0.4 "YARALARIM SUSUYOR"

6K 101 34
                                    

"Kalp atışlarımın hızlanmasının nedeni sen ve sana ait olan her ayrıntı ."

Kalp atışlarım hızlanıyordu. Sakinleşmek istesem de gözümün önüne gelen şeyler buna izin vermiyordu. Sakinleşemiyorum, çok doluyum. Bunca yıl susup hâlâ susmaya devam ettiğim için çok doluyum. Yaralarımın konuşmaya ihtiyacı var. Sustuğum yılların yorgunluğu hala üzerimde , kendini unutturmuyor. Üzerinden uzun yıllar geçiyor içimdeki ateş hiçbir zaman sönmüyor. O ateşte canım dediklerim yanıyor. Ateşimde bir bir kayboluyorlar.

Atakan 10 dakika sonra tekrar yanıma geldiğinde yüzü gülüyordu. Sessiz sakin ağzından çıkacak kelimeleri bekliyordum. O da ne söyleyeceğini bilmiyordu ama benim ayrılma konuşması yapacağımı aklından bile geçirmediğine eminim. Evet o hazin konuşmayı ben yapacağım.

-Biraz konuşabilir miyiz?

-Sakinleşebildin mi?

-Evet konuşalım. Geç şöyle ,söylemem gerekenler var.

Atakan karşımda ki pufa oturunca birden arkaya doğru devrildi. Kocaman adam kule gibi devrildi. Kahkahalarıma engel olamadım.

-Böyle güleceksen defalarca düşmeye razıyım.

Ben şimdi nasıl konuşacağım. Gözlerimin içine böyle uzun uzun bakıp gülümserse hiçbir şey söyleyemeyeceğim.

-Şey aslında ben , yani nasıl anlatacağımı bilmiyorum. Ben, ben bitsin istiyorum. Ayrılmak istiyorum. Aramızda ne varsa bitsin.

Gözleri şaşkın ve öfkeliydi. Küçük bir çocuğun elinden şekerini alınca gözleri dolar ya onun da gözleri dolu doluydu. Ondan sığındığı limanı almıştım. Tutarsızdım, birine bağlı kalmayı beceremiyordum. Belki de bu yüzden hep kendimi dipte gördüm, dışarıya yansıttığım kişi le aynı değildim. Dışarıda sıcak gülüşüm içeride sıcak gözyaşım vardı. Hüzün vardı, öfke vardı. Yıkım olmuştu, binlerce bina yıkılmış ben ise o enkazın altında kaybolmuştum.

Enkaz karanlıktı. Çığlıklar yoktu, gürültü vardı. İnsanlar itişip kakışırken gözlerim bedenim başıma gelecek her şeyden çok korkuyordu. Binlerce düşünce silsilesi ruhumu esir almıştı.

-Saygı duyuyorum.

Tek bir cümle ve son. Yaşanılan her şey tek cümleyle yaşanmamış gibi sonlanmıştı. Belki de başkasından hoşlanmaya başlamıştı. Bencillikti, onu suçlamam cidden bencillikti. Ayrılmak isteyen ayrılan ben iken onu suçlamam saçma ve yersizdi. Aynı zamanda bu konu hakkında bu kadar düşünmem de yersiz.

Bir hoşça kal bile demeden gitmişti. Tek kelime etmeden gitmese iyiydi. Yapacak bir şey yok Bensu kendi kendini bitirdin. Camdan dışarıya baktım. Elinde telefon yine biriyle konuşuyordu. Yoksa şüphelerimde haklı mıydım? Neyse bu saatten sonra pek bir önemi yok. Hava da süzülen karahindiba aklıma çocukluğumu getirdi. Eskiden üflerdim, süzülüp giderlerdi.

Karahindiba olmak isterdim. Uçmak, süzülüp gitmek isterdim. Hiçbir şey düşünmeden sadece hava da süzülmek ,sonsuzlukta kaybolmak. Sonunda yine yere çakılma korkusu olmadan özgürce hava da kaybolmak.

Karmaşık düşüncelerden kurtulup mutfağa geçtim. Ece de evde yok gibiydi. Çekmeceden 1 paket makarna aldım. Bunun fazla geleceğini bildiğim için yarısını bir tabağa alıp geri kalanı tekrar dolaba attım. Benim farklı huylarım vardı. Mesela sinirlenince kendimi yemeğe verirdim. Sürekli bişeyler yiyip sakinleşiyorum.

Son günlerde belki de biraz kilo almış olabilirim. Kendimi çok üzüyorum. Bunun farkında olup aynı şeye devam etmem de ayrı bir saçmalık zaten. Neyse ki konularım bitmişti. Artık sınava kadar bol bol soru çözeceğim. Soru çözmeyi de pek sevmem de işte ne yaparsın o üniversitesi kazanılacak.

İNTİAŞKWhere stories live. Discover now