- BÖLÜM ON İKİ -

849 84 83
                                    

🥀🥀🥀

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

🥀🥀🥀

Eve vardığımızda güneş batmaya yeni başlamıştı. Melanie kimseye bakmadan sessizce odasına çıktı. Sele ve Siri biz görüşürken dışarıda bekledikleri için neler olduğunu bilmiyorlardı ama muhtemelen vampirlerin keskin duyuları sayesinde konuşulanları duymuşlardı. Bu nedenle Anthony'nin üzgün haline bakıp sessizce yanımızdan ayrıldılar. Geldiğimizi duyunca Alexander yanımıza gelmişti. Anthony'nin üzgün halini görünce onu tutup yavaşça salona götürdü. Bir koltuğa oturdular ve Anthony gözünden akan bir damla yaşla birlikte Alexander'a sarıldı. Sessizce ikisine kapıdan bakmakla yetindim. Alexander neler olduğunu bilmese de Anthony'ye destek olacaktı, biliyorum. Benim tek yapabileceğim sadece izlemekti. Biz vampirler teselli etmeyi beceremediğimiz gibi üzülmeyi de bilmezdik ya da çok zor üzülürdük. Bu yüzden Anthony'yi teselli edemezdim.

Bir süre sonra Anthony'nin ağlaması iç çekmelere dönüştü. Alexander bir yandan sırtını ovuşturuyor, bir yandan da parmaklarını hafif hareketlerle saçlarının arasında dolaştırıyordu. En sonunda Anthony yavaşça geri çekildi. Alexander hafifçe gülümsedi. Anthony de dudaklarını hareket ettirdi ama gülümseyemedi. Yavaşça hareket edip odaya girdim. Önlerine gidip ortadaki sehpaya oturdum. Anthony yavaşça dönüp bana baktı. Hafifçe gülümseyerek ellerimi uzattım. Yavaşça ellerimi tuttu. Ellerinin üstünü baş parmaklarımla küçük küçük okşamaya başladım.

"Babam..." Anthony bir an konuşmaya başladı ama sonra hafifçe iç çekerek durdu. Ellerini hafifçe sıkıp bıraktım. Yavaşça Alexander'a döndü.

"Babam bizim yerimize sürüyü ve oradaki ailesini seçmiş. Bir abim varmış ve şu anda sürünün lideri o." Anthony sessizce mırıldandı. Alexander dudaklarını hafifçe büzerek baktı.

"Babamın daha önce bir evliliği olduğunu biliyordum ama bu kadar biliyordum sadece." Anthony kendi kendine mırıldandı. Alexander yavaşça kollarını Anthony'ye sardı. Anthony sessizce ellerimize bakarken kafasını Alexander'ın omzuna yatırdı.

Bir süre öylece sessiz bir şekilde durduk. Sonra sessizliği bozan birkaç ayak sesi duydum. Anthony de duymuş olacak ki gözleri pencereye dönmüştü. Yavaşça ellerimizi ayırıp ayağa kalktım. Dış kapıya gidip kapıyı açtım. Kapının önünde kan kokulu bir poşet vardı. Başka bir şey yoktu. Arkamdan Anthony veya başka birinin gelmediğine emin olup eğildim. Poşetin bağlı ağzını hafifçe yırtarak açıp içindekinin ne olduğuna baktım. Daha birkaç saat önce görüştüğümüz Anthony'nin ağabeyi Arnold'ın kafasıydı.

Titrek bir nefes alıp yüzüne ve kendi kanıyla ıslanmış saçlarına donkundum. Gerçekti. Gerçekten Arnold'ın kafasıydı.

Poşetin ağzını kapatıp elime aldım. Vampir hızıyla verandadan uzaklaşıp etrafta az önce gelen kişiye dair bir iz aradım. Ama bir vampirin vampir hızıyla koştuğunu belli eden silik ayak izleri dışında hiçbir şey yoktu. Bir süre daha tüm bahçeyi dolaştım ama bulabildiğim tek şey eve geliş yolundaki vampir izleriydi. Pes edip elimdeki poşetle birlikte evin önüne geldim.

Hibrido Hilezkorra    {BXBXB}Where stories live. Discover now