0.2

55 14 18
                                    

Joseon Krallığı yeni bir sabaha, yeni bir güne gözlerini açmıştı. Güneş bu sefer bir önceki günden daha parlaktı fakat serin sayılabilecek yumuşak bir rüzgar ele geçirmişti ortalığı.

Jennie yerde duran masanın altından, kıvrılan elbisesinin açıkta bıraktığı bacaklarını uzatarak annesinin hazırladıklarını teker teker yiyordu. Annesi ise zaten küçük olan masanın diğer tarafından çıkan bacaklarını görünce söylenmeye başladı.

"Jane! Kaç kere demek zorunda bırakacaksın beni. Bacaklarını topla, böyle oturmamalısın."

Jennie itiraz etmek istemişti. Nasıl olsa annesi dışında bu halini kimse görmüyordu ama annesi sürekli kızıyordu. Fakat daha fazla uzatmak istemedi ve annesinin dediklerine sadece kafa sallayarak bacaklarını yanına topladı.

"Bugün ne yapacaksın? Bay Kim gelecekti seninle görüşmeye onunla vakit geçirmen iyi olur."

Jennie doyduğunu hissederek kalktığında annesinin laflarıyla heyecanlanmasını durduramadı. Bay Kim Kraliçe Seo Joo-Hyun'un korumalarından en kıdemlisinin oğluydu. Yakışıklıydı. Her genç kız ondan etkilenirdi fakat Bay Kim'in gözleri Jennie'deydi. Jennie bu durumdan memnundu. Onla birlikte olmak rüya gibi olur diye düşünmeden edemezdi.

"Onunla beraber olurum bugün anne."

Odasından koyu renk olmasına rağmen zarif duran şık bir elbise seçti. Koyu saçlarını, önünde bir kaç tutam bırakarak alttan örgülü bir topuz yaptı. Bu şekilde elbisenin açıkta bıraktığı gerdanını ve omuzlarını ön plana atmıştı. Bay Kim'in yanına çok yakışacağını düşündü Jennie. Bu onların ilk buluşması degildi, daha önce bir kaç kez görüşmüşlerdi fakat Jennie buna rağmen ilk kez buluşacakmışcasına heyecanlıydı.

...

Bahçeye adımlamasıyla ağaçtaki hatmileri sarı sepete koyan Lalisa'yı gördü, Jennie. Toz pembe elbisesi klasikti. Omuzlarından aşağı dökülen sarı dalgalı saçlarının önünden iki tutamını alarak arkadan birleştirmiş kulağının arkasına da hatmilerden birini kondurmuştu. Jennie, çok zarif diye düşündü içinden. Lalisa narindi, Jennie'den daha duygusaldı.

Bir beyefendinin bahçelerine giriş yapıp Lalisa'ya seslenmesiyle Jennie'nin gözleri kısıldı. Kimdi bu?

"Bay Cha?"

Lalisa'nın şaşkın bakışlarına karşılık Jennie, demek o da beklemiyordu diye geçirdi içinden.

"Bana saygı ile seslenmenize gerek yok, Eunwoo yeterli olacaktır. Size inci çiçeklerimi bahşetmek isterim. Bir süredir sizin için büyütüyorum. Şimdi ise size layık oldular ve artık bunu size vermek istedim. Umarım beğenirsiniz."

Eunwoo heyecanına yenik düşerek bazı kelimeleri yanlış telaffuz etse de iyi toparlamıştı. Tek isteği köklerinden koparmaya kıyamadığı inci çiçeklerini Lalisa'nın kabul etmesiydi.

Lalisa kıyamazdı. Ona bu kadar kibar ve düşünceli yaklaşan bir beyefendiyi kaba bir şekilde geri çeviremezdi. Çünkü Eunwoo'nun kendisine cidden âşık olduğunu biliyordu. Diğerleri gibi 'o kız çok güzel yanıma çok yakışır' söylemlerine sahip değildi. Eunwoo sadece âşıktı ve Lalisa kıramazdı.

"Eunwoo, bunlar çok güzel. Onlara gözüm gibi bakacağım."

Jennie, ilk defa Lalisa'nın hediye kabul edişine şahit olmuştu. Şaşırmıştı. Belki de sahiden etkilenmiştir ve doğru kişiyi bulmuştur, dedi. Bir burukluk düştü içine ama önemsemedi.

Eunwoo çıkarken bahçeye Bay Kim girdi. Önünde gerçek bir beyefendi edasıyla eğilip elini dudaklarına götürdü. Tebessüm etti, Jennie. Üzerindeki bakışları hissediyordu.

"Gidelim mi Jennie?"

Adıyla seslenince irkildi genç kız. Tebessümünü büyüttü.

"Gidelim Taehyung."

Bahçeden çıkarken son gördüğü şey Lalisa'nın yarım bir tebessümle kendisine el sallayıp eve girmesiydi.

bugun bi ılham geldı cok saskınım.

eunwoo cok tatlıydı 😔

hrpınızı cok sevıyorum krndınızr ıyı bakın sevgıler ve

saygılar.

karadut, jenlisaWhere stories live. Discover now