32. Bölüm: Basit Galibiyet

Começar do início
                                    


Beyaz pençenin 4 parmağında ruhsal enerji yoğunlaşmıştı ve pençe saldırısı ilerlerken daha da yoğunlaşıyordu. Pençe ilerlerken daha da kıvrılıyor, Burak’ı kısıtlayacak bir zindan oluşturmaya çalışıyordu.


Rakibin saldırısı kendisine yaklaşırken yüzündeki soğuk ifade değişmeyen Burak sadece tek bir kelime söyledi.


“Kes!”


Burak henüz o kelimeyi söylediğinde kılıcını pençeye savurmuştu. Kılıcından köken alan beyaz bir kılıç ışını ilerledi. İlerlerken 5 metre genişliğine, 10 metreyi aşkın uzunluğa sahip olan ışın etraftaki havayı keserek pençeyi karşıladı.


Bang!


Birbirinden güçlü ve otoriter görünen iki saldırı merkezde karşılaştı ve yoğun patlama yaşandı. Sonunda pençenin ortadaki iki parmağı koparken ışın gücünü kaybetmişti. Ancak iki saldırı ilerleyip rakipleri vurdular.


Burak pençeden geriye kalan iki parmağın biri ile vurulurken Kürşat çaresizce göğsüne gelen kılıç ışınını izledi.


Burak dudaklarının kenarından kan akarken birkaç adım gerilemek zorunda kaldı. Kürşat’ın durumu ondan iyi değildi. Keskin kılıç ışını tarafından vurulduğunda göğsünden göbeğine kadar uzun bir kesik oluştu ve zayıfça geriye sendeledi.


“Kristal Buz Kılıcı!”


Dudaklarından akan kanı vahşice yalayan Burak göğsündeki ağrıyı umursamadan yeni bir saldırı yaptı.


Kürşat daha kötü yaralandığı için yeni bir saldırı yapacak durumda değildi ama saldırı gelirken savunma özellikli bir yetenek kullanmayı başarmıştı.


“Kadim Ayı Kürkü!”


Kürşat’ın önünde kare şeklinde, kenarları 2 metre uzunluğunda kahverengi renkli dikenlerle dolu bir bariyer kalkanı oluştu.


Kılıç figürü acımasızca kalkana çarptı. Kalkanı destekleyen Kürşat ağız dolusu kan kusarken kılıç figürü kalkanı delmeyi başardı ama zayıflayarak onun göğsüne çarptı.


Kürşat’ın göğsündeki kesik daha da derinleşirken vücudu zayıfça titriyordu. Öte yandan bol miktarda ruhsal enerji harcayan Burak zayıfça rakibine doğru ilerledi.


Kürşat zayıf düşmüş kolunu havaya kaldırmaya ve kılıcını düzgünce tutmaya çalıştı. Ancak vücudu ona ihanet edercesine isteklerine uymadı. Bu sırada Burak onun yanına ulaştı ve kılıcının keskin ucu onun boynuna dayandı.


Kazanan belli olmuştu.                  


Orkun abisinin heyecanlı dövüşünü dikkatle izledi. Abisi güçlü bir yetenek oluşturmayı başarmıştı ama kılıç becerileri konusunda hala zayıftı. Ayrıca bir savaşçının acil karar verme yetisine sahip görünmüyordu.


Pençe saldırısı gelirken hemen kılıç saldırı yapıp daha sonra güvenli bir bölgeye kaçmalıydı. Ama bir saniyeden daha kısa sürede bunu yapabilecek kapasitede olmadığı için saldırı göğüslemeyi ve rakibini daha da baskılamak için ikinci bir saldırı yapmayı tercih etmişti.


Daha acılı ve zorlu bir süreç tercih etmiş olsa da başarı şansı yüksekti. Bu yüzden karşılıklı yaralanmayı göze almıştı.


Çok zaman geçmedi ve ikinci 10 kişilik grup daha dövüştükten sonra Orkun’un dövüşüne sıra geldi.


Ruhani Kılıç Hanesinden Genç Efendi Orkun ile Yer Tilkisi Hanesinden Genç Efendi Bedri dövüşecek.”


Orkun sıra ona gelince hemen arenaya yöneldi. Bir an önce son 8 ya da 4 kişinin kalacağı dövüşlere gelinmesini bekliyordu.


Orkun dövüş başlamadan önce rakibini selamladı, küçük bir haneden gelip 1 Gümüş Öz Ruhlu Ruh Kralı olmak yetenek isterdi. Karşısındaki sakin tavırları olan genç yetenek bakımından eksik görünmüyordu.


Hakem dövüşü başlattığında rakip genç hemen saldırıya kalkışmadı. İlk önce rakibini ölçmek istiyordu.


İkili bir süre bakıştı ve sonunda pes eden Orkun oldu. Dövüşü uzatmak istemiyor ve sırlarını açığa çıkarmak istemiyordu. Bu yüzden ani ve etkili bir saldırıyla rakibini yenmeyi planlıyordu.


Orkun hızla ileri koştu ve kılıcını saldırı yapmak için hazırladı.


Rakip genç onun saldırıya başladığını görünce kılıcını kavradı ve karşı saldırı için gardını aldı.


Orkun rakibi ile arasında birkaç metre kaldığında aniden havaya zıpladı ve kılıcını dik bir açıyla savurdu. Yaptığı saldırı bir ölüm saldırısı olarak nitelendiriliyordu ve kişiler zor durumda kaldıklarında böyle bir saldırı yapmak zorunda kalırlardı.


Orkun gülümsedi, rakibinin yüzüne yansıyan şaşkınlık ona istediği fırsatı kazanmış olduğunu bildiriyordu. Sadece anlık bir gecikme rakibine üstünlük kurması için yeterliydi.


Bedri saldırı yapma fırsatını kaçırınca Orkun’un intihar saldırısını karşılamak için kılıcını başının üstünde kalkan niyetiyle tuttu. Ancak Orkun onun bu davranışının yaptığı saldırının gücünü savuşturmasına yetmeyeceğini biliyordu.


Çınnn!


İki kılıç çarpıştı, Bedri tüm vücudu korkunç bir güçle zemine çökmeye zorlanırken ruhsal enerjisini kılıcına aktardı. Bu sayede saldırıyı def etti ancak önüne inen Orkun ona bir şans vermeden göğsüne attığı tekmeyle onu geriye uçurdu.


Genç geriye uçarken Orkun hızla sağına yuvarlandı ve bir önceki konumunu teğet geçen kılıç saldırısından son anda kurtuldu.


Rakibi gerçekten yetenekliydi, onun böyle bir hareket yapacağını anlamış gibi tekmeyi göğsüne yemeyi kabullenip sinsi bir saldırı yapmayı planlamıştı. Ancak Orkun’un dövüş prensiplerinde önceliği her zaman rakibin saldırı mekanizmasını çözümlemek olmuştu.


Bu prensip onun mucitlik peşinde koşarken yaptığı icatları tasarlarken kullandığı bir mekanizma prensibinden geliyordu. Bir icadın en etkin olduğu zaman kendisinden beklenilmeyeni beklenilmeyen anda yapmasıydı.


Gencin yaptığı da tam olarak buydu. O durumda gencin yaptığı şey beklenmeyen bir anda beklenmeyen bir hamle yapmak ve Orkun’u gafil avlamaktı. Ancak Orkun eski topraktı, bu zekice hamleler onun için basit kılıç hamlelerinden farksız değildi.


Orkun sağına yuvarlandıktan sonra rakip kılıcını geri çağırmanda önce ona hamle etti ve Bedri henüz yerden kalktığında boynuna dayanmış kılıcın soğuk metalini hissetti.


Zorlu sayılabilecek bir mücadele Orkun tarafından kazanılmıştı. Hem de beklenilmeyen bir saldırı gerçekleştirerek hem çok az miktarda ruhani enerji harcamış hem de hiçbir yeteneğini açığa çıkarmamıştı.


Bu abisinin yaptığı zorlu takasa göre basit bir takastı.                

[Tamamlandı] Çılgın Mucidin Kozmik Fırını Onde histórias criam vida. Descubra agora