Çünkü ayıptı, günahtı, haramdı.

- Eşyaları sessiz taşıyın. Nöbetten çıktım ve gerçekten ölüyorum.

Bana doğru döndü hızlıca. Yüzünde apaçık seçilen keyifli bir ifade vardı. Dudakları minnak minnak kıvrılmış, kaşları mutluluğun verdiği tatlı ifadeyle havaya kalkıvermişti.

İfadesine karşın çarpılmış yüz ifadem bile yumuşamış güldüğümü görmesin diye kafamı çevirerek gülümsemiştim.

Muhtemelen bunun için pişman olacaktım ama inanın pişman olmaya bile dermanım yoktu şuan için. Sadece yatağıma devrilmek ve mümkünse bir daha kalkmamak istiyordum.

- Getiriyorum o zaman eşyaları.

Başımı aşağı yukarı salladım tekrar tekrar. Bir defada anlamıyor muydu. Her an fikrimi değiştirebilirdim bunu da mı görmüyordu.

Surat ifademe gram takılmadan arkasını dönüp kapıya doğru ilerledi.

- Sessizce!

Son anda arkasından çığırdığım kelimeyi duymuş olduğunu varsayarak kapısı kapalı odama doğru yürüdüm. Allahım niyet ettim yatağa varmadan bayılmamaya. Amin.

...

Yatak neden titriyor diye anlam veremeden bölündü uykum. İstemsizce ağırlığımı sağ kolumun üzerine vererek dikleştim. Telefonumun öyle bir titreşimi vardı ki uyuyan devi bile uyandırabilirdi bu sesle. Tabi burada bahsi geçen dev ben değildim yanlışlık olmasın. Gözlerim zar zor aralayarak cevap verdim telefona.

- Efendim?

Sesimin borazan gibi çıkması gram umurumda değildi. Beni bu saatte arıyorduysa bunu kabullenmesi gerekiyordu.

- Ahsen? Yeni mi uyandın kızım sen?

Eyvah ya. Amanın kurtarın beni ya. Alın beni buradan. Kimin aldığı önemli değil, yok olayım ya.

- Nöbetten gelmiştim ya anne.

Önce hatırladığını belli eden bol tonlamalı bir "ha" çıkardı genzinden. Sonra sesine daha şaşkın bir ifade katarak bir kez daha mırıldandı "Allah Allah" gibi.

- Sen nöbetten çıkalı baya olmuştu aslında.

Olmuş muydu o kadar ya?

Telefonu kulağımdan çekerek mutsuz mutsuz saate baktım. Altıya geliyordu...

Saat altıya geliyordu.

10 saattir uyuyordum ben.

10 saat nasıl uyuyabilirdim ben.

- Şaka yapıyorum de Ahsen.

Boğazımı temizledim hızlıca. Yorganı da üzerimden attım. Evet şaka yapıyordum, yani kurban olduğum öyle bilseydi iyiydi.

- Şaka yapıyorum tabiki. Ben bu kadar çok uyuyabilir miyim anne?

Telefonu kulağıma sıkıştırarak ufak bir kahkaha attım. Sonra yorganını geçirmediğim nevresimi çekiştire çekiştire düzelttim.

- Ben seni sonra arayayım mı anne? Yemeğe falan bakmam lazım da.

Ufak at da civcivler yesin Ahsen.

BalbeyamirWhere stories live. Discover now