BÖLÜM 33

102K 4.8K 2.9K
                                    

Keyifli okumalar dilerim 🙌🏼

Ve lütfen bu bölümü, kendinizi Cennet'in yerine koyarak okumaya çalışın❤️

Ve lütfen bu bölümü, kendinizi Cennet'in yerine koyarak okumaya çalışın❤️

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

◼️◼️◼️

Kalçam hala çamaşır makinesine yaslı, çenem Dinçer'e doğru inatla kalkmış bir haldeyken siyah bir sutyenle kalan göğüslerimin üstünde kollarımı birleştirdim. "Saçmalama istersen Dinçer? Tabii ki de seninle bu ufacık duşakabine girmeyeceğim! İkimiz sığmayız bir kere!" sanki tek problem buymuş gibi kaşlarım derince çatılmıştı, karşımda her an yıkıldı yıkılacak olan adam, başını olumsuzca iki yana sallayarak ellerini belimin yanından geçirip çamaşır makinesinin üstüne koydu.

"Sığarız. Denemeye var mısın?" pürüzlü sesiyle birlikte bana doğru hafifçe eğilen başı, kısılan gözleri ve alnındaki nokta nokta fazlalaşan terlerle ellerimi kollarının üstüne koydum. Teni cayır cayır yanıyordu, hissettiğim sıcaklıkla kesik bir nefes aldım.

"Seksen yaşına gelmiş hala aklı karı kızda olan amcalar gibi en ufak bir tavizde yararlanmaya çalışıyorsun ya, gerçekten pes." onu ilk defa böyle görüyordum. Hasta olduğu yüzündeki her bir çizgiden belliydi, yorgunlukla kasılan bedenini kollarından çekiştirerek duşa kabinin önüne getirdim. "İnsan gibi duşuna gireceksin, sonra çorbanı içip bir de ağrı kesici aldın mı tamamdır işte." Sağ elimi kolundan çekerek onu arkamda bırakırken duşa kabinin kapılarını iki yana doğru açtım. Arkamda hareketlendiğini hissetsem de dönüp bakmamıştım. Kabinin içine doğru eğilerek soğuk su işaretinin olduğu musluğu açtığımda yukarıdan akan su, milim farkıyla bana değmemişti şükür. "İyi ki hastasın Dinçer. Yoksa beninle üç gün boyunca en ufak bir iletişimde bulunmamanın sonucu çok ağır olurdu. Şu fıskiyeyi sana yedirirdim." İşaret parmağımla ona bakmadan fıskiyeyi işaret ettiğimde birazcık da sıcak sudan açarak ılımasını sağlamıştım.

Suyun tam ayarında olduğuna kanaat getirdikten sonra elimi duş başlığının altından çekerek ıslak parmaklarımı siyah pantolonuma sürdüm. Şu anda diğer düşündüğüm şey ise tavuk çorbası yapmak için bu evde tavuğun olup olmadığıydı. Dinçer'i içeri sokmak için yavaşça ona doğru döndüğümde göğsüyle burun buruna gelmem bir olmuştu. Burnumun ucu çok hafifçe hafif tüylü olan göğsüne değdiğinde beni belimden tutarak geriye doğru düşmemi engelledi. Bu adamın çıplak hallerine ben hala alışamıyordum.

"Ben soyundum." dediği şeyle birlikte bakışlarım refleksle göğsümden aşağıya doğru indiğinde gördüğüm sadece lacivert bir baksırdı. Hatta oradan belli olan bir çıkıntı vardı, büyük bir çıkıntıydı ama benim dilimi damağımı kurutmaya yetecek kadar dehşete düşürmüştü. Uzun bacakları çıplakken sanki yer varmışcasına üstüme doğru bir adım daha geldi, benim bluzumun yanında atılan eşofmana acı acı baktım. "Sıra sende." parmakları siyah pantolonumun düğmesine giderken kasığımdaki bir sızı, Dinçer'in gözlerine her baktığımda dalga dalga vücuduma yayılıyordu. Ama hayır, böyle bir şeye şu an ne o ne de ben hazır değildik. Onunla arkamdaki kabinin içinde dip dibe olma düşüncesi derimin altında akan kanımı kaynatsa da, Dinçer hastaydı. Ateşi vardı ve benim ilk amacım onu iyileştirmek olmalıydı.

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Aug 29, 2022 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

AYDIN MAHALLESİWhere stories live. Discover now