2 | İltica

2.4K 362 64
                                    

İltica : sığınma

Medya : Kürşat ve Suna

Lütfen yorumlara spoiler yazmayın, hiçbirinizi engellemek istemiyorum. Heves kaçırmaya gerek yok arkadaşlar!

🍷

"2 Gün sonra" Turan Kürşat

"Hiç merak etmeyin Kürşat bey, Suna burada çok mutlu. Onlarla ilgilenen ablaları hiç yalnız bırakmıyor üstelik yaşıtlarıda var. Endişe etmenize gerek yok." karşımdaki kadın samimiyetten uzak gülümsüyor olsada içimdeki korku ve endişe asla son bulmuyordu. Suna benim yanımda her zaman daha güvende olurdu, burada başına kim bilir neler gelirdi. Derin bir nefes alarak öne doğru eğildim. Belkide çok fazla abartıyordum ama Suna bana emanet edilmişti. Bana emanet edilen şeyleri asla ardımda bırakmazdım.

Annesini dün toprağa vermiştik henüz.

"Sunayı evlatlık almak istiyorum, anlıyorum sizi fakat o benim kızım. Onu burada bırakamam." Sunayı bu kadar çabuk kabullenmiş olmam, tamamen içimdeki eksiklikten kaynaklıydı. Bende yarım büyümüş bir adamdım. Ne baba sevgisi ne anne şefkatiyle ısınmamıştı yüreğim hiç. Fakat belkide, eğer Sunayı yanıma alabilirsem benim gibi büyümemesi için elimden geleni yapardım. Ona hiç hissetmediğim sevgiyi şefkati bile verirdim.

Karşımdaki kadının gözleri şaşkınlıkla büyüdü. Söylediklerimi beklemiyor olacak ki bir süre susup bekledi. Aslında daha çok bir şeyler düşünüyor gibiydi. "Bildiğim kadarıyla Suna'nın annesi Melike Kalaycı. Kendisi çıkan çatışmada şehit düşen bir doktor. Babası yıllar önce terk etmiş onları? Aranızda kan bağı bile bulunmuyor." meraklı sesi beni analiz etmeye çalışıyordu.

Gülümsedim acıyla ama o bunu görmedi. O çatışmada bizzat orada, Melike hanımın yanındaydım. "Melike Hanım bana vasiyet bıraktı. Kızına babalık yapmam için." cebimdeki yıpranmış, üstünde damla damla kan lekeleriyle kaplanmış beyaz kağıdı çıkartarak önüne bıraktım. Operasyondan gelir gelmez, Melike hanımın evine girip araştırma yapmıştık. Lüks, modern fakat oldukça sade olan evi bir hayli dağılmıştı.

Camlarda ve duvarlarda hatta bazı mobilyalarda kurşun delikleri vardı. Yerlerde incelip ufalmış toz taneleri kadar camlar, üstüne basan biri tarafından kanlarla kaplanmıştı. Tahminimce basan kişi Melike hanımdı. Odası savaş alanı gibiydi, odada bulunan birkaç tablodan biri, yapılan analize göre Melike Hanım tarafından ona zarar vermek isteyen kişinin beynini dağıtmıştı. O korkuyla, belkide çocuğuna bir şey olacak düşüncesinin verdiği yürek yangınıyla tabloyu adamın kafasına geçirmeyi akıl edebilmişti.

Bu her yiğidin harcı değildi kesinlikle.

O güçlü bir kadındı.

Kızı da en az onun kadar güçlü bir çocuktu.

Sunanın odasında gördüğüm kan izleri yüreğimi dağıtsada asla kendimden ödün vermemiştim. Kim bilir ne kadar korkmuştu güzel kızım...

Benim kızım...

Sunanın odasında, kilitli tuhaf işlemeleri olan ufak bir kutuda bulmuştum vasiyeti ve mektubu. İçinde yazanlar beni hayrete düşürmekten ve sarsmaktan başka hiçbir işe yaramamıştı.

Sunaحيث تعيش القصص. اكتشف الآن