Meryem teyze bana baktı tüm tavsiyeler bitince.
"Niye uzak duruyorsun kızım? Geçsene nişanlının yanına. Utanma, bizler görmüş geçirmiş insanlarız. Böyle şeyleri ayıp karşılamayız."

Diğerleri de "Evet, evet." diyerek onu onayladı.

Ah be Meryem teyze dedim içimden. Keşke diğerleri gibi bunu da ayıp karşılasaydınız...

Usulca Kenan'ın yanına geçtim. Gülümseyerek elini belime koydu yine. Alnı terlemişti zavallının. Kim bilir şu anki yaşadığı şey ona neler neler hatırlatmıştı da zor tutuyordu kendini. Kaçarak uzaklaşmadığına şükrediyordum cidden. Bunu teyzelere nasıl açıklardık bilmiyorum.

Ona baktığımı anlayınca bakışlarını bana çevirdi. Ne de olsa üçüncü saniyede kaçıracaktı gözlerini ama yapmadı. Dört, beş, altı... Bakışlarımız dudaklarımıza kaydığında bir anda ateş bastı içimi. Bu defa dayanamayıp gözlerini kaçıran ben oldum. Nefesim kesilmişti. Kalbim içime sığmaz olmuştu. Hafif yalpalandığım sırada Kenan yeniden sıkıca tuttu belimden.

"Ayy nasıl tatlılar maşallah. Gençliğimde Erol da bana böyle bakardı. Şimdilerde sadece tavana bakıyor."

"Ay ölmüş olmasın Mukaddes abla."

"Allah korusun kız. Ağzını hayır aç."

Hep birlikte güldüler. Annem de gülerek onlara katılırken Sude bize bakıyordu. Kenan da ben de utancımızdan yerin dibine girmiştik.

"Burada öyle pek olay olmaz ama yine de artık daha güvendeyiz." dedi başka bir komşu teyze.

"O ben gelmeden önceydi." diye mırıldandım. Annem yeniden dürttü beni arkamdan. Sude de omuz atıp içtenlikle güldü kafasını sallayarak.

"Biz kalkalım artık." Meryem teyze grubun başı olmalıydı. O kalkınca herkes ayaklandı.

"Otursaydınız." dedi annem tebessümle. Anneme kaşlarımı çatıp kötü bir bakış attım.

"Taşınma işleri bitsin. Oturmaya da geliriz."

Meryem teyze, salonda geçirdiğimiz şu bir saatlik zamanı, Kenan'la nasıl tanıştığımızdan evlenmeye nasıl karar verdiğimize kadar sorduğu tüm aşamaları, mesleğimden, zorluklarından, ailemden merak ettiği kalan tüm soruları da sorduktan sonra Kenan'ı görmeden gitmedikleri bu aktivitenin oturmaya gelmek olarak adlandırmamalarını anlamak için zorlamak istemiyordum beynimi. Belki de annemlerin yanından taşınmak saçma bir fikirdi.

"Ya tabi." Yüzümü ekşittim ama bunu gülümsememle kapattım hemen. "Her zaman bekleriz. Hem o gün Kenan da işe gitmez, hep birlikte otururuz."

Annem kolumu büktü gülümseyerek. Dişlerini sıktığını görebiliyordum.

Her biri tüm sevecenlikleriyle gülümseyip kimi omuzlarımızı kimi sırtımızı sıvazlayarak evden ayrıldı.

Onlar gittikten sonra hemen Kenan'dan uzaklaştım. Eve büyük bir sessizlik çöktü. Kimse konuşmadı. Ta ki annemin telefonu çalana kadar.

"Tamam." dedi annem telefonda.

Sude'ye döndü kapatır kapatmaz.
"Fatih aşağıda bizi bekliyor."

"Daha buradaki işimiz bitmedi ama. Söz vermiştiniz. Yemek de yemedik. Akşam olmak üzere. Bugün ilk günüm."

"Sude ve Fatih'le kontrole gideceğiz." dedi annem bir hamlede sıkılarak. Üzülmemden endişe ettiği her halinden belliydi. O böyle yapınca üzülmem gerekiyormuş gibi hissediyordum.

Sude ona gözlerini belertirken annemin elinden tuttum.
"Tamam, fotoğrafını bana da atın. Ben de merak ediyorum biricik yeğenimi." Neşeli görünmeye çalıştım.

Görevimiz Mutluluk 2Where stories live. Discover now