"Dışarıya çıkın! Hemen!"

Birden dışarıya çıkmaya başlayan mahkumlarla şaşıran Jisung daha ne kadar şaşıracağını düşünüyordu. Herkes karşısındaki adamın tek bir lafına bakıyordu bu da karşısındaki adamın basit biri olmadığını barizce gözüne sokuyordu.

Yemekhane her geçen saniye boşalırken gencin gerginliği orantılı bir şekilde artıyordu. Üstelik dudaklarında hissettiği ıslaklık karşısındaki adama aitken bu karsıklarına hiç yardımcı olmuyordu.

Yanlız kalma düşüncesi beyninde şimşekler çakacak derecede kendini belli ediyorken kalp ritminin arttığınıda hissetmişti. Gözüne takılan sertlikle birlikte genç çocuğun boğazında sert bir yumrunun ortaya çıkmasını sağlamıştı.

Belkide o herkesin içinde kendide vardı. En azından bir kurtulma yolu vardı. Hızla çıkışa doğru yürüyeceği sırada duyduğu sesle sertçe yutkunmuştu.

"Bir adım daha atarsan... Seni yürüyemeyecek hâle gelene kadar sikerim..."

Genç anında olduğu yerde dururken uzun dişleriyle alt dudağını sertçe ısırmıştı. İçinden kendine küfür ederken derin bir cesaret nefesi çekerek arkasına dönmüştü. Elleri önünde bağlı kalırken öğretmenin azarlamasını bekleyen bir çocuk misali kafasını yere eğmişti.

Olacakları sabırlı ve bir o kadar gergin bir şekilde beklerken gözünün açısına giren siyah botlarla nefesini tutmuştu.

"Bana bak..."

Sesi daha deminki bağırışına nazaran oldukça yumuşak çıkarken genç, önünde bağlı olduğu parmaklarıyla oynamaya başlamıştı. Kesinlikle kafasını kaldırmak istemiyordu çünkü utanıyordu. Onu ilk öpen oydu şimdi üste çıkamazdı ki...

"Kafanı kaldır bebeğim..."

Jisung duyduğu hitap şekliyle birlikte gözlerini kapatırken gitgide belirginleşmeye başlayan sertliğiyle önündeki ellerini daha çok siper etmişti.

Belki görünmediğini sanıyordu ama karşısındaki adamın herşeyin farkında olduğunu biliyordu.

Hâlâ kafasını kaldırmayan Jisung'la birlikte derin bir iç çeken adam, bir adım daha Jisung'a yaklaşarak siyah botlarının onun ayakkabılarının ucuyla birleşmesini sağlamıştı.

Çenesinde bir el hisseden genç gerilirken nefesini hâlâ vermediğini fark ederek özgürce salmıştı. Ardından kafasının yavaşça kaldırılmasıyla o çok beğendiği ama bir o kadarda korktuğu kehribar rengindeki gözlerle buluşmuştu.

"Benden korkma Jisung... Sana zarar vermem..."

Dolmaya başlayan gözlerle Jisung içinden küfrederken neden bu kadar duygularını en uç seviyede yaşadığını sorguluyordu.

"Bunu bana dün izlettirdiğin şeyden sonra mı söylüyorsun?"

Sesinin titrememesi karşısında içi bir nebze rahatlayan genç, gözlerinin gitgide dolduğunu hissetmişti.

"Dün ben sana zarar vermedim... Eğer sana zarar vermiş olsaydım muhtemelen ellerin ve ayakların çoktan kırılmış olurdu... Beni sinirlendirdiğin için sadece basit bir cezaydı..."

Jisung dehşete düşmüş bir şekilde açılan ağzı ile kafasını iki yana sallarken gözünden bir damla yaş düşmüştü.

"Basit mi?... Sen o adamı kestirttin... Ve ben nasıl etkilendim haberin varmı benim yüzümden onu yapmış olman çok... Çok... Korkutucu..."

İki üç adım gerileyerek karşısındaki adamdan uzaklaşan Jisung'la birlikte kaşları çatılan adam, derin bir nefes çekmişti. Sanki kendini sakinleştiriyor gibiydi...

TİGER LEE -MinSung-Where stories live. Discover now