"nereden getirticez o zaman bir fikrin var mı" demesiyle yanımda duran adamıma el işareti yapıp önlerine rotayı koydurttum. Hepsi şaşkınlıkla önüne konan kağıtlara bakarken papa dikkatle beni izliyordu. Bunu beklemediği açıktı çünkü ilk dakikadan bu işten sıyrılmak için her şeyi baltalayacağımı, taşkınlık çıkaracağını sanmıştı ama ben çocuk değildim. Bu işten öyle kurtulamayacağımı gayet iyi biliyordum. Fevri davranmayacaktım. Fevri davranmam sadece canıma mal olurdu ya da hayatım boyunca kurtulamayacağım bir düşmana... İlk önce onlara güven sağlayacak sonra hepsini aleyhime kullanacaktım.

"Bu rota çok karışık ama mükemmel sayın don mancini. Bu kadar karışık bir dönemde her sevkiyatımız baltalanırken bu yolla zor ama sağlam bir şekilde sevkiyatı gerekli yere alırız" gözüm, masanın orta sandalyesinde oturan kambino ailesinin başındaki adama giderken başımla onayladım onu. Bilselerdi diğer sevkiyatların rotasını polise benim verdiğimi saniyesinde beni süzgeçe çevirilerdi. Gülmek istedim ama ciddiyetimi korudum. İş değişmişti. Plan değişmişti. Artık sadece kendime çalışacak ve onları kendime güvendirecektim.

"gerçekten ince bir plan. Aferim luciano. Başa senin geçmenle artık casa nostramız iyileşme dönemine giricek" diyen papaya başımı salladım. Bir süre hepsi övgü dolu sözlerle rotayı inceleyip gerekli konuları konuştu. Olaya fazla müdahil olmadan bir kaç yerde gerekli lafları söyledim ve bu işin bitmesini bekledim. Biran önce gitmelilerdi çünkü yapmam gereken çok önemli bir iş daha vardı.

"herşey konuşulduğuna ve plan yeterince anlaşıldığına göre herkes görevinin başına. Tek bir hata istemiyorum. Bu rotanın ve talimatların dışına canınız pahasına bile olsa çıkmıyorsunuz. Luciano ne dediyse o ve bu onun kontrolünde." papanın sözüyle herkes ayağa kalkıp elini tek tek öptükten sonra odadan çıktılar. Masanın iki başında karşılıklı kalmıştık. Sıranın neye geldiğini iyi biliyordu.

"burada olman en doğru karar luciano. Adamlar burada olmandan dolayı büyük bir güven ve memnuniyet içindeler. Herkesin ve tabii benim de beklentim gerçekleşti. Bundan sonra  Casa Nostra ikimizin ellerinde daha güvenli bir şekilde ayakta kalmaya devam edecek" demesiyle yine onaylarcasına başımı sallamıştım.

"bundan kaçamayacağımı anladım. Bu kan benim damarlarımda gezerken ben bundan kaçamazdım ve şimdi buradayım. Senin de istediğin gibi. Ama önemli olan bu veya övgüler değil. Ben senin istediğini yaptım sıra sende" dememle tek kaşı havalandı.

"ne istediğini biliyorum. Onu alacaksın. Doğru seçiminin bir hediyesi" yanındaki adama dönüp bir şeyler söyledi. Adamın odadan ayrılırken gözlerimle onu takip etmiştim. "bu isteğini her ne kadar yerine getirmek istemesem de karşılıklı sözlerimiz var." ona bir cevap vermedim. Çünkü bunu yapmazsa burada beni bir saniye bile tutamayacağını biliyordu. Sabırsızlıkla ayağımdaki pranganın çıkarılmasını bekledim. Az önce kapanan kapı heranın bağırışlarıyla geri açılırken onu görmemle yüzüm iğrenme dürtüsüyle kasılmıştı.

"seni piç" beni görmesiyle şiddetle bağırdı bana doğru.

"doğru konuş hadsiz. Karşında hepinizin başı var" diye sertçe çıkıştı papa da bunun üstüne. Tepkisiz kaldım. Onun saldırgan hali umurumda değildi. Dudaklarım memnun bir gülümsemeyle iki yana kıvrılırken, beyaz suratı sinirden daha da kırmızıya dönmüştü..

"istediğin oldu dimi. O orospunun da istediği oldu" demesiyle kendimi sakin tutmaya çalıştığım anın sonuna geldim. Tüm kan beynime sıçraarken hiddetle yerimden kalktığımda beni durdurulan şey valentinin sesi olmuştu.

"sakin ol luciano" diye uyardı beni ama onun o ince boynunu kırmadan durmak cidden çok zordu.

"sakın bir daha o zehir dolu ağzını açıp ona tek bir laf bile etmeye kalkma. Bu evliliğin neden olduğunu sende biliyordun. Şimdi gel ve şu kağıtları imzala" diğer korumanın masaya bıraktığı kağıtları önüne doğru iterken hiddetle baktı bana.

ASYA (TAMAMLANDI)Where stories live. Discover now