J-5

712 57 20
                                    

Hayatımda ilk kez kaçmadan kovalıyordum

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Hayatımda ilk kez kaçmadan kovalıyordum. Sokakta sabahlamam dert bile değildi. Sadece arayıp bulmak istediğim bir kişi vardı. İlk defa birini bu kadar arzulamıştım. Yanımda istedim, o gittiği sabah bir daha dönsün istedim.

Kafam deli gibi karışıktı. Bir yanım ülkeden kaçıp gitmek isterken bir yanımda hep Taehyung'la olmak istiyordu. Onu doğru dürüst tanımadığım apaçık bir gerçekti, tanıtmaktan da uzak tutuyordu kendini. Ama güvenmek istiyordum. İlk defa birine güvenmeyi denemek istiyordum.

Uykusuzluk ve baş ağrısıyla bulanıklaşan görüş açıma bi küfür savurdum. Daha iki gündür konuştuğun biri için düştüğün hallere bak Jeon.

Yanımdaki kalabalığın azaldığını hissedince yeşil ışık yandı diye düşünüp başımı bile kaldırmadan yola atladım. Ne olduğunu bile anlamadan bir korna sesi ve kendimi yerde bulmam bir oldu.

Bi süre gerçekten gözlerimi açamadım. Öldüğümü bile düşündüm. Ah keşke ölseydim.

"Jeon!" Kulağımda yankılanan tanıdık tok ses ile gözlerimi açmaya zorladım. "Buradayım, buradayım bak! Benim Taehyung."

Bal rengi gözlerini görür görmez bile kalbim patlayacak gibi attı. "Taehyung." Kollarımı sımsıkı boynuna dolarken endişeli sesi kulaklarımı doldurmaya devam etti. "Bana bak Jeon, iyi misin sen? Gözlerime bak."

Başımı sallayıp gülümsedim. "Çok iyiyim Tae."

Kapısıdan çıkıp gittiği evime kendi ayağıyla geri dönmüştü. Boşuna o kadar uykusuz kalıp kovalamamıştım.

"Jeon beni net görebiliyor musun?"

Elinde getirdiği pansuman malzemeleriyle yanıma doğru yaklaştı.

"Görüyorum Taehyung, bir şeyim yok."

"Hastaneye gidelim hadi."

"Hayır, beni bulmalarını istemiyorum. Şu an oldukça mutluyum." Yüzüme bakmadan yanıma doğru eğilip parmaklarıyla hafifçe çenemden tuttu. Yaraya doğru pansumanı yapıp sararken ikimizden de çıt çıkmadı. Sadece ben ona baktım, o da her defasında gözlerini kaçırdı.

"Acıdı mı? Acıyor mu, hm?"

Başımı iki yana sallayıp gözlerimi yüzümden yavaşça çekilen ellerine çevirdim. "Hayır. Şimdi anlat. Neredeydin?"

"Her şeyi açıklayacağım, söylediğim her sözü uygulayacaksın ama. Söz mü?"

"Pekala, söz."

"Bak Jeon, ben aslında bir polisim."

Ne?

"Ha?" Ciddi olup olmadığını anlamaya çalışmak için yüzünü süzdüm ama o kadar ciddiydi ki. "Şaka mı bu?"

"Hayır. Şu çokça bilinen polis Kim, işte o tam olarak benim."

Al işte Jeon.

İlk güvenmek için çabalayışında yalpaladın.

"Saçmalıyorsun Taehyung."  Bir yanım hâlâ kabullenmek istemiyordu. Hâlâ içten içe 'Hayır Jeon, ben seni hayal kırıklığına uğratmam' demesini bekliyordum.

"Dinleyeceğine söz vermiştin." Dinleyecek bir şey mi bıraktın, iki sözünle yerle bir ettin zaten her şeyi.

"Dinliyorum devam et."

"Ben evliyim, biliyorum çok saçma. Görevim seni yakalamaktı sadece, oraya sadece bu amaçla gelmiştim. Nasıl böyle buraya kadar geldik bilmiyorum. Babam bizi birlikte görmüş. Kendisi baş komiser. Her yerde seni arıyor. Seni göndereceğim, kurtaracağım merak etme. İzin vermeyeceğim, kimse kılına bile zarar veremeyecek. "

Yapma bunu işte.

İki günde o kadar değerlenmişti ki gözümde, sadece bir kelimesine bakıyordu ağlayacak kıvama gelmem. Daha önce hiç kimsenin önünde ağlamamıştım. Yine o günkü gibi boynuna sığınıp ağlamak istedim. Ama karşımdaki artık Taehyung değil, Komiser Kim'di.

" Umarım sadece kâbus görüyorumdur Komiser Kim. "

Hiç bir şey demedi.

Sustu öylece.

Çünkü onun da diyecek bir şeyi kalmamıştı.

"Kimse tarafından korunmaya ihtiyacım yok, hele ki karşımda yalan söyleyerek arkamdan iş çeviren birinden asla." Gözleri uzun zaman sonra gözlerime değdi. Uzunca baktı, bakışlarından anlam çıkarmak istemiyordum artık.

"Sanırım şu anda vedalaşmamız gerekiyor değil mi?" Dudaklarımı birbirine bastırıp birlikte oturduğumuz yataktan kalktım. Bu yatakta öpmüştü beni, sevişmiştik. Şimdi de bu yatakta veda mı edecektim ona? Harbiden özeldi benim için, gerçekten özeldi.

"Nasıl oldu, nasıl bu kadar kısa sürede bağlandım bilmiyorum ama," Boğazımda hissettiğim acı tat ve ağlayacağımın habercisi titreyen sesimi bastırmaya çalıştım. "Lütfen hayatıma hiç girmemiş gibi çıkın, Komiser Kim."

Ve bunu dedikten sonra evin kapısından çıkıp giden ben oldum.

Onun gitmesine o kadar kızıp üzüldükten sonra ben çıkıp gittim, arkamda bıraktım onu.

Sanırım bu da benim en zor kaçışım oldu.

Sanırım bu da benim en zor kaçışım oldu

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
Higanbana. Where stories live. Discover now