"Dikkat et sen de," deyip belini okşadı. "Annemler yanında diye çok tavsiyeye girmeyeceğim, biliyorsun zaten nelere dikkat etmen gerektiğini. Seni seviyorum, görüşürüz."

Jisung başını salladı. "Görüşürüz!" Arabanın kapısını açmıştı ki eksik olduğunu fark ederek "Ben de seni seviyorum," dedi ve elini dudaklarına koyarak Minho'ya bir öpücük attı.

Sonra da kapıyı kapatıp hızla evin bahçesine girmiş, annesi de çok bekletmeden kapıyı açmıştı. Alfa şirkete geçerken Jisung da evde annesiyle oyalanıyor, onu sevgiye boğuyordu. Birkaç saat sonra Minho'nun annesi de gelirken üçü beraber sohbet edip yemek yapmış, Jisung uyumuştu.

Minho geldiğinde de uyuyordu. Süper geçen bir hamileliği yoktu, bir bebeği taşımak onu sağlıkla büyütmek gerçekten zorluk istiyordu. Yorgunlukları artarken kas ağrıları başlamıştı.

Bu zamanlarda genellikle Minho yanında oluyordu, kasıklarına masaj yapıyor, onu rahatlatmaya çalışıyordu. İlk aylarda kendisinin bebeği için tasarladığı oda gün geçtikçe tamamlanırken Jisung odada oturmuş meyve yiyiyor, Minho da biten odanın duvarına rafları ve dolapları sabitliyordu.

"Düz duruyor mu?" deyip eşine baktığında Jisung tablonun düz olduğuna kanaat getirerek başını salladı. "Düz."

Minho kaşlarını çattı. "Ne oldu sana bakayım, bugün moralsizsin."

Matkabı kenara bırakıp yatakta oturan Jisung'un karşısına çökmüş, ellerini yanaklarına atmıştı. Jisung bu dokunuşla titrediğini hissederken "Bilmiyorum," deyip başını salladı. "Gün geçtikçe zorluğu artıyormuş gibi hissediyorum, öyle de. Korkuyorum, endişeleniyorum, sabırsızlanıyorum, çoğu duyguyu aynı anda yaşıyorum."

Yutkundu. Kucağındaki kaseyi ani bir kararla kenara bırakmış ve ihtiyacı olduğunu hissederek kollarını Minho'nun boynuna sarmıştı. "Çok dolmuşsun sen," dedi Minho hissederek. Elleri vakit kaybetmeden eşinin beline sarıldığında Jisung cevap vermeden onun saçlarını okşamaya devam etti.

Bir süre sarılmışlar sonra da omega geri çekilmiş, eşine bakmıştı. "Başta her şey çok güzel geliyordu," dedi dürüst bir şekilde, zaten bu zamana kadar hep birbirlerine karşı uzatmadan, sıkmadan, uygun bir dille dürüst oldukları için ilişkileri bu haldeydi.

İç çekti. "Ama zamanla zorluğu ve zorluğun getirdiği endişeler çok arttı, artıyor. Birkaç aya yalancı sancılar başlayacak, acı dozu beni korkutuyor. Ya sen yanımda olmazsan tam o anda? Korkuyorum bunun ihtimali yüzünden. Ya vücudum kaldıramazsa, ona bir şey olursa diye çok korkuyorum Min. Kilo almam falan sorun değil ama karnım büyüdüğü için yürürken zorlanmaya başladım, alt kattan üst kata çıkarken artık çok zorlanıyorum."

Minho buruk bir şekilde onun yanaklarını okşadı. "Neden bunu bana söylemedin sevgilim?"

"Bilmiyorum." deyip gözünden akan yaşı sildi Jisung. "Gün geçtikçe daha da zorlaşacağını düşünmemiştim, açıkçası son aylar yaklaşıyor ve ben korkuyorum, her ihtimalden. Onun zarar görmesinden de kendimin zarar görmesinden de ve bu yüzden işe gitmeni istemiyorum. Arkadaşlarım, annemler hep yanımda ama onlara bir yere kadar anlatabiliyorum, açık açık tüm her şeyimi paylaştığım tek kişi sensin ve ben seni yanımda istiyorum."

İçinde kalan son şeyi de söylediğinde Minho karşısından kalkarak yanına oturdu ve kollarını aşık olduğu bedene sararak onu göğsüne düşürdü. Bir süre düşüncelerini toparlamak adına sustu, Jisung da bunu bildiği için konuşmadan ona izin vermişti.

"Tamam," dedi uzun bir süre sonra. Jisung'un saçlarını öptü. "Benim yerime bir süre Seungmin bakabilir, ben de önemli şeyleri evden hallederim. Seninle kalacağım hep, hep yanında olacağım ve endişeni azaltmaya çalışacağım."

star lost, minsung ✓Where stories live. Discover now