don't look around, love is ur behind

39 6 0
                                    

uyandığımda yağmur yağıyordu. bu yüzden yatağımdan çıkmadım ve okulu ekip huzurla uyumaya devam ettim. fakat uyandığımda bunun bana pahalıya patladığını öğrenip bir süre kendime gelemedim. hala olayın şokundaydım. sınıftan biri beni aramış ve tam olarak şunu söylemişti.

"bay frank seni dersinden bıraktı, okula gelip olayı hallet bence nede olsa son senen." esnerken ağzım açık kalmıştı ve bir süre şaşkınlıktan kapanamamıştı. kafamı toparlamadan üstümü değiştirip sarhoş gibi oradan oraya koşuşturuyordum. içime koca bir öküz oturmuştu.

genellikte arka ve orta sıralarda oturduğum için hocalarla haşır neşir değildim hiçbir zaman. onca sene yüzüme bakmayan frank beni dersinden bırakmıştı. çıldırmak üzereydim. sabırla nefes alıp verirken anahtarlarımı cebime koyup evden hızla uzaklaştım.

saat neredeyse üçe geliyordu. normalde dersim bundan iki saat önce bitmiş olup şimdi evde dizi izliyor olurdum. fakat şu an sabah yaptığım aptallık yüzünden koşarak lanet üniversiteye gidiyordum.

otobüsten indiğimde okuluma yetişmem için iki dakikam kalmıştı. eğer hoca okuldan çıkmadan yetişirsem hala umudum var demekti. çoğu kampüste öğrenci yokken hala ders işleyen kampüsler de vardı. bay frankin odasının olduğu binaya girdiğimde saatim üç buçuğa geliyordu. her şey o kadar hızlı oluyordu ki dengemi tamamen kaybetmiş, kendimi hemen aklayıp rahatlamak istiyordum. odanın kapısına sonunda geldiğimde derste kalanın tek ben olmadığını gördüm.  kapıda beş kişi daha vardı ve şu an hepsi bana bakıyordu. nefes nefese onlara baktığımda biri hariç hepsi kafasını çevirmişti. muhtemelen benim gibi endişelilerdi ve bana bakmaya bile zahmet edemeyecek kadar sıkıntı dolulardı.

bana azda olsa gülümseyen kıza yavaş yavaş yaklaşıp bir taraftanda nefesimi düzene sokmaya çalışıyordum.

"içeride iki kişi var. bugün sinirli günüydü sanırsam iki sınıftan toplam 13 kişi bırakmış diyorlar." gözlerimi büyüterek ona baktığımda bağırmamak için kendimi zor tuttum.

"ne sanıyor kendini?" dedim hışımla. kız gözlerini devirerek ofladı.

"beyinsiz." dedikten sonra kapı açıldı ve içerden çıkan öğrencilerle bakıştık. ikiside erkekti ve büyük ihtimalle ikiside mimarlık fakültesindeydi.

"ne dedi?" kapının yanında yere çökmüş olan çocuk kalkıp ikisinin önüne geçti.

"ne bileyim amına koyayım, sikik bunak. ödev diye tutturuyor başka da dediği bir şey y-" kapı tekrar açıldığında içeriden bay frank çıktı ve sinirle hepimize göz gezdirdi.

"beni dinleyin, bir daha aynı nedenden dolayı odama girecek cesareti olan varsa kapımı tıklatsın. eğer son bir şans istiyorsanız ödev yapacaksınız. şimdi toz olun, sorumsuz herifler." kapıyı hayvan gibi kapattığında yerimde titremiştim. sinirden kuduracaktım.

"yok ben bu adamı gebertirim." dediğimde herkes bana bakmıştı. sesimin yüksek çıkması beni utandıracakken az önce odadan çıkan çocuklardan biri devam etmişti hemen.

"dediğine göre ödevler aynı. süreyi de bir haftayla sınırlayacağını söyledi." çocuk ödevi açıklamaya devam ederken arkamı duvara yaslayıp gözlerimi kapattım. büyük bir şakanın içine düşmüş olmalıydım. son senemde bu aptal ödevle mi uğraşacaktım tanrı aşkına. kafamı da arkama yaslayıp ağlamamak için kendimi zor bıraktım. eğer ödevimi almazsa resmen dönem uzatmak zorunda kalacaktım. ben düşüncelerimin içinde boğulurken yan odanın kapı açılma sesi geldi ve bugün göreceğim son insanı şimdi bana bakarken buldum.

açılan kapı bayan clark'ın odasına aitti. odadan çıkan ise zayn'di. bayan clark genelde idareci gibi ortalıkta dolanan bir tipti ve zayn'in onun odasından çıkması beni daha da şaşırtmıştı. onca haftadır okulda olmadığı için muhtemelen kaydıyla alakalı bir sorun çıkmıştı.

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Apr 07 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

icarus falls • zaynWhere stories live. Discover now