Gerçi Arif'ti bu her şey olabilirdi.

- Gelmez o bugün.

Aynı umursamazlıkla geri önüne döndü Babür. Arif'in arsız olduğunu bildiğinden kendini darlamaktan geri kalmayacağını da haliyle biliyordu.

- Neden? Bir iş mi var?

Sohbete kulak kesilen Ulvi'nin de katılması tam burada olmuştu. Bir iş varsa, yardıma gidilmeliydi. Komutanının meselesi kendi meselesinden önemliydi onun için.

Arif, Ulvi'ye katıldığını belli eden bir homurtuyla komutanına baktı.

- Saçmalamayın oğlum. İşi var bugün. Ev taşıyacakmış.

Odaya yeni giriş yapan Şimal'de konuya dahil oldu hemen.

- Balamir komutanım mı? İyi de onun evi yok muydu zaten.

Üçü de Babür komutanlarının bu bakışıyla gelecek olan azarı anlamışlardı. Olacakla öleceğe çare olmadığı gibi kaderlerine boyun eğip, eğdiler başladını önlerine.

- Karısı mıyım oğlum ben komutanınızın. Nereden bileyim?

Ulvi azardan gram etkilenmeden başını sağa doğru kaldırdı. Balamir komutanın karısı olmak mı? Yürek isterdi, yürek.

- Estağfurullah komutanım.

Babür'ün cinleri daha fazla tepesine çıkmadan, o odadan çıkmak için hamle yaptı. Tahammülü yoktu şuan onlara. Malum başında daha büyük dertler vardı. Annesinin kendine zorla yamamaya çalıştığı Van'lı Zeliha gibi.

Bu konuyu düşündükçe basıyorlardı Babür'ü. Daralıyordu.

Annesine söz geçiremiyordu zaten. Daha bir çıldırıyordu. Hayatında hiç görmediği Vanlı Zelihayla nasıl evlenebilirdi? Mantıklı mıydı bu?

Babür kara kara ne yapacağını düşünürken karşısından gelen kişiyle kendi derdini unutmuştu bile.

- Mehmet? Durumlar nasıl, konuştun mu sizinkilerle?

Yüzünden düşen bin parçayı, bin parçaya ayırabilecek kadar yıkık olan Mehmet, komutanına gülümsemeye çalıştı. Onu böyle görsün istemiyordu. Kimse onu böyle görsün istemiyordu. Çok mutsuzdu. Sevdiği kadının babası sürekli mesleği yüzünden küçük düşürüyordu onu. Evliliklerine sürekli bir mani çıkıyordu.

- Konuştum komutanım, konuştum. Yine aynı şeyler. Sami efendi nişandan koşarak ayrılmama pek sıcak bakmamış. Bir saat onun azarını çekti.

Babür'de ayar oluyordu bu herife. Bir karşılaşsa çok temiz pataklayacaktı ya Allah biliyordu. Karşılaştıklarında kimse alamayacaktı adamı elinden. Her görev dönüşü tim arkadaşının, kardeşinin, bu kadar örselenmesine dayanamıyordu.

Babür tam teselli amacıyla bir iki kelam edecekti ki, Ulvi'nin insanüstü borazanvari sesi tüm kelimelerini yutmasına yetmişti.

- Cancan! Oğlum nerelerdesin lan sen! Neriman teyze kek göndermiş yine.

Babür arkasını dönmese de, Ulvi'nin kapının önünde bağırdığını anlayabiliyordu. Kendine sabır duaları ederek koridorun sonuna yürümeye devam etti.

BalbeyamirWhere stories live. Discover now