"Ben Şura, tanıştığıma memnun oldum."

Hayır, değilsin. Sadece Aran'ın ailesi olduğu için katlanmak zorundasın.

Iç sesimin haklılığı sonrasında kendi aralarında tanışan ailelerimizden sonra Aranla yan yana oturduğumuz masaya geçtik. Diktörtgen olan masanın on sandalyesi vardı. Masanın bir ucuna kurulan Hüra babaanne, diğerine ise dedem oturmuştu. Aran Hüra babaanneye yakın olan tarafa oturunca karşısına geçmek yerine yanına oturdum. Böylece benim yanıma Aran'ın babasıyla annesi, karşımıza ise annemle babam geçti. Ablam ve abim ortalıkta yoktu. Abimin bu geceye katılmayacağına emindim ama ablam katılmayarak beni şaşırttı. Çünkü gövde gösterisi yapmayı severdi o.

"Şura'nın ablası ve abisi yok mu?"

Yok.

Annemin kaçamak bakışları bana döndü. Küçük ama samimiyetten uzak bir gülümsemeyle birbirimize kısa bir an baktık.

"Maalesef çok önemli bir iş için ikiside yurt dışına çıktı, gelemedikleri için çok üzgünler."

Kesin üzgündürler.

Yan tarafımdan Aran'ın fısıltı şeklinde ki, "İsabet olmuş." sözünü duyarak ondan tarafa ilk kez döndüm. Dün gece söylediği şeylerden sonra pek yüzüne bakmamaya çalışmıştım.

"'İlerde o gün bile yanında olmayan aile üyelerin' adlı küçümsemelerini şimdiden görebiliyorum." deyince duraksadı.

Masanın her hangi bir yerine sabit kalan bakışları bana doğru döndüğünde kahverengi gözlerinden yayılan sinirini önemsemedim. Bana yapılanı unutmamak gibi kötü ama faydalı bir hafızam var.

"Ailenin böyle olması benim suçum değil."

Sağ dudağım alayla yukarıya doğru kıvrıldı. Aile üyelerimiz birbiriyle konuşuyorken bakışları üstümüzdeydi ama bizi duymayacak kadar sessizdik.

"Ahh iyi o zaman, istediğin kadar dalga geç. Nasıl olsa senin suçun değil."

Sabır çekermiş gibi tavana bakınca gür kirpiklerine dikkatimi verdim. Benim kirpiklerimden bile uzun olan kirpikleri yüzünde dikkat çeken ilk şeylerden biriydi. İç çekmemek için yutkundum.

Tanrım, bu kadar muhteşem olması suç olmalı.

"Dalga geçmedim."

Geçiştirircesine elimi salladım, konuşacağım sırada suçlarcasına konuşmasına devam etti.

"Ayrıca babaannemi tanımadığı söylemiştin?"

Göz devirmemek için içimden üçe kadar saydıktan sonra güzel yüzüne baktım hissizce. Bizi izleyen Hüra babaanne dışında kimsenin bakışları umrumda değildi.

"Babaannen olduğunu bilmiyordum zaten."

Bir anda beklemediğim bir şey yaparak masada omzuma doğru eğildi, eğilince çıkıntılı çenesi çıplak omzuma hafifçe çarptı ama o bunu umursamıyormuş gibiydi.

Ben ise alevlerin içine düştüm.

Çenesi omzuma değiyor, çenesi omzuma değiyor, çenesi omzuma değiyor, çenesi omzuma deği-

"Çok dikkatimi çekiyorsun."

Sözleri çenesinin temasıyla birlik olup kalbimi oradan oraya savuruyordu. Öyle ki çenesinin omzuma sürtünen o kısmı gitmesin diye nefes dahi almadım. Çünkü pozisyonumuz değişmesin istiyorum, yalancı bir gülümsemeyle ben de ona doğru yaklaştım.Dikkatini çeken şeyin şüpheler olduğunu anlamama rağmen konuyu sapmaya karar verdim.

ŞERWhere stories live. Discover now