Küçük Bir Anlaşılmazlık 2

En başından başla
                                    

Zerya ise bugünü beklemiş gibi ağzına geleni söylemekten yanaydı.

Küçük Bir yüzleşme yaşanıyordu . Bilmediği karşısında sesizce duran adamın içinde kendi kıyameti kopuyordu.

Azad çok fazla düşünmek istemiyordu daha doğrusu şimdilik her şeyi bir kenara bırakmıştı. Bakışlarını kısa bir süreliğine karşısında ki kadının üzerinde dolaştırdı ve siyahlașan saçlarını yıkayıp kendisine çekti.

Belki aşık bir adamdı lakin aptal değildi. Elini onun yüzünde dolaştırdı. Ona göre dünyanın en güzel kadını kollarındaydı. Bir sıralama yapılacaksa en başta sürekli o olacaktı.

İster kızgın olsun,

İsterse öfkeli bu değişmeyen bir gerçek olarak kalacaktı. Daima...

Kollarına sığınan kadın güzeldi, haddinden çok ve bu da  Azad'ın değişmeyen doğruları arasında zirvede yer almıştı.

Karısını çenesinden tutup küçücük kalmış yüzünü elleri arasına hapsetti. Karısı kendine bakmıyor gözlerini kaçırıyordu. Gözlerinin çevresi ağlamaktan kızarmıştı ve zayıflığı gözden kaçmayan bir gerçekti.

İşaret parmağını onun yanağında gezdirip "sana söylenenlere inandın ve o gece otele onun için geldin." cevabını bildiği soruyu sorar iken hala karısının yanağını şefkat ile okşuyordu.

Zerya'nın gözleri duydukları ile şaşkınca irice açıldı. Bir adım sendeledi. Ne yani onu tanımışmıydı bu imkansızdı. Bakışları teninde gezinen elle gitti. İlk onun eline ve parmaklarına bakmıştı.

Azad bakışlarını parmaklarına çevirdiğin de dudakları kenara kıvrıldı.

Onu gördüğü ilk anda karısı olduğunu anlamıştı. O an onu çekip alabilirdi , lakin oyununa sadık kalması gerektiği için o an gitmesine izin vermişti.
Kolay olmamıştı. Hiç kolay olmamıştı, sevdiğim dediği kadını alıp bağrına basmamak , içi içini yemişti.
Bakışlarını karısından çekmeden "bakışların ilk parmaklarıma gitti." Adamın dudak kenarları hafifçe , kibirli bir çapkınlık ile kıvrıldı.

Zerya'nın dudakları aynı şekilde buruk bir tebessümle kenara kıvrıldı , bakışlarını onun kara harelerine çevirip hafif bir cilve ve efsunlu bir tınıyla "inanmadım ama olabilme ihtimalini de yok sayamadım." diye fısıldadı.

Derin bir nefes alıp "parmağın da yüzük falan aramadım sadece o dövmelerin orada olduklarını görmeye ihtiyacım vardı."

Zerya o geceyi hatırlayınca gülümsedi. Kalbinde olduğu süreçe gerisi teferruattı.

Azad'ın hareleri, karısının kıvrılan dudaklarına  ve gözlerinde ki ışıltısına takılıp kaldı . Zerya bütün kırgınlıklarına rağmen yüzünü çevirdi ve dudaklarını onun sol elinin avuç içine bastırdı. İsmi orada ölümsüzleșmiști ve bu inkar edemeyeceği kadar güzeldi.

Azad'ın içi titredi.

Zerya mavi harelerini onun kara irislerine çevirip "Beni nasıl tanıdın"

Üstünde simsiyah bir çarşaf ve yüzünde peçe onun üstünde labalaba vardı. Gözlerinde ki lensi de unutmaması gerekiyordu. Azad'ın dudakları kenara kıvrıldı. Karısının siyah saçlarına kısa bir süre bakıp omuzunda ki havluyu kirli sepetine attı Zerya , meraklı bakışlarla ona bakıyordu ve sorduğu sorunun cevabını daha alamamıştı.

Azad bunun farkındaydı. Ona cevap vermeyecek hissetirecekti.
Karısına aşık bir sevdalıydı.

Lakin bir o kadar kızgın ve kırgındı.

Mardin'e Tutsak. Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin