Louis cevap vermek yerine yavaş ve derin bir nefes aldı ilk önce, sonrasında başını ona çevirmiş ve tamamen sahte olduğu belli bir şekilde gülümsemişti. "Harikayım, sen nasılsın?"

"Louis..." diye mırıldanırken başını onun omzuna yasladı Niall, böylece Louis onun yüzündeki ifadeyi çözemeyecekti. "Seninle bir şey konuşmam lazım."

"Doktorla neler konuştuğunuzu mu? Sanırım tahmin edebiliyorum ve sorun değil. İlaçlara bağlı yaşayabilirim, şimdi bile gidip alabiliriz, ben iyiyim."

"Hayır Louis, konu bu değil. Aslında... doktorla konuştuk ve sana bir şey söylemem lazı- Tanrım, konuya nasıl gireceğimi bile bilmiyorum."

"Söyle gitsin, daha ne olabilir ki."

Derin bir iç çekti. "Fazla durgunsun."

"Ne tepki vermem gerektiğini bilmiyorum çünkü."

"Ne demek bu?"

"Uzun zaman sonra hiçbir şey bilmiyorum. Gerçek anlamda hiçbir şey. Eskiden gerçek olmayan tek bir şey vardı, onun da farkındaydım; şimdi..." Omzuna yaslanan çocuğa doğru hafifçe çevirdi başını. "Şu an gerçekten bu odada seninle oturuyor muyum bunu bile bilemiyorum. Sadece inanmak istiyorum, şu an en gerçek şey senmişsin gibi geliyor."

"Gerçeğim Lou." derken kollarını kaldırıp arkadaşının beline sarmıştı. "Buradayım, seninleyim."

"O zaman sakın Harry hakkında konuşma." derken sesi çatlamıştı. "Onun burada olduğu hakkında bir şeyler söylersen senin gerçek olmadığından emin olurum her şey daha kötü olur, lütfen bunu bozma, fazlasına ihtiyacım yok."

"Tamam" derken kafasını sallamıştı yavaşça. Arkadaşının özellikle bu konuda hassas olduğunun farkındaydı. Nasıl olduysa birkaç gündür Harry'yi gördüğü anda çıldırmaya başlamıştı ve onun gerçek olmadığını söyleyip duruyordu.

Yanındaki gerçek olmadığından herkesin hemfikir olduğu bir diğer Louis'den de haberi olmuştu. Harry, Niall'a her şeyi anlatmış ve ondan Louis'nin gördüğü şeyin ne olduğunu öğrenmesini istemişti çünkü deli gibi endişeleniyordu ve kendisi yapamıyordu. Doktorlar da tekrar olabilecek bir krizi önlemek için onu Louis'yle aynı odaya sokmuyordu. Louis de, Niall'a sadece sürekli yanında birisi daha olduğunu ve bunun kendi yüzüne sahip olduğunu sonunda söylemekte sakınca görmemişti çünkü artık saklayacak bir şeyi olduğunu sanmıyordu, herkes deli olduğunu biliyordu.

Dün, bayıldığı için hastaneye geldikten bir süre sonra ayılmıştı ama olanları hatırlayıp tekrar krize girmesi, Harry'ye saldırması eve dönmeleri o kadar kolay olmamıştı. Harry ve Niall doktorlara dün olan her şeyi anlattıklarında Louis o gün boyu rahatsız edilmeyip dinlenmesi için zaman verilmişti ama ertesi günün sabahı bir psikiyatrist odanın kapısını çalmış ve Louis ile yaklaşık bir saat konuşmuştu.

Adam, sonrasında Niall ve Harry ile de konuştuğunda, işte buradalardı. Niall, Louis'yi tedaviye ikna etmeyi deneyecekti.

Bir süre öylece beklediler. Niall kendisi hazır hissedemedi, Louis onu rahatsız etmeyerek sessizliğin ve gerçekliğin tadını çıkarmaya çalıştı.

Sonra kapı çaldı. Odaya önce doktor, arkasından Harry girdi. İkisinin de gözleri kapıya çevrildiğinde Louis Niall'dan hafifçe uzaklaşarak dikleşmiş ve Harry'ye kilitlenmişti. Bunu fark eden Niall da gözleriyle Harry'ye çıkmasını işaret ettiği için Harry ne kadar istemese de şimdilik odadan geri çıktı ve kapının önünde beklemeye devam etti.

"Bay Horan?" diye sordu doktor. Konuşup konuşmadığını öğrenmek istediğini böylece belli ettiğinde Niall kafasını iki yana salladı.

"Ben yapamıyorum." dedi Niall.

Lost His Mind || Larry Nơi câu chuyện tồn tại. Hãy khám phá bây giờ