Roxanne, i think we shoul go but i'm not sure enough
Rock grubunda vokal olan Roseanne, aynı mekanın iki farklı gruba sahne vermesiyle Jungkook ile karşılaşır.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Girl is a Gun / Halsey
🍸
Arkamda bıraktığım mekandan uzaklaşırken bulanan midem yüzünden durup nefeslendim. Boğucu sigara kokusu, köşede içilen otlar ve büyük boğazı yüzünden domuza dönüşen adam tüm midemi ayağa kaldırmıştı. Eski mekanımızın sahibi şerefsizin teki olsa da mekan temizdi en azından.
Bu baktığım kaçıncı mekandı? Hayır sosyal medyada tanınan bi gruptuk ama mekanların hepsi nası dolu olabiliyordu? Bu kadar şarkıcı olduğunu ben neden bilmiyordum?
Midem biraz yatıştıktan sonra sokakta ilerlemeye devam ettim. Bakmadığım bi köşedeki ünlü bar kalmıştı. Aslında bakmayacaktım, malum ünlü barlar genelde ilk kapılanlar oluyordu. Ama yolumun üstünde olduğundan en azından Hyeri'yi görmüş olurdum.
Biraz sonra girişteki korumalardan geçip de sesli ortama giriş yapınca incelemelerime başladım. Temiz bi yere benziyor ve öyle kokuyordu. Yani gördüğüm kadarıyla ot içen ya da ayakta sevişen birileri yoktu en azından. Havalandırması da güçlü olmalıydı. Mekana hakim olan bi tütsü kokusu vardı sanki. En son bakışlarımı sahnede olan gruba değdirip bar kısmına geçtim ve gözlerim öbür taraftaki Hyeri'yi bulunca gülümsedim. Önüme gelip siparişimi almasını beklemekten başka bi şekilde ilgisini çekebileceğimi sanmıyordum. Ses sistemi de mekan gibi kaliteli olmalıydı.
Biraz sonra beni fark edip de yanıma gelen küt saçlı kızın şaşkın ifadesiyle keyiflendim. "Roseanne? Burda ne işin var?" Gülümsedim. "Selam vermeye geldim. Vişneli martini verebilir misin?" Uzaklaşmadan önümde kokteyli hazırlamaya başladı. Bi kaç dedikoduyu hazır yanımdayken aktardık birbirimize.
Üzerindeki siyah tişörtün ve beline bağladığı lacivert önlüğün aksine yüzü masum, kırılgan biri gibi görünebilirdi ama belki de hemcinslerimin büyük bi çoğunluğundan çok savunma sanatı biliyordu. Tehlikeli bi afetti.
"Selam vermek için çalıştığım yeri tercih etmeyeceğini biliyorum." Gözlerim sahnedeki grubu buldu tekrar. Beni tanıyan insanlarla sohbet etmeyi bu yüzden seviyordum.
"Mekandan çıkarıldık. Yeni bi yer arıyordum, yoluöun üstündeydin ve uğrayım dedim." Önüme dönüp bitmiş martini'nin bardağını uzattım. "Şaka yapıyorsun? Sizin gibi bi grubu nasıl çıkarttı? Gerçekten salak olmalı. Sizi havada kaparlar kızım!" Gözlerimi devirdim cüzdanımı çıkarıp bizim mekanın kazık fiyatını uzatırken.
Uzattığım paraya bakıp benim gibi gözlerini devirdi ve elime sertçe vurdu. "Havada kapacak yer kalmamış. Tüm mekanlar dolu. Kendi elemanlarından daha iyi olduğumuzu bilseler de sözleşme yapmış çoğu. Herkes benim gibi aptal değil ya." Bardağı alıp arkadaki tezgaha bırakırken gözleri büyüdü."Yani bulamadın mekan. Çok iyi haber bu!" Bakışlarım bakışlarını buldu. Ne diyordu bu kız?
"Bakma öyle. Resmen buraya gelmen kaderin işi. Şu sahnedeki grup var ya." Kafasıyla sahneyi gösterdi. "Patronu sinirlendirmişler. O da sözleşmeyi yırtmış atmış tabi, zengin adam. Burdaki son perşembeleri. Haftaya yoklar." İlgimi çeken konuyla kaşlarım havalandı.
