"Beni de Kemal aramış da duymadım, sessizde kalmış telefon. Mesajına da cevap vermedim valla. Evlilik mevzularını dinlemekten yoruldum." diye mırıldandı Cihan.

"He yav, güle güle bir evlenseydi." Telefonu cebinde titrediğinde çıkarıp gelen bildirime baktı. Rabia mesaj atmıştı. Saffet ilk başta onu beğenmişti de şimdi hiç ilgisini çekmiyordu. Şu sıralar hiçbir şey Saffet'in ilgisini çekmiyordu. 

Mesajına üstünkörü cevap verdikten sonra telefonu yanına bırakıp Cihan'a döndü. "Kanka sana bir şey dicem ama gülme bana." dediğinde Cihan kafasını telefonundan kaldırmamıştı. Parmaklarını hızlıca oynatıp birine bir şeyler yazdıktan sonra Saffet'e döndü. 

"Söyle."

"Benimki bu sıralar kalkmıyor amına koyim." 

Cihan söylemesini asla beklemediği şeye istemsizce gülerken olduğu yerde yayılmıştı. "Allah'ım bugünleri de mi görecektik?" dedi Cihan kahkahayla. Saffet sessizce onun gülmesini bitirmesini bekledi. "Nasıl kalkmıyor peki?"

"Kimseyle seks yapmadım iki haftadır. İki üç kere banyoda 31 çekeyim dedim ama kalkmadı oğlum. Doktora mı gitsem napsam?"

"Ben sebebini biliyorum." Cihan o kadar ciddiyetle söylemişti ki Saffet ne diyeceğini merakla bekledi. "Sikinin son kullanma tarihi geçmiş." 

Hemen yanındaki yastığı Cihan'a fırlattı. "Ciddi ol azıcık pezevenk."

"Kanka ne bileyim libidon düşüktür bu sıralar, düzelir geri. Bunu mu dert ediyon sen kendine kaç gündür?"

"Yok, sadece bu değil." Saçlarını karıştırdı. Cihan Saffet'i böyle sıkıntılı görmeye alışık olmadığı için oturduğu yerde doğrulmuştu. "Ruhum daralıyor. Keyifsizim. Bir şey yapmak içimden gelmiyor. Hayat enerjim gitti böyle."

"Sebebini biliyor musun peki?" 

Aklına direkt kumral geldi. Bu durum için ne diyebileceğini bilmiyordu. Aşk acısı değildi tabii ki ama Utku'yu istiyordu. Yanında olmasını, onunla konuşmayı, birlikte vakit geçirmeyi... Sadece başını olumsuzca salladı.

"Bazen insana olur öyle, normal. Hem kolay mı her şeyin sorumluluğu senin üstünde. Sen güçlü adamsın, atlatırsın bunu da."

"İnşallah." Cihan ve Saffet'in telefonuna aynı anda art arda bildirimler düşmeye başlamıştı o anda. "Noldu lan?" diyen Cihan telefonuna uzandı. Aynı şekilde Saffet de. Mesajlar sınıf grubundan geliyordu. 

"Sezin Utku'yla olan fotoğraflarını kaldırıp takipten çıkmış. Bir de kanıtlarıyla atmış geri zekalı Sema. Peki bundan bize ne Sema yazcam." 

Saffet atılan mesajları dikkatle okuyup ssleri inceledi. Bu durum umrunda bile olmamalıydı ama sadece bu haberi almak bile onu mutlu etmişti. Sırıtmamak için kendini zor tutarken gelen sonraki sslere baktı. Utku da profilindeki Sezin'le olan fotoğraflarını kaldırmıştı. 

"Şu çocukla ilgili her şeyi bu kadar devlet meselesi yapmalarına ayar oluyom." diyerek telefonu bıraktı Cihan. "Bir olayı da yok. Senin benim gibi insan." Saffet sessiz kaldı. 

Bir olayı vardı ve kesinlikle senin benim gibi değildi. Göründüğünün aksine toy ve masum olan kumral Saffet'i kendine öyle bir çekmişti ki şimdi asla onun düşüncelerinden uzaklaşamıyordu. Ayrıldıklarını öğrenir öğrenmez aklına gelen tek soru şuydu:

Utku'ya yazsa mıydı?

Yazası vardı ama artık görüşmeyelim diyen o değil miydi? Görüşmek için çabalayan da o olmalıydı o zaman. 

Ayağa kalkıp mutfağa ilerledi. Dolaptan kendine bir bardak su doldururken yerde gözüne bir yüzük takılmıştı.

Eğilip yüzüğü eline aldı ve şöyle bir inceledi. Gotik tarzda kurukafalı bir erkek yüzüğüydü. Cihan ya da babası böyle bir yüzük takmazdı. Kadınların da takacağı tarzda bir şey değildi ki ablalarının ya da annesinin olsun.

Suyunu içtikten sonra elindeki yüzükle salona geçti. "Bu yüzük kimin lan?" diyerek yüzüğü gösterdiğinde Cihan elinde sallanan yüzüğe şöyle bir bakmıştı.

"Salla bi bana." dediğinde yüzüğü Cihan'a fırlattı. Cihan yüzüğü şöyle bir inceledikten sonra, "Bilmiyorum ki." demişti.

"Bilmediğin erkek yüzüğünün evinizde ne işi var?" diye şüpheyle sorduğunda Cihan Saffet'e baktı.

"Ne demek istiyorsun Saffet?" diye sordu sinirli sesiyle.

"Ne bileyim lan, belki ablangil arkadaşını falan getirmiştir. Ne sinirleniyon hemen."

"Yok öyle bir şey, eve başka erkek getiremezler zaten." diyen Cihan'ın sesi daha sakin gelmişti. Rahatlamış gibi. "Kuzenim gelmişti iki üç saat önce. Belki onundur." 

"He, olabilir." diye umursamazca mırıldandıktan sonra koltuğa uzandı. "Şöyle bir saat karışma bana, biraz kafamı dinlicem." dediğinde Cihan bir şey demeden balkona çıkmıştı. Arkasından kapıyı kapatıp telefonunu çıkardığında Saffet onunla daha fazla ilgilenmedi ve binbir çeşit düşünceler alemine daldı.

"Of off." dedi bir saatin sonunda hiçbir çıkış yolu bulamayınca. 

Karşıki dağların yıkılmasına az kalmıştı.

BELA (GAY)Where stories live. Discover now