Üzerimdeki kıyafeti düzeltmiş gardiyana kaçamak bakışlarla bakmaya başlamıştım. Gardiyanın gidelim demesini bekliyordum lakin o beni inceliyordu yüzüme öyle garip bakıyordu ki sanki tepkimi ölçmek için bakıyordu. Bu durumdan rahatsız olurken boğazımı temizlemiş gardiyanın gidelim demesini beklemeden yanından geçip gitmiştim. Daha demin yaşadığım olayı kestiremezken dünkü yaşadıklarımın bir rüyaya göre gerçekci olması karşında çelişkiye düşmüştüm.

Hâlâ o adamın üzerimde yarattığı baskınlık hissini hatta boynumda ensemde oluşan ıslaklık hissini hissedebiliyordum. Testislerime çarpan penisi ve nicesini... Dün gibi bütün vücudum hissediyordu nasıl rüya olabilirdi ki?

Bu kadar gerçekçi bir rüya mı vardı?

Aklım karman çormanken yemekhaneye girmiş yemeğimi alarak Seungmin'gilden en uzak olan boş bir masaya oturarak yemeye başlamıştım. Dünkü bana söylediklerini hâlâ hatırlıyordum. Yanlarına gitmemiştim çünkü o kadar yüzsüz değildim bana iftira atmıştı. Beni katillikle suçlamıştı üstelik görünüşe göre artık benden rahatsız oluyordu ki yemekhaneye girer girmez iğneliyici bakışlarını üzerimde hissetmiştim.

İştahım bu son birkaç günde giderek azalırken zayıfladığımı da hissetmiştim. İştahım kesilmişti ruhsuzlaşmıştım üstelik şimdi kendimi haklı çıkartacak bir avukatada ihtiyacım vardı. Elim istemsiz boynuma giderken elime gelen pütürlükle kaşlarımı çatmıştım. Aklım anında dünkü yaşadıklarım daha çok benim yaşadık sandığım anılara giderken boğazımı temizlemiştim. Bir rüyaydı sadece bir rüya...

Gardiyanın da dediği gibi banyoya gitmemiştik. Peki aklım neden hâlâ dünkü olayda kalmıştı. O kadar gerçekçi bir rüyaydı ki resmen içine çekilmiştim.

Üstelik böyle bir rüya gördüğüme inanamıyordum. Bir kere ben erkeklerden hoşlanmıyordum bile. Peki nasıl böyle bir rüya görmüştüm. Daha da kötüsü yaşadığım şeyden zevk almıştım. Hatırladığım şeylerle tekrardan utanırken kendi kendimden iğrenmiştim. Böyle bir rüya görmek ömrüm boyunca aklımın ucundan bile geçmezdi.

Kendi kendimle çelişirken dışardan nasıl göründüğümü bilmiyordum bile. Birden gardiyanın bağırmasıyla sıçramış düzelerek gardiyana bakmıştım.

"Acil gelmen lazım bıçak darbesi yemiş ve dövülmüş bir suçlu var!"

Dediği şeyle hızla yerimden kalkarken gardiyanın arkasından koşmaya başlamıştım bütün gözler bize dönerken meraklı birkaç kişininde arkamızdan geldiğini görmüştüm. Gardiyana kalabalığı dağıtmasını söylerken çoktan getirmiş olduğu ilk yardım kutusunu almış yerde kanlar içinde yatan adamın yanına oturmuştum. Mahvolmuş adamın nabızını kontrol ederken yavaş attığını ve bilincinin birkaç dakikaya kapanacağını anladığım zaman çantadan gazlı bez çıkartarak yara almış ve oldukça kan kaybetmiş adamın yarasına tanpon yapmaya başlamıştım.

Bir yandan da adamın bilincini açık tutmak için soracağım şeyle donakalmıştım. Hatırladığım yüz vücudumda tekrardan ağrıların yol açmasına neden olurken yutkunmuş gözlerimi kaçırmıştım. Bu dünkü adamdı beni dövenlerin arasında San denen herifin yardımcısı gibi duran o adam. Boğazımı temizlerken adama dönmüş

"Bayım beni duyabiliyormusunuz?"demiştim. Adamın gözleri oldukça yavaş bir şekilde bana dönerken uzunca bakmış yavaş bir şekilde nefes alarak konuşmaya çalışmıştı. Hızla gardiyana dönerken

"Ambulans ne zaman gelcek birkaç dakikaya bilinci kapanır"demiştim. Gardiyan eline telefon alarak uzaklaşırken tekrardan yerde kanlar içinde kalmış adama bakmaya başlamıştım. Birşey diyecek ama diyemiyor gibiydi.

TİGER LEE -MinSung-Where stories live. Discover now