4.bölüm (DÜZENLENDİ!)

Magsimula sa umpisa
                                    

Kahvaltıyı hazırlamaya başladım. Hızlıca kahvaltıyı hazırlayıp babamı uyandırmak için odasına yöneldim.

Babamla kahvaltı etmeye başlamıştık. Babamın bugün işi yoktu ne zaman kendine yeni bir iş bulacak bilmiyorum ama bunu şuan düşünmek istemiyordum.

“Bugün okul yok neden böyle hazırlandın. Bir yere mi gideceksin?” babamın sorduğu soruyla kafamı kaldırıp ona baktım.

“Yok baba bugün yoga dersim var” babam şimdi hatırlamış gibi kaşlarını kaldırıp kafasını salladı.

“Evet doğru ya. Sen dikkat et dışarı çıkınca, gelince bir yere gidince kimseye güvenme... evet biraz küçük Zümrüt'ü uyarıyormuş gibi oldu” hafif gülümseyip kafamı salladım.

“Tamam baba sen merak etme kimseyle konuşmam. Şeker verilersede almayacağım” babam buna gülmüştü.

“Güzel, aferin sana” yüzümde tebessümlü bir gülümseme oluştu.

Kahvaltıya devam etmiştik. Sofradan kalkıp babama baktım. O hala kahvaltısını ediyordu. Odama ilerleyip çantamı aldım. Odadan çıkıp babamın yanına ilerledim.

“Babam ben çıkıyorum, bir şeyler istermisin? Gelmeden önce alayım” babam kafasını iki yana salladı “yok hayır” demişti kafamı sallayıp çıktım. Beyaz ayakkabımı giyinip evden çıktım.

Yoga salona bana yakındı. 10 dakikalık yürüme mesafesi vardı, otobüse binmek yerine yürümeyi tercih ediyordum, zaten 10 dakikalık yola otobüsle neden gideyim ki?

Salona girip etrafa baktım hoca hariç kimse yoktu. Hoca beni görünce hızlı adımlarla yanıma geldi.

“Ha Zümrüt, benim işim var o yüzden dün herkese mesaj atım gelmesinler diye seni unutmuşum kusura bakma, al anahtarı işin bitince çıkarsın sen tamam mı? Hadi görüşürüz” kadın konuşmama izin vermeden çıkış kapısına ilerledi “ama hocam” diyebildim sadece kadın salondan çıkmıştı. Etrafa baktım kimse yoktu aynaya baktım, yukarıda bulunan pencereden içeri vuran gülüşe baktım. Derin bir nefes aldım. Üstümdeki beyaz Sweatshirt'ümü indirip çantamın üstüne bıraktım.

Yere oturup gözlerimi kapattım derin bir nefes alıp gözlerimi açtım, arkamı dönüp etrafı kontrol ettim, birisinin beni izlediği hissediyordum. Önüme dönüp devam ettim. Kim beni izlesin kimse yoktur ortalıkta.

Saçımı topuz yapıp devam ettim.

(Pozisyon)

Arkamdan ayak sesleri gelince doğrulup arkama baktım. Bu oydu yine o, gelmişti. Ama bunu burada ne işi vardı.

“Rahatsız etmiyorum umarım” eli cebinde bana doğru ilerliyordu. Yutkunup kendimi düzelttim. “ne işiniz var sizin burada, benimi takip ediyorsunuz” bu adam çok rahatsız verici biriydi artık onla bir iletişimimiz yoktu, gerçi sadece babamın patronu olarak bir iletişimimiz vardı. Oda bitti.

“Yok, seni neden takip edeyim. Bu mekanın sahibi benim” göz devirip kollarımı bağdaç yaptım.

“Bu Harun beyin değilmiydi” bir adım attım aramızdaki mesafeyi azaltmıştı “Artık benim... aldım burayı” dudağımı ıslatıp etrafa baktım.

Sweatshirt'ümü giyinip elime çantamı aldım. Yanından geçip ilerleyecekken kolumu tutup gitmemi engelledi.

“Zümrüt... senin canını acıtmak istemem ama... yanındaki o piç kurusu... Emrecik. Onunla irtibatını kes” net bir ses tonuyla konuştu yüzüne baktım gözlerini gözlerime dikmişti. Yüzünü inceleyip kolumu çekmek istedim ama ne canımı acıtıyor ne de kolumu bırakıyordu.

Mafya bey (18+) (Yeniden Yazılıyor)Tahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon