2 ༄ aklımı başımdan alan

465 73 178
                                    

-her şey başladıktan sonraki diğer günler
Kutsal buldum sonunda, aklımın düzensizliğini. (Arthur Rimbaud)

Bugüne kadar araştırdığım böceklerin arasından en çok dikkatimi çekenlerden biri hiç şüphesiz pervane böceğidir. Bir çeşit kanatlı böcek türü olan pervane, uzun, ince ve yeşil kanatlara sahip; pek çok böceğe kıyasla hoş görünen fakat son derece talihsiz bir böcek. Pervane böcekleri aydınlık cisimlerin etrafında döner, ışık kaynağından ayrılmaz ve onların üzerinde uçmayı bırakmaz. Bu böceklere dair türlü güzellemeler yapılarak anlatılan çok meşhur bir hikâye vardır ve ne yazık ki doğrudur: Bir mumun etrafında durmadan dönen pervane, onun ışığına kapıldıkça aleve daha çok yaklaşır, daha çok yaklaştıkça önce kanatları tutuşmaya başlar, sonra alev alır ve yanarak ölür. Bence bu bir trajedidir. Pervane böceğinin gözleri iyi görmez ve muhtemelen son derece akılsız. Çünkü aklı olan herkes kendisini yakacağını bildiği şeyden, çok güzel ve gösterişli olsa dahi kaçar. Kaçmalıdır. Tıpkı benim gibi.

Ben kaçtım. Jaemin'in, havuz başında otururken dudaklarıma uzun uzun baktığı o korkunç geceden beri, yani iki gündür, aynamın önünde soyunup uzun uzun kendimi izliyorum. Daha doğrusu gövdemdeki kocaman yanık izini. İzliyorum ki kim olduğumu hatırlayayım. İzliyorum ki Lee Jeno'yu bir de aynadaki aksinden göreyim; bataklık gibi şekilsiz, soluk kırmızı bir sarmaşık biçiminde göğsünü ve karnını kaplayan, çirkin, kesif ve asla silinmeyecek olan lekeyi zihnime kazıyayım. Çünkü ben alev almış şeylerin neler yapabildiğini gördüm. Alev alan bir ocağın, alev alan bir babanın nelere sebebiyet verdiğini biliyorum. Bütün bunları bilirken kanatlı bir böceğin aksine koca bir alevin üzerinde uçmam.

O gece, Jaemin bana annesini anlattığında, havuzun beyaz ışıkları yüzünü kar gibi aydınlattığında, ince ayak bilekleri suyun içinde sallandığında ve en nihayetinde Jaemin, Na Jaemin, bunu hangi hakla yapıyorsa, benim dudaklarıma öyle gözlerinin içi titriyormuş da bir ben görüyormuşum gibi baktığında kanadımın biri ucundan tutuşmaya başladı. Ben bunu anladım. Sonrasında orada oturup havuzun dibine ve suyun kıpırtılarına bakarken sadece tutuşan tek kanadın kalbime doğru dumanlarını yükselttiğini, soluk borumu çok acı bir yanık kokusuyla doldurduğunu çaresiz bir şekilde kavradım ve bu yüzden kendimi suyun içine bırakıverdim. Ateşim belki biraz sönerdi. Pijamalarımla yaklaşık bir saat boyunca yüzmüştüm. Ardından üşüyerek ve ağırlaşmış kıyafetlerimden damlayan suları evin içine usul usul bırakarak odama gittim. İki gün boyunca o çayır sineğini görmemek için çıkmadım dışarıya. Ne seraya gittim, ne oturup onlarla birlikte yemek yedim.

Fakat ikinci günün akşamında, annemin ricasıyla yemek yemeye inmek zorunda kaldım. Odamın kapısını usulca tıklatıp bana getirdiği bir tabak zencefilli kurabiyeyle birlikte belirtmişti isteğini. Ben de uslu uslu kabul ettim. Akşam olunca uslu uslu indim merdivenlerden aşağı. Ancak mutfağa varmamla beraber mideme heyecandan yapılma bir yumru gelip oturdu. Boğazımdan kalbime, oradan da göğsüme sıcak ve yoğun bir şeyler akıyordu ve ben oracıkta durup odama geri kaçmayı düşündüm ama açık mutfak kapısının karşısındaki masada oturan üç kişi tarafından çoktan fark edilmiştim. El mahkum bahçeye çıktım. Normal davranmalıydım. Her zamanki gibi. Dizlerim sancıya benzer bir keskinlikle titremiyormuş gibi.

Hayatın, evrenin, Tanrı'nın herhangi bir şekilde, herhangi bir sebeple beni sevmediğini düşünüyorum. Çünkü annemle Donghae yan yana oturmaktan ödün vermediği için boştaki tek sandalye Jaemin'in yanındaki sandalyeydi. Sandalyeyi çaktırmadan ondan uzağa çekerek (böylece Donghae'ye yaklaşmış oldum) yuvarlak masaya oturdum. Sonra her zamanki gibi sıradan bir şekilde yemeğimizi yedik. Annem Donghae'ye pişirdiği makarnanın sosunun tarifini soruyordu ve Donghae bunun özel bir tarif ve kendi sırrı olduğunu söylüyordu. Sol tarafımdaki çayır sineği ise sessizce yemeğini yemekle meşguldü. Yalnız ben ona hiç bakmamalıydım. Başımı tabağımdan doğru dürüst kaldırmıyordum.

küçük ateş güzeli, nominWhere stories live. Discover now