"BUZ DOLU SU KABI"

308 1 0
                                    

Ecem

Ordaydı tam karşımda,ne bir adım yaklaşıyor ne uzaklaşıyordu.Sabit ve ifadesizce dikmişti gözlerini gözlerime..Sokak lambasının ışığı yüzüne vuruyordu.Kirpiklerinin gölgesi düşmüştü yanaklarına.Tebessüm etsin istiyordum, gülümsesin bana.Nerden bilecekti ki şehrin karanlığında sokağı aydınlatan şeyin yanında durduğu lambanın değilde,gülüşünün olduğunu.
"Murat?" Dedim
Cevap vermedi.
"Murat napıyorsun orda gelsene yanıma?"
"Neden öyle bakıyorsun?"
"Murat?"
Yüzündeki ifadesizliğiyle öylece duruyordu.
Daha fazla dayanamayıp ona doğru bir adım atmak istedim..Tam o anda bacağımı kaldıramadığımı fark ettim.Ne oluyordu?
Vücudum kaskatı kesilmişti.Zorlukla yutkundum.Tekrar denedim.Olmadı.Tekrar,tekrar denedim.Lanet olası bacaklarım kıpırdamıyordu.Kan ter içinde kaldığımı hissediyordum.Sanki omuzlarımda koca bir kaya taşırmışçasına ağırlık vardı.Terden sırılsıklam olan saçlarımı elimin tersiyle geriye atıp tekrar baktım Murat'a..Gecenin sabaha teslim oluşunda saklıydı simsiyah gözlerinin güzelliği, sadece benim görebildiğim bir karanlık..

"Murat?" Dedim tekrardan nefes nefese kalmış ses tonumla.
Bir adım geriledi bu defa.
"Muraat nereye?"
Ben ona seslendikçe geriliyordu adımları..
"Muraaat!"
Bir adım daha uzaklaştı..
Bir adım daha...
"Beni burda bırakma!"
"Lütfen! Muraaatt!!!"

Son yakarışlarımla birlikte karanlık sokağa gömülürcesine kaybolmuştu..

"Ecemmm!"
"Ecem sana diyorum!"
"Uyan hemen!"

Gözkapaklarımı zorlukla araladım.Oda ne?
Babam yatağımın başında dikiliyor muydu yoksa bana mı öyle geliyordu? Az önce yaşadığım şeyler rüyamıydı gerçekten.Kendime gelmeye çalışıyordum.Aklım hala Murattaydı.Sersem halimle oturur pozisyona geldim.Yatağımın başında olta atmaya başlayan babama
"E-efendim babacığım?" Dedim

"Hemen üzerini değiştir ve aşağı gel konuşacaklarımız var!" Diye tısladı babam.
Babamın bu denli sinirlenmiş olmasına anlam veremiyordum.Açıkçası aklım Murattaydı babam odadan çıkar çıkmaz Muratı aramak istiyordum.

"Tamam babacığım." Dememe fırsat vermeden kapıyı sertçe çekip odamdan çıkmıştı.Kendimi banyoma attım.Saçlarım nemliydi.Hala rüyanın etkisinde olduğuma inanamıyordum.Yüzüme buz gibi bir su çarpıp hızlıca telefonuma koştum.Arama ya da mesaj olmadığını gördüm.Üzerime bir kot ve tsört geçirirken bir yandan Muratı arayıp telefonu kulağıma götürmüştüm.
Çalıyordu..

"Ecem hemen dedim sana!" Diye bir ses geldi aşağıdan.Babam öfkeyle bağırıyordu.İrkildim.Kötü bir şey olacaktı hissediyordum.Çünkü babam bana asla bağırmazdı.
Muratın telefonu açmasına izin vermeden tekrar kapatmıştım.Telefonu pantolonumun arka cebine sıkıştırıp hızlıca odamdan dışarı çıktım ve merdivenleri inmeye başladım. Ellerim istemsizce bacaklarıma gitti.Hala rüyanın etkisinde olduğumu anladım,bacaklarımı hareket ettirebildiğim için bir tık rahatlamış hissettim.Hızlı ama korkak adımlarla Mutfağa ilerledim.Kahvaltı masasının tam önünde sırtı bana dönük şekilde duran babama baktım.Ellerini hemen belinin üzerinde birleştirmişti.Pencereden dışarıya bakıyordu.Zenan ve anneme masada tedirgin ifadelerle gözlerini bana çevirdiler.Evde soğuk rüzgarlar esiyordu.Gerçekten ne oluyordu?

"Yaptığınız kepazeliklerin farkındayım!" Dedi babam öfkeli olan ses tonuyla.
Ne olduğunu anlamaya çalışırcasına;
"Efendim?" Dedim
"Bilmiyormuş gibi yapıp beni delirtme Ecem!"
"Kayranın utanmaz kardeşi Murat ve senden bahsediyorum!"
Yutkunamamıştım.Babam bizim ilişkimizi öğrenmişti.İşte şimdi göğsüme bir öküz oturmuştu.
"Babacı..ğım.."
Sona doğru sesimin kısıldığını hissetmiştim.
"Baba falan yok Ecem! Senin daha yaşın kaç kızım?Sen okuyacaksın! Böyle şeylere nasıl prim verirsin Ecem üstelik Kayra Abinin kardeşi!"

"Ben ne diyeceğimi bi-bilemiyorum.."
"Ben kötü bir şey.. yapmı.." Babam cümlemi tamamlamama izin vermeden

"En kısa zamanda İngiltereye gidiyorsun! Her seyini ayarlayacağım.Orda bir okula yazdıracağım seni.Yaz aylarında bile gelmeyip dilini pekiştirip eğitimler alacaksın!"

Beynimden vurulmuşa dönmüştüm.İdrak etmem saniyelerimi aldı.Babam ne saçmalıyordu?
Konuşacak gücü kendimde bulamıyordum.Beynim düşünemiyordu, ağzımdan çıkacak sözcükleri dilimin ucuna getirme yetisini bile kaybetmiştim sanki.Sustum.

"Duydun mu beni!?!?" Diye tekrar sesini yükseltti Babam.Israrla üzerime geliyordu.

"Duy-dum." Diyebildim zorlukla heceleyerek.Bakışlarımı yerdeki halıya indirdim.

"O şerefsizede yapacağımı bilirim!Benim gencecik okul çağındaki kızımın aklını bulandırmak,boş şeylerle uğraştırmak neymiş göstereceğim ona!" Dedi.Öfkesi bir türlü dinmiyordu.
Tam o sırada popomun titrediğini hissettim.İrkildim.Telefonum çalıyordu evet.Ama telefonu arka cebimden çıkarıp açacak cesaretim yoktu.Kalbim Murat arıyor napacaksın şimdi diye beynime sorular yöneltmekle meşguldü.Öylece bekledim.

"Sende bir an önce hazırlanmaya bak Ecem birkaç gün içinde gitmiş olacaksın!" Diyerek kapıya yöneldi bir hışımla kapıyı sertçe kapatıp evden dışarı çıktı.

Elimi yavaşça cebime attım Muratın cevapsız çağrısıyla bakıştım.Bir daha aradı, bir daha..Açamadım.Kaç dakika telefonla öylece bakıştım inan bilmiyorum.Kafamı kaldırdığımda mutfakta tek başıma olduğumu gördüm.Annemde Zenanda yoktu.Buzdolabına doğru yürüdüm.Buzluğu açıp çıkarabildiğim kadar buz çıkardım.Hepsini derince bir kaba döküp üzerine su ekledim.Ve yüzümü buzlu suyun içerisine gömdüm.Böylece şiddetli soğuğa maruz bırakıyordum kendimi.Durabildiğim kadar durdum öylece..Nefesim kesilince kaldırdım kafamı, derin bir nefes alıp tekrar soktum yüzümü buz dolu kabın içerisine.Değen buzların soğuğu artık yüzümü yakmasına rağmen, kalbimin ateşini söndürmeye yardımcı olmuyordu..

TUTKU VE TUTSAKLIK 3Where stories live. Discover now