5- Üç saniye

En başından başla
                                    

"Peki bunu nasıl aşıyorsun?"

"Bilmem, korkularımı çok düşünmüyorum. İnsan zihni inandığı şeyleri gerçek kabul eder çünkü. Neye odaklanır, zihninde neyi oluşturursan, hayatında da onu yaşamaya başlarsın. Düşünceler davranışlarını, davranışların da yaşam şeklini oluşturur. Eğer hep aynı şeyi düşünürsen, hayatında hep aynı gerçekleri yaşarsın. Olumsuzlukların ya da olumlu şeylerin olay zinciri bu şekildedir."

Kenan ister istemez şaşırtmıştı beni. Başlangıçta sadece yabancı, basit biri gibi gelen kişi şimdi mükemmel biri olarak görünüyordu gözüme.

"Terapistim gibi konuştun."

"Belki de onlara çok gittiğim içindir. İstersen bana gel. Sana özel ücretsiz."

Güldüm. Biraz ego yapmasında sakınca yoktu bence. Zaten kim olsa yapardı. Saçlarımı cilveyle kulağımın arkasına aldım. Sonra bunu yaptığıma inanamayıp eski haline geri çevirdim ve uzunca yüzüne baktım.

"Tamam, anladım, hayran kaldın bana."
Ona bakmaya devam ettim. Gerçekten gerçekliğini sorguluyordum zihnimde.

"Şuradan gelen o tipsiz solist mi?"
Ani bir refleksle dediği yöne baktım. Ardından utanarak kafamı salladım.

"Anladık, bakmıyoruz tamam."

"Bence sen hiç kimsenin yüzüne üç saniyeden fazla bakmamalısın."

Bunu söyler söylemez ona bakma ihtiyacı hissettim. Bir, iki, üç. Gerçekten üçüncü saniyeden sonra bakışlarını kaçırdı.

"İçeri girmek yerine bana hikayeni anlatmaya ne dersin?" Meraklı gözlerle ona bakmaya devam ettim. Kalbim saçma bir şekilde bu halinden keyif almıştı.

Hemen itiraz etti.
"Buraya benim için gelseydin belki anlatırdım ama sen içerideki şu sözüm ona solist adam için geldin."

"Hayır."

"Yani benim için mi geldin?"

"Hayır." Kafamı iki yana salladım gülerek. O da güldü derin bir nefes alarak. Ne söyleyeceğimi bilmiyordum.

"Daha önce hiç birine anlattın mı hikayeni?"

"Bunu neden soruyorsun?"

"Merak ettim sadece."

"İlk olmak istiyorsun. Çünkü sadece ilkler değerlidir."

"Bence gönlüne dokunan herkes değerlidir. İlk, son, ikinci... İlk olmak sadece belli bir kişiyi özel yapar ama mutlak değerli yapmaz."

"Ya hem çok özel hem de çok değerli yaparsa..."

"O zaman hem gözün aydın hem geçmiş olsun." Omzuna vurdum teskin edercesine.

"Biri hem çok özel hem de çok değerliyse onu düşünmek, onunla konuşmak, onu düşlemek keyif verir. Zaten bu kısım hatrına çekilir onca çile. Ardından o güzel görünen şeyler seni bir çıkmaza doğru sürükler. Çünkü sevgi sonsuzdur, fani şeylerle sınırlandırılamaz. Yokluk ise insana tarifsiz acı verir."

Atilla düşünce aklıma göz pınarlarım çağladı hemen. Ona nasıl bir acı yaşattığımın, kendimin nasıl bir acı yaşadığının tarifi yok.

Onsuzluğu düşünemezken yaşadığım ayrılığın şokuyla yokluğuna alıştım derken ölümünün verdiği ızdırap tüm ömrümü yiyip bitirmeme yeter de artardı.

"Seni çok iyi anlıyorum. O berbat his yağ gibi yapışıp içinden bir türlü geçmiyor. Yakanı bir an olsun bırakmıyor. Sonunda sen onunla yaşamayı öğreniyorsun. Bazen yaprakları dökülüyor kuru bir ağaç gibi kalıyor kalbinde bazen çiçekler açıp zehir ediyor hayatı kendine."

Onun da gözleri dolmuştu. Ona sıkıca sarılmak geliyordu içimden. Bunun uygunsuz göründüğünün farkındayım ama yaralı bir kalbe sarılmaktan başka ne iyi gelirdi ki...

Dayanamayıp sarıldım.
"Geçti. Ne yaşadıysan, ne olduysa, ne yaşattıysan hepsi geçti. Acısı kaldı gönlünde biliyorum ama tecrübe kazandın."

Başta boşta kalan elleri aniden beni sıkıca sardı. Hemen sonra omzumda ağlamaya başladı. Yüreğim sızlıyordu her hıçkırışında. Sakince sıvazladım sırtını. Sessizce döküldü gözyaşlarım.

"Yeniden değer vereceğin birileri çıkacak karşına, mutluluk yeniden süsleyecek kalbinin duvarlarını." Konuşurken sesim titriyordu. Çünkü bunları defalarca defalarca ve defalarca tekrar ediyordum kendime. Boş olduğunu bile bile...

"Sadece doğru kişiyi doğru zamanda bulman gerek. E sen polissin. O kadarını da yaparsın artık." Bu defa gülerken ikimizin de bedeni titriyordu.

"Terzi kendi söküğünü dikemezmiş." dedi burnunu çekerek.

"Haklısın. Sana bunları söylediğime bakma, hepsi boş."

Sarılmayı bırakıp yüzüme baktı. Bir, iki, üç. Yeniden bakışlarını kaçırdı.

"Geç kalıyoruz. Hadi."

"Gitmek istemiyorum."

"Emin misin? Bir daha bu şansın olmayabilir."

"Şans... O genelde bende olmuyor zaten."

Sırıttı.
"E atla o zaman arabaya. Seni başka bir yere götüreyim."

"Olur."

Geri dönüp arabaya doğru ilerlerken arkamdan bir kadın seslendi.

"Bade!"

Bu tanıdık sese dönmemem gerektiğini bilsem de yapamadım.

"Bade, bu gerçekten sen misin?" Hızlıca yanıma geldi. Yüzündeki o pis sırıtış bile hiç değişmemişti.

Kafamı çevirip arabaya doğru yürümeye devam ettim. Bir pislik çıkarmadan buradan gitmek istiyordum.

"Biz de Cesur'la biraz eğlenmeye geldik." diye seslendi arkamdan.

Duraksadım. Ayaklarım ne bir adım ileri ne de bir adım geri gidebiliyordu artık. Karanlık bir odaya hapsettiğimi sandığım tüm acılarım tekrar bir hançer gibi kalbime saplanıyordu. Soğuk soğuk terlemeye başladım.

Etraftaki sesler azaldı. Bazı görüntüler zihnimde dolanmaya başladı. Doğum günü, kan, mutluluk, çığlıklar, gülen suratlar, panikle kaçışmalar, kızların sevimli halleri, silah sesi, Cesur'un romantik sözleri, ağlamalar, siren sesi...

Öne doğru devrilecekken sıcak bir el beni kavradı. Kim olduğuna bakamıyordum ama yağmurlu bir günde yatağın içinde olmak kadar huzurlu hissettirmişti kendimi.

"Bade yalnız değilsin." Aniden sesler yeniden gelmeye başladı. Kendime tam olarak gelmem ne kadar sürdü bilmiyorum ama görüntüm netleştiğinde Kenan endişeli gözlerle yüzüme bakıyordu. Bir, iki, üç.

"İyisin. Sorun yok." Gözlerini kaçırıp sarıldı bana. Gülümsedim. Dördüncü saniyeyi gittikçe daha çok merak etmeye başlamıştım.

Onun da yardımıyla ayağa kalkıp toparlandım.

"Bade." Bu defa bu ses gerçekten Cesur'un sesiydi. Füsun beni sinir etmek için Cesur'la olduğunu söylememişti. Cesur'la gerçekten beraberdi.

Cesur'a baktım tüm hayal kırıklıklarımla. Yıllar sonra o hiçbir şey yaşamamış gibi dimdik ayakta dururken ben adını duyarken bile yerlerde iki büklüm kalakalmıştım. Bu kendime verdiğim eziyetin son perdesiydi. Bundan sonra bu ezik halimden kurtulmaya yemin etmiştim.

Görevimiz Mutluluk 2Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin