(...)

aynı gün, akşam saatleri
____________________________

Aynı dakika içerisinde beşinci kez okuduğu sorudan tekrar bir şey anlamadığı için elindeki kalemi bıkkınlıkla bıraktı ve derin bir iç çekti Minho.

Hyunjin ile yarın olacakları ingilizce sınavı için çalışıyorlardı ve Changbin, Bayan Park'ın bugün derste sınav için verdiği minik ipuçlarını onlara mesaj atmıştı neyse ki. Bu işlerini kolaylaştırıyordu ancak Minho ne yaparsa yapsın okuduğu şeylere tam olarak odaklanamıyordu. Kafası fazla doluydu çünkü.

"Nereyi anlamadın, yardımcı olayım Min."

"Hiçbir şey anlamıyorum, başım ağrıyor."

Oturduğu sandalyeyi sevgilisininkine biraz daha yaklaştırdı ve onun önündeki kitabı kapayıp, bakışların kendisini bulmasını sağladı siyah saçlı.

"Bu kafayla ders çalışmanı istemek saçmaydı zaten, boş ver. Zaten iyi bir not alacağın kesin değil mi?"

"Bilmem."

"Bilmem de ne demek? Sınıftaki en yüksek notu alacaksın hem de. Lee Minho'sun sen, kendine gel biraz." Omuzlarından tuttuğu kahverengi saçlıyı hafifçe sarstı ve sonunda onun dudaklarında gördüğü minik gülümsemeyi farkettiğinde durdu yavaşça. Elleri tuttuğu omuzlardan yukarı çıkıp sevgilisinin yanaklarını avuçları arasına aldığında oluşan şirin görüntüyle bu sefer onun da yüzünde bir gülümseme oluşmuştu.

İçindeki dürtüye engel olamadı ve sıktığı yanakların arasında hafifçe öne çıkmış pembe dudaklara eğilip minik bir öpücük bıraktıktı Hyunjin, ardından biraz sessizce mırıldandı.

"Yarın erken kalkacağız, uyusak iyi olur."

Minho da onu onayladı. Şu an ders çalışacak ya da herhangi bir şey yapacak havasında değildi zaten. Birkaç saniye sonra aniden kafasına dank eden şeyle masanın üzerindeki araç gereçleri toplayan sevgilisine döndü tekrar bakışları.

"Hyunjin, kitaplarım evde kaldı. Yarın okulda ne yapacağım ben?"

Siyah saçlı biraz düşünür gibi oldu. "Bir günlüğüne ikimiz de benim kitaplardan bakarız. Olmadı idareden isteriz senin için yeni ders kitapları, bodrum katında yedeklerin olduğunu duymuştum."

Aklına yatan fikirle başını olumlu anlamda salladı Minho ve pijamalarını giymek adına banyoya doğru adımladı. Aklında geleceği için bir sürü senaryo vardı aslında ama bunların arasında ailesinin onu tekrar o eve kabul edeceği düşüncesi en az ihtimal verdiğiydi maalesef.

Birkaç dakikanın ardından üzerini giyindiği gibi yatakta uzanmış telefonuyla ilgilenen sevgilisinin yanında bulmuştu kendini. Biraz sonra yüzü tavana sabit bir şekilde boş bakışlar eşliğinde tekrar düşüncelere dalmışken sabah olanlar kafasının içinde film şeridi gibi geçiyordu. Rüya gibi başlayan bir gün hiç beklemediği bir şekilde sonlanmıştı ve bu onu hem mutlu hem de huzursuz ediyordu.

"Hyunjin." Dedi aklını kemiren düşünceyle.

"Efendim bebeğim?"

blue neighbourhoodWaar verhalen tot leven komen. Ontdek het nu