(5)

46.3K 1.9K 124
                                    

Artık vedalaşma vakti gelmişti. Oturduğum koltukta yavaşça ayağa kalkıp herkes kısaca göz attım.

"Benim artık gitmem gerekiyor."

Cümlemi Sema hanıma bakarak kurmuştum. Sema hanımın yüzünde bariz bir hüzün oluşurken o da yavaşça ayağa kalktı. Mustafa bey de karısının arkasından ayaklandığında bizim arkamızdan Emir de kapıya ilerledi.

Kapının önünde durduğumda Sema hanımın sarılmak gibi bir girişimi olmadı. Temas sevmezdim.

Yüzümde minik bir tebessüm oluşurken "hoşçakalın." Dedim.

Sema hanım gülümsemek için kendini zorlayarak "kendine dikkat et kızım." Dedi.

Mustafa bey karısının koluna ona destek olmak istercesine dokunup bana baktı.

"Görüşürüz kızım."

Emir köşede sessizce bizi izledi ve ben o evden yavaşça çıktım. Sessiz bir çıkıştı. Öyle çok konuşulmaya gerek yoktu.

Motorumun yanına ilerleyip kaskımı taktım. Bahçeden çıktıktan sonra ise tugaya sürmeye başladım.

Askeriyeden içeri girdikten sonra motorumu otoparka bırakmış, timin dinlenme odasına ilerlemiştim.

Kapıyı açıp içeri girdiğimde kendi halinde oturan timi görmem ile gülümsedim.

Beni farkettikleri an ayağa kalkmışlardı. Onlara rahat olmalarını işaret edip boş olan bir koltuğa kendimi bıraktım.

Ferhat abi "komutanım iyi misiniz? Siz izin kullanmazdınız nereden çıktı bu izin?" Dediğinde ona döndüm.

Herkese kısaca bakıp "doğduğum hastanede karışmışım. Onun için halletmem gereken bir mesele vardı." Diyerek başımı kaldırıp tavana baktım.

Tavanda gördüğüm ayak iziyle kaşlarım çatılırken gözlerim direkt Ömer ve Berat ikilisiyle kesişti. Kafalarını başka taraflara çevirip bana bakmayı kestiklerinde ise yeniden tavana baktım.

"Nasıl yani. Şimdi komutanım yeni bir aileniz mi var?" Berat'ın heyecanlı sesini duyduğumda yorgunca tebessüm ettim.

"Aynen öyle. Çok lazımlarmış gibi."

Benimle aynı pozisyonu alan Serdar "hayatı yaşa dalgana bak." Diyerek gözlerini kapattı.

Ferhat abi "peki nasıl insanlar. İyiler değil mi?" Diyerek dikkatlice yüzüme baktığında "iyi gibiler. İki tane abi biraz değişik ama idare ediyoruz." Dedim.

Ömer'in kaşları çatılırken "kaç tane acaba abileriniz?" Diyerek dikkatle bana baktı.

"Üç tane abim var ya birşey değil."

Ömer oturduğu koltuğun üzerine iki ayağıyla zıplayıp semt oturuşunu yaparak bana baktı.

"Ne demek birşey değil komutanım. Üç tane diyorsunuz. Üç abi boru değil ki." Ömer'in isyan eden sesini duyduğumda ağzımdan minik bir kıkırtı kaçtı.

"Korkma Ömer yemezler."

Serdar gözleri kapalı halde "ne iş yapıyorlar?" Dediğinde duraksadım. Sahi ya onlarda kalmıştım ama bunu hiç konuşmamıştık.

"Bilmem." Dedim omuz silkerek.

Ferhat abi bana bakmaya devam ederken "nasıl konuşmadınız mı? Senin de ne iş yaptığını bilmiyorlar mı?" Dedi.

Herkes pür dikkat bana bakarken "daha albayla meslek konusunu konuşmadım. O yüzden söyleyemezdim zaten." Diyerek pozisyonumu korudum.

Berat tavanı izleyen yüzüme yandan yaklaşıp "abla iyi misin?" Diye sordu.

Gülümsemeden edemedim.

"İyi olmamak için çok sebebim var ama iyiyim."

Onlardan birşeylerimi saklamazdım. Onlar benim hiç olmayan ailemlerdi. Onlar benim belki de bu hayatta ki tek mutluluklarımdı.

"Her neyse komutanım. Ben şey diyecektim. Acaba bir kebap mı gömsek?"

Ömer'in heyecan dolu sesini duyduğumda baktığım tavandan bakışlarımı ayırıp ona döndüm.

Serdar da benim gibi pozisyonunu bozup Ömer'in ensesine vurdu.

Ferhat abi ise "yemek yiyeli şunun şurasında bir saat oldu ne kebabı." Diyerek Ömer'e kızdığında Berat Ömer'in önüne geçti.

"Kıymayın abime kıyma. Kıyma." Diyerek bağıran Berat'a yüzümü buruşturdum. Sesini acıklı çıkarması ayrı bir komikti.

Ömer Berat'ın ensesine vurup "lan açım diyorum kıyma diyorsun sussana." Diyerek isyan ettiğinde Berat dudaklarını büzdü.

Elini ensesine atıp ovuştururken "ama abi neden öyle diyorsun ki ben seni savunuyordum." Diyerek kendini acındırdığında Ömer Berat'ı kendine çekip sarıldıktan sonra "tamam lan ağlama hemen." Diyerek güldü.

Serdar hepimize bakmış ve "çok konuşuyorsunuz." Diyerek odadan çıkmıştı.

Hepimiz kapıdan çıkıp giden Serdar'ın arkasından salak gibi bakarken Ömer ayağa kalkıp kapının önüne geçti.

Saçma bir duruş sergileyip sesini incelterek "çok konuşuyorsunuz." Dediğinde hepimizin kahkahaları eşliğinde kapıdan çıktı.

Ama çıktığı saniye inlemesi bir oldu. Kapının ardından ise "komutanım valla sizi taklit etmedim." Diyen bağırışı duyuldu.

Uzun zamandır bölüm gelmiyordu çünkü hem sınavlarım hem dersler hem de kendime ayırmaya çalıştığım zaman derken kurguyu yazmaya vaktim yoktu. Hala da yok. Bu yüzden üzgünüm.

DaLıYoRuM Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin