sᴇᴄ̧ᴇɴᴇᴋ

57 5 3
                                    

---LENA'DAN---

Ben taburcu olalı yaklaşık 2 hafta olmuştu.Annemin kiraladığı evde kalıyorduk.Dürüst olmak gerekirse ev güzeldi.Tek katlı, büyük bir bahçesi olan geniş bir evdi.

Şehirden biraz uzaktı, ki bu daha iyiydi.

Odamdaki yatakta uzanırken aklım hala Vinnie' deydi.

Ne yapıp edip bir şekilde mezarına gitmeliydim.

Bunu her şeyden çok istiyordum ve önümde engel olarak duran tek şey annemdi.

Tıbbi sorunlarım engel değildi.
Sol kolumda yanık vardı fakat biraz olsun acısı hafiflemiş ve iyileşmişti.

Onun dışınde bir şeyim yoktu.
En yakın tarihe uçak bileti alıp tekrar Chicago'ya dönebilirdim.

Fakat ne param vardı ne de gidecek bir yerim..
Annemin hesabından para çekebilirdim fakat o zaman, ortadan kayboluşumun, Chicago'ya dönmek için olduğunu anlaması uzun sürmezdi.

Hangi bahane ile ortadan kaybolabilirdim ki?

Yangından canını yeni kurtarmış, bir kolu tamamen yanmış, zorla ve habersiz getirildiği bu şehirde ne arkadaşı ne de bir tanıdığı olan bir kız  uzun süreli bir şekilde nasıl ortadan kaybolabilirdi.(?)

Bu çok saçmaydı.

Bir şekilde oraya geri dönüp Vinnie'nin mezarını görmek istiyordum.

Belki de onun öldüğüne dair kendime kanâat getirmek için yapmak istiyordum bunu.

Düşüncelerim bilinmezlik içerisinde yuvarlanıyordu.
Bir şeyler yapmak istiyordum, fakat ne yapmam gerektiğini anlamıyordum.

Kafam tamamen allak bullaktı.
Her şey birbirine girmiş, alıştığım yaşamdan bir anda koparılıp çok uzak yerlere getirilmiştim.

---3.KİŞİ ANLATIMI---

Genç kız odasında tek başına yalnızlığın içinde kaybolurken odaya ablası girdi.

Genç kız, ablasını anlamsız bakışlarla süzdü.

Genç kadın yavaşca kardeşinin ayak ucuna oturdu.

İkisi de kötü görünüyordu.

Genç kız hem fiziksel hemde ruhsal olarak yorgundu, genç kadın ise bunca zaman annesinin emirleri arasında ezilmiş ve yaşadığı hayata isyan eder hale gelmişti.

İki kız kardeşinde her ne kadar ortak noktası olmasa da bir tek ortak noktaları vardı: anneleri.

Orta yaşlı kadın, büyük kızını her ne kadar sevse de ona bile sert davranmaktan çekinmiyordu, hemde hiç.

Genç kadın derin bir nefes alıp konuşmaya başladı.

Sofia:
"Biliyorum, Vinnie'nin mezarına gitmek istiyorsun.."

Sustu.

Ve tekrar konuşmaya başladı.

Sofia:
"Ama bu çok zor"

Lena tam konuşacakken genç kadın onu susturdu.

Sofia:
"Sadece beni dinle lütfen"

Sofia:
"Vinnie'nin mezarının nerede olduğunu bilmiyoruz, ve ailesiyle de iletişime geçemiyoruz bunu biliyorsun"

Sofia:
"Annem, senin Vinnie olan ilişkini hiçbir zaman desteklemedi, bunu da biliyorsun."

L:
"Ne anlatmaya çalışıyorsun?"

Genç kız, ablasının karışık laflarından hiçbir şey anlamıyordu.

Sofia:
"Peki..Vinnie'nin mezarının yerini dahi bilmiyoruz ve hatta bir mezarı var mı onu bile bilmiyoruz..Ama eğer yine de istersen oraya götürmeye çalışırım."

𝙂𝙚𝙧𝙞𝙙𝙚 𝙆𝙖𝙡𝙖𝙣𝙡𝙖𝙧 •𝐕𝐈̇𝐍𝐍𝐈̇𝐄 𝐇𝐀𝐂𝐊𝐄𝐑Место, где живут истории. Откройте их для себя