"Hayır Dinçer." elini pantolonumun üstünden iterek atik bir hareketle kabinle arasından çıktığımda onun bana doğru eğilen bedeni öylece kalakaldı. Böyle bir şeyi beklemiyor olacak ki ondan uzaklaşmama izin vermişti. "Sen duşu tek başına alacaksın, ben de çorba yapacağım. Anlaşılmıştır umarım?" Yere eğilerek üstümden çıkardığı bluzu aldım. Ona son bir kez bakmadan hızlı adımlarla banyodan dışarıya koştum.

Gerçekten, erkekler hastayken bile gerizekalı oluyorlardı!

Siyah bluzu üstüme geçirdiğimde mutfağa yönelen adımlarım yavaşlamıştı. Eve şöyle bir göz gezdirirken krem renkli koltukların doldurduğu oturma odası oldukça topluydu. Duvarlara asılan tablolara ve antika değeri taşıyan vazolara dokunmadan mutfağa girerken gözlerimi devirdim. Bunun anası da böyle tablo meraklısıydı, kendi de... Sanırım zevkler de genetikten kaynaklanıyordu.

Dudaklarımı yalayıp gri renginde olan buzdolabını açtım. Yüzüme vuran soğuk buharla birlikte raflardan birinde olan tavuğu alarak hızla kapattım. Mutfağı, çok da büyük değildi. Cam kenarında iki kişilik beyaz bir masa, masasın yanında kuru yiyeceklerin konulduğunu tahmin ettiğim bir dolap, diğer köşede de su sebili vardı. Elimdeki tavuğu tezgahın üstüne bırakarak alttaki çekmecelerden bulduğum tencerenin yarısına kadar su doldurdum. Gözlerim sık sık dışarıdaki güzel havaya kayıyor, kulaklarım ise banyodan gelen su sesini pür dikkat takip ediyordu.

Üç parça olan tavuk göğsünü su dolu tencereye bırakırken altını açtığım ocağa tencereyi yerleştirmiştim bile. Ama aklımdan bir an olsun çıkmayan problemler vardı, mesela Dinçer'in ve annemin tavrı... Ve benim sürekli arada kalarak ikisine de bir şey diyememem...

Dudaklarımı ıslattım, çorbanın geri kalanındaki malzemeleri de dolaptan çıkartarak doğramaya başladığımda banyodan gelen su sesi kesilmiş, benim her an Dinçer gelebilir düşüncesine karşın duruşum bile değişmişti. Maydonozu kesme tahtasında ince ince doğrarken dudaklarıma kondurduğum şarkıyı yavaşça mırıldanmaya başladım. Tüm dertleri, sıkıntıları bir kenara bırakmak çok zordu ama bir şekilde hem Dinçer'le yürütmeli hem de annemle arayı düzeltmeliydim. Diğer sebzeleri de küçük küçük doğrayarak haşlanan tavuğu da kesme tahtasına aldığımda Dinçer'in hala gelmemiş olmasıyla gerçek manada hasta olduğunu anlamıştım. Çünkü baş başa olma fırsatını hiçbir zaman kaçırmaz, her bulduğu yerde kıstırırdı. Etleri de doğradıktan sonra çorbanın geri kalan kısmını hızlıca tamamlayarak ellerimi muslukta yıkadım.

Bacaklarıma ikinci bir deri gibi saran pantolon beni zaman geçtikte rahatsız etmeye devam ediyordu. Evdeyken pantolon ve sütyen giymekten nefret ederdim. Buzdolabında bulduğum ağrı kesiciyi tepsiye bırakırken çorba dolu olan kaseye ufak bir bakış attım. Umarım güzel olmuştu çünkü tadına hiç bakmamıştım.

Üstünde ağrı kesici, ekmek, limon ve çorba olan tepsiyi iki elimle sıkıca kavrarken Dinçer'in odasına doğru yürümeye başladım. Aralık kapıyı ayağımın ucuyla iterek tamamen açtığımda yatağın ortasında yüz üstü yatan adamla başımı sabır dilercesine yukarı doğru kaldırdım. Şimdi de uyumuş muydu? Uyumaması gerektiğini söylemiştim ama!

Adımlarım yaklaştıkça düzenli nefes alıp veren pürüzsüz sırtı, görüş alanıma daha çok giriyordu. Sırtının ortasında belirgin şekilde inen kürek kemiği, iki kişilik yatağı kaplayan gelişmiş bedeni ve altında sadece siyah bir baksırın varlığıyla... Tamamen giyinsin de demiyorum ama en azından bir şort giyseydi değil mi? Bu evde genç ve bekar, aynı zamanda çıtır, güzel, seksi bir kız vardı? Ben yani?

Tepsiyi komodinin üstüne bırakarak kahverengi nevresimin içinde, başı diğer tarafa dönük şekilde büyük bir huzurla uyuyan Dinçer'in yanında doğru eğildim. Ellerim biraz daha ateşi hafiflemiş olan omzuna, çıplak tenine değdiğinde bulunduğu yeri yavaşça ovan parmaklarım onun üstünde hiçbir etki yaratmamıştı. "Dinçer?" diye mırıldandım, bir dizimi yatağa koyarak oturmuştum. Tabii Dinçer'in dağınık yatmasından dolayı ufacık kalan o kısma.. Biraz rahatsız hissetsem de ben dayanırdım. Nelere dayanmamıştık öyle değil mi? İndirime girmesini dört aydır beklediğim ürünün indirme girer girmez bitmesine mesela... Hatırladıkça gözlerim doluyordu.

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Aug 29, 2022 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

AYDIN MAHALLESİWhere stories live. Discover now