#8

32 5 6
                                    

YARIN OKUL VAR GECMIS OLSUN HERKESE, LISEYE GECIYORUM BEN

-

-buldum.

neyi?-

-parfümü

ne?-
ciddi misin?-

-ciddiyim

nasıl buldun?-

-alan kişiden aldım

e o kişiyi nerden
buldun?-

-ben bulmadım aslında
-o bana geldi.
az önce görüldü.

-kuzenimmiş

oha-

-cidden oha

çok beğenmişti, kalsaydı.-

-beğendiği falan yok.
-gıcıklığına almış
kullanmıyor bile

alıp kullanmasın
diye mi üzüldüm ben
şimdi-

-maalesef :(
2 dk önce görüldü.

amaan neyse..-
yarın okul var-
/çok mutluyum seni
göreceğim/

-evet, mutluyum ben.

niye?-
ya da dur sormak
benim haddime değil.-

-yo?
-arkadaşımsın tabii
sorarsın.

ha şey evet doğru-
/arkadaşınım tabii
canım./

-seni göreceğim için
mutluyum başka ne
için olacak

ben de mutluyum tabii,
canım arkadaşım.-

/azizallaaahhhhhh/

/iyi ki bi arkadaş
dedik.. hemen yüzüme
vur./
-tabii ki mutluyuz canım
arkadaşım.
4 dakika önce görüldü.

-şey
-parfümü bugün versem?
-şimdi okulda kırılır bir şey olur

ha fark etmez-
/lütfen şimdi buluşalım/

-tamam o zaman
-senin evine yakın olan
parka gel
5 dakika önce görüldü.

-

İçimdeki heyecan ile hemen hazırlanıp parka indim ve ben indiğimde o bir salıncakta sallanıyordu. Ben de arkasından gidip yanındaki sandelyeye oturdum.. oturmamla hafifçe kafasını bana doğru çevirip "oo, gelmişsin." demesi bir oldu. "seni ekecek değildim ya." dedim hafif gülerek. O da gülmeme karşılık verdi.

"ee, nasılsın?" bu sefer sessizliği bozan bendim. "gördüğün gibi. Seninleyim diye mutluyum." sadece seninleyken mutluyum anlamına mı geliyordu bu? Normalde nasıldı? Üzgün mü? Neden? Aklımdan bir sürü soru geçerken "anladım.." diyiverdim sadece. "sen nasılsın peki?" dediğinde uzunca bir süre düşündüm ve ona doğru baktım. "sanırım daha iyiyim. Senin sayende." bunu düşünmeden söyleyiverdim, gerçekler buydu. Yapacak bir şey yok. O beni mutlu ediyordu her seferinde.. "buna sevindim." dediğinde hafif gülümsedi, ben de ona karşılık olarak gülümsedim.

Bir süre sonra salıncaktan indi ve benimde inmem için önüme geçip elini tutmam için uzattı. Elinden tutup kalktım ve bana o parfümü uzattı.. "buyur. Bu senin." dedi gülümseyerek "teşekkür ederim.." gözlerimdeki mutlulukla parfümü alıp çantama koydum. "ve.. bu da senin." bunu beklemiyordum. O an almaktan vazgeçtiğim lipgloss'u da almıştı. "kuzenim söyledi, alacakmışsın ama almamışsın." bu kız.. gerçekten mükemmel. "Mary.. sen mükemmelsin. Gerçekten ama gerçekten çok teşekkür ederim.." elinde duran lipgloss'u nazikçe alıp çantama koydum. "teşekküre gerek yok, lipgloss'u denemeyecek misin?" denesem mi? bilmiyorum. Yanımda ayna yok.. "boşver, yanımda ayna yok. Yarın okula gelirken sürerim." dedim, bir an sen sürebilir misin diyecektim ama bunu o ister miydi bilmiyorum. "ver ben sürerim sana" dediğinde bir süre şaşırmış gibi yüzüne baktım, bir an içimi okuyabiliyor falan sandım.. elimi çantama attım ve içinden lipglossu çıkartıp hiçbir şey demeden ona uzattım. Lipglossu aldı ve bana sürmeye başladı, bu kız makyajdan da mı anlıyor? Tanrım, her şeyden anlıyor. Yetenekli birisi.. Benim ise hiçbir özelliğim yok, onun yanında komik duruyorum.

Lipglossu sürerken ben yerimde bir türlü duramadığım, sürekli sağa sola baktığım için sanırım taşırmıştı. Sadece göz teması kurmamaya çalışıyordum. "taştı biraz, ama merak etme hallederiz." gerçekten hiç önemli değil. Eğer sen taşırdıysan, sorun yoktur. "sorun değil ya, akşam zaten pek belli olmaz o kadarı." diye geçiştirdim. "yanımda peçete yok, elimle silicem taşanları. Sorun olur mu?" ne sorunu canım. Ayıp ediyorsun.. "yok, sorun değil ne olacak." en fazla kalp krizinden giderim. Elini dudağıma uzattı ve taşan lipglossu temizledi. Elini geri çekecekken ani bir refleks ile Mary'in elini tuttum, tuttuğumu fark edince hemen bırakıp "kusura bakma, birden oldu." dedim. "yok, ne kusuru. Olur öyle şeyler." dedi hafif gülerek. Ben de konuyu hemen değiştirebilmek için bir kaç konu arıyordum. "ha bu arada.. senin evin buraya uzak değil mi? Bu saatte nasıl döneceksin?" nolur bende kal bende kal bende kaaalllllll "haklısın ama ben dönerim sen merak etme." hayır dönemezsin. "Ama şey ya otobüsler erkek doludur şimdi, olmaz. Gel bende kal bugün, ailene mesaj yazarsın." aile lafını her duyduğunda yüzü asılıyordu, kesin ailesi ile ilgili bir sorunu var. "peki madem, o kadar ısrar ettin.. kaliyim o zaman." oh mis "E hadi o zaman gidelim eve."

-

Mary ile beraber mısır patlatıp televizyondan netflix açtık ve lgbt konulu bir kdrama açıp izledik. Dizide +18lik pek şey yoktu hatta hiç yok denilebilir, çok soft ve tatlı bir diziydi. Başrol olan kızlardan birisi kendi cinsine aşık olduğunu fark ettiği sırada Mary ile kısa bir bakışma yaşayıp diziyi izlemeye devam ettik. Gerçekten yaşadığım tek ve en güzel dizi gecesiydi. Uykumuz geldiğinde yatağı hazırladım ve Mary'e her zaman verdiğim pijamanın aynısını verdim. İkimiz de giyindikten sonra uyumak için yatağa uzandık.. Evet beraber uyuyoruz, bu arkadaşlar arasında normal karşılanıyor.

"iyi geceler Cas."
"iyi geceler Mary, sana da bir lakap bulmalıyız."
"bence de."

gülüşerek bir kaç sohbetler edip uyuduk.

.




-





sagolun okudugunuz icin opuyorum hepinizi mujkk




<3








You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Sep 11, 2022 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

o benim cankurtarıcım / gxgWhere stories live. Discover now