0.3

46 12 68
                                    

eternity and a day: 3. eternity theme

Bay Kim'e, güneşin tepeye yaklaşmasından ayın tepeye yaklaşmasına kadar vakit ayırmıştı güzel kız. İlk önce papatya çayı ısmarlamıştı genç oğlan, çayları hazır olana kadar bir önceki görüşmelerinden bu yana ne yaptıklarını konuştular. Çaylarını yudumlarken de bu sohbeti devam ettirdiler. Jennie, papatya kokusunun buram buram geldiği çayını içerken aklına bahçede bıraktığı sarışın kız geldi.

Daha sonra yürüdükleri sokakta şarkı söyleyip dans eden bir grup gördüler. Jennie ne kadar dans etmek istediğini söylese de Taehyung, sert mizacını bozmak istemediğini söyledi. Jennie 'Ne de olsa yakında Seo Joo-Hyun'un koruması olacak, haklı.' diye geçirdi içinden. Çok da üstelemedi fakat bu birazcık kırılmış olduğu gerçeğini değiştirmedi.

Çok geçmeden sıcak bır havası olan mekana giriş yaptılar. Taehyung, genç kıza burayı tanıttı kısaca.

"Burası Kraliçemiz ile tanışmaya gelen İtalyanların minik bir hediyesi. Kraliçenin en sevdiği menüler hazırlanıyor sadece. Beğenebileceğini düşündüm."

Genç kızın gözleri parladı. Genç adamı nazikçe kabul etti ve güneşin batışına kadar yemeklerini yiyip konuştular. Jennie, Taehyung'un sohbetini seviyordu, onunla vakit geçirmeyi de. Kendini prenses gibi hissediyordu.

Güneş batmadan biraz önce papatyalarla dolu bir tepeye getirdi Taehyung, kızı. Küçük gaz lambası alacakaranlık havada etrafı onlara yetecek biçimde aydınlatıyordu.

İkisi de papatya toplamaya başladı, Taehyung kız için, Jennie bahçesindeki sarışın için. İkisinin de kucağı papatya dolduğunda yere attılar kendilerini.

"Papatyadan taç yapmayı biliyor musunuz acaba hanımefendi?"

Taehyung'un komik bir aksan ile söylediği cümleye Jennie gülmeden edemedi.

"Ah, üzgünüm bayım. Bilmiyorum..."

Taehyung ise Jennie'nin onu taklit ederek verdiği cevaba güldü ve kucağındaki papatyalardan eline iki tane aldı.

"O zaman size öğretmeliyim."

Jennie neredeyse 20 dakika boyunca gaz lambasının titrek ışığında Taehyung'un nasıl tacı yaptığını izledi. El hareketlerini birebir ezberledi. Taç bitince Taehyung'un tacı ona takışını gülümseyerek izledi.

Romantik bir hava vardı Taehyung için fakat Jennie aynı şeyı pek söyleyemiyordu. İlerleyen saatlerde Taehyung kızı evine bıraktı ve iyi dilekler dileyip uzaklaştı.

Jennie ise kafasındaki papatyalarla bahçeye girdiğinde her zamanki yerlerinde sarışını görmesiyle şaşırdı ama çok geçmeden beyaz, pembe çiçekli uzun geceliği ile yıldızlara bakan kızın güzelliğine gülümsedi ve yanına kuruldu.

Lalisa yanındaki kıpırtıyı fark edince odağını yıldızlardan ayırıp Jennie'ye döndü.

"Ah, hoşgeldin!"

Lalisa büyük bir sevinçle söylediği karşılama sözünden utanmıştı. Jennie ise ona güldü ve ona bakmasını söyledi.

Yanına koyduğu papatya demetlerinden bir bir aldığı papatyaları birleştirmeye başlamıştı. Lalisa ise onu aynı bir saat önce Taehyung'un yaptığı tacı izleyen Jennie gibi izliyordu: pür dikkat.

'Jennie'nin zarif parmakları papatyalara çok yakışmıştı.' Lalisa'nın aklında sadece bu düşünce vardı.

Jennie tacı bitirince yanlarında duran hatmilerden iki tane arasına sıkıştırıp sarışına taktı.

"Çok yakıştı, ilk gördüğümde aklıma geldin"

Lalisa kızarmıştı, bu kızın kendisine bahşettiği her iltifat onu utandırıyor ve heyecanlandırıyordu.

"Sana da yakışmış, çok yakışmış!" 

Hızlıca kurduğu cümle Jennie'yi güldürdü. Lalisa kendini tekrar yıldızlara bakmak için geriye attı ve minderlerin üstüne uzandı.

Jennie onu izledi ve kopyaladı. Omuzları birbirine değen kızlar sessizce izlediler yıldızları.

"Bay Kim ile nasıldı günün?"

Çekinerek sormuştu bunu, esmer olan anlamıştı.

"Güzeldi fakat benimle dans etmedi. O an çok istemiştim ama!"

Alaylı bir sitem içinde kurmuştu cümlesini. Aslında anlayış göstermişti ve çok takılmamıştı ama Lalisa'nın bunu bilmesini istemedi.

"Bir gün biz gider dans ederiz. Olmaz mı?"

"Olur. Çok güzel olur."

Gülerek bitirdi konuşmayı Jennie.

"Lalisa, hatmiler kaynıyor!"

Evden annesinin seslenmesiyle koşarak içeri girdi sarışın. Suyun içine koyduğu hatmiler kaynamış aromasını salmıştı. Tepsiye iki fincan koydu, fincanlara ise birer kaşık bal ve birer parça limon. Daha sonra hatmi çayını ekledi.

Bahçeye çıktı ve genç kıza uzattı fincanlardan birini. İki eliyle aldı esmer olan, havanın tatlı serinliği yüzünden üşümüş olan ellerini ısıttı ve büyük bir yudum aldı.

"Çok güzel olmuş."

Sarışın olan memnuniyetle gülümsedi.

O gece sabaha kadar hatmi çaylarını yenilediler. Jennie gündüzünü Bay Kim'e ayırdığında gecesi kadar keyif almamıştı gündüzden. Geceyi sarışını ele geçirmiş, o çok sevdiği uykusunu bile unutturmuştu kıza.

afied bal seker jen ıc ıc

uzgunum gecıktım kbb lutfen fark ettım kı ılk bolum ıle ıkıncı bolum arasında bır ay var

bence ıkı ıle uc arasında da o kadar olmadığına sukretmelıyız nası fıkır

kontrol etmedım hatam varsa uzgunum

umarım sevıyosunuzdur bılmıylejm yorum oy sevındırır benı

sızı sebıyom
saygılar.

karadut, jenlisaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin