek uğraşıyorlardı.
Çünkü velayetim barkında onu kötü gösterip almak için uğraş veriyorlardı.
Velayet davası açacağız demişlerdi.
O an kendimi tutamayıp gülme krizine girmiştim ve bana tuaf tuaf bakmışları.
Hayır sanki 5 yaşındaydım illa ki hakim bana da soracaktı ne istediğimi.
ve ben ne istediğimi de ne istemediğimide çok iyi biliyordum.

Barkın ellerinden geleni ardlarına koymamalarını söylemişti.
Kızımı kimse benden alamaz demeyide unutmamıştı.
O gün eve gelir gelmez herkes kendi odasına çekilmişti.

Aradan geçen bir ay boyunca sessiz ve sakindi herkes.
anıl tuaftı sanki bir şeyler saklıyor gibi.
Cenk her zaman yanımdaydı bağlarımız güçleniyordu hissediyorum.
Artık teo asaf baran ve cenkle hep birlikte vakit geçiriyoruz ciddi anlamda sevmişlerdi birbirlerini.
Bu aralar cenk sınava hazırlanıyordu istediği üniversite için inşallah kazanırdı.
Abimleyse beraber uyumuştuk bir hafta boyu hatta bi ara pınar ablaya fotoğraf çekip atmıştım abim kafasını boynuma gömmüş uyurken.
Altına kötü görümce olmak bunu gerektirir yazmıştım şeytan emojisiyle.
Pınar abla çok gülmüştü buna ben kıskanmasını bekliyordum oysa.
Barkınsa çok düşünceliydi sanırım mahkemeyi düşünüyordu.
Sürekli avukatlarla konuşuyor delil falan diyordu sanırım beni bıraktığını falan kanıtlayacaktı.
Ufacıkta olsa olan beni kaybetme korkusunu görüyordum gözlerinde.
Sürekli yanıma gelip koklayarak saçlarımı öpüyordu.

Ve bugün o gündü mahkeme günü.
Korkmuyordum çünkü biliyorum velayetim babamda kalacak.
Evet içimden baba diyordum barkına.
Önce kendim alışmalıydım bir babam olduğuna elbet ondan sonra baba diye seslenecektim o da bunu çok istiyordu.

Mahkeme için herkes işlerini iptal etmiş bizimle geliyordu.
Babam gerek olmadığını söylese bile dinlememişlerdi.
Hatta teo baran ve asaf bile geliyordu.
Pınar ablada gelecekti ama ameliyatı vardı.
Dün gece geç saatlere kadar teo baran ve asafla görüntülü konuşma yapıp sohbet etmiştik beni rahatlatmaya çalışıyorlardı.

Aşağı indiğimde herkes özenle giyinmişti.
Sofrada beni bekliyorlardı.
İster istemez gerginlik vardı herkeste.
Ama şuan ben tek tek hepsini süzüyordum çünkü DEHŞET YAKIŞIKLI olmuşlardı.

"allahim bismillah" dedim Hürrem Sultan edasıyla.
Abim ve cenk gülmeye başlamıştı anlamıştı onlara dediğimi zeki çocuklarım.
Anıl dalgın dalgın tabağında ki zeytinlerle oynuyordu.
Vardı bunda bir şeyler çıkardı yakında kokusu.
Barkın hafif tebessüm etmişti.
Gözleri kızarmış ve torbalanmıştı sanırım gece uyumamış kıyamam ki.
Hemen yanına gidip yanağını öptüm.
"neden bu kadar yakışıklı oldun ki sen beni katil mi yapmak istiyorsun canim" dedim eğlenceli bir sesle.
Kahkaha atmıştı.
Gerçekten çok yakışıklı insafsız.
"bebeğim her zaman ki halim" diyip göz kırptı.
Bu adamın egosundan istiyorum ulan.

G Ü L C EDonde viven las historias. Descúbrelo ahora