BÖLÜM 2

1 0 0
                                    

Azor ve Syrenna aşk dolu gecelerini kâbusa çevirecek büyük bir patlama sesi duymuşlardı. Biranda oturdukları yer sallanmıştı ve öylece birbirlerine bakmaktaydılar. İleride kara bir dumanın gökyüzünün tamamına yayıldığını görünce ikisi de ''neler oluyor'' diyerek ürkmeye başlamışlardı ve patlamayı daha iyi görebilmek için tepeye doğru aceleyle yürüyorlardı. Gözlerine inanamıyorlardı. Başkent Minas alevler içinde cayır cayır yanmaktaydı. Bunun sebebi Cühenna Kabilesinin liderinin savaş için şehre getirdiği ateş püskürten kocaman mancınıklarıydı. Karşılarında büyük bir portal açılmıştı o anda ve insan ordularından birkaç tanesi portaldan çıkagelmişti ve Azor'u rehin almışlardı zorla. Syrenna çok korkmuştu ve askerlere karşı direnmeye başlamıştı ancak kendilerine çok zorluk çıkardığını görünce askerler onu uyku gazı ile bayıltmışlardı. Azor'u ise kafasının arkasına doğru yaklaşan asker sert bir cisimle vurarak bayıltmıştı. Askerler onları kucağına alıp portalın içine girmişlerdi ve portal kapanmıştı.

O sırada Farzin savaş devam ederken orduların başında bulunan Serbay'ı bulup yanına gelmişti ve elinde bir kâğıt vardı. Rüzgârda savruluyordu. Üzerine notlar yazılmış ve renk renk çizgiler çizilmişti. Serbay ise o sırada yarım yamalak dizilmiş askeri gruba sesleniyordu,

''Hizaya gir sağ kanat!''

Sonra kendi kendine konuşmaya başlamıştı,

''O kadar savaşmamışlar ki acemi birliği gibiler.''

Farzin ise bir süre onu izlemeye dalmışken savaşın gürültüsünden dolayı bağırarak Serbay'a seslenmeye başlamıştı,

''Komutan, Komutan.''

Serbay yüzünü dönmüştü ve neler olduğunu sorar bir bakış atmıştı yaşlı adama. Farzin bu bakışlara bir soruyla karşılık vermişti,

''Azor'u bulabildiniz mi komutan?''

Serbay da aynı ses tonuyla,

''Hayır, henüz değil ama bulacağım.''

''Tahminimce şu anda saraydaki esirler mahzeninde tutuluyor. Hemen gidip onu çıkar oradan sonra Yahlap çölüne gidin. (Elindeki haritayı göstererek) İşte burası, ama çok tehlikeli!''

Serbay'a da görmesi için uzatmıştı o anda kâğıdı ve Serbay eline aldıktan sonra iyice incelemeye başlamıştı gözleriyle. Oldukça dikkatini çekmişti. Gözlerini ayıramıyordu ve soruyordu,

''Yahlap mı? Ne işimiz var orada?''

''Dinle, onlar (eliyle Minas Sarayını işaret ediyordu) bizimle taşlar için savaşıyorlar. Bu yüzden bu savaşı durdurmanın tek bir yolu var o da insanlarda olmayan Güç ve Denge Taşını onlara vermek yani sahiplerine. O da Yahlap Çölünde.''

''Orası lanetli bir yer değil miydi?''

''Öyle evet!''

''Böyle tehlikeli bir yere cinlerin varisi Azor'u nasıl göndermek istersin? Aklını mı kaçırdın?''

''Elbette Azor'un zarar görmesini göze almıyorum. İşte bu yüzden bu haritayı hazırladım ya. (Parmaklarını haritanın üzerinde gezdirerek) Bak, burada lanetli cin kabilelerinin bulunduğu kasabayı ve güvenli bölgeleri işaretledim. Kırmızıya boyadığım yerler lanetlilerin olduğu yerler. Güvenliğiniz için kesinlikle buralardan uzak durun. Yeşille çizdiğim bu yolu takip edin. Başınıza herhangi bir tehlike gelmeyecektir. Bir de çölde dolaşan kendilerine ''Çöl Fatihleri'' adını vermiş bir grup savaşçı var. Bunlar oradaki lanetli cinleri avlarlar. Kimyasal kullanmada ve yaralıları iyi etmede üzerlerine yok. Çok iyi savaşçılardır. Eğer taşları bulamayacak olursanız onları bulun. Ancak onlar sizi sadece Güç Taşına götürecektir.''

ŞEYTANLA ANLAŞMA: İLK İMZADove le storie prendono vita. Scoprilo ora