"L-LEYDİİMM!!"
Çığlık odamın önündeki koridordan geliyordu.Artık koruyacak hiçbir şeyim kalmamış verebileceğim bir tek canım kalmıştı bu yüzden kaçmamıştım ancak giderek kan gölüne dönen bu malikane beni korkutmaya başlamıştı.Babama ne olduğunu bilmiyorum ama ya kaçmış ya da esir düşmüş olacak ki çok sayıda düşman askeri kapıma kadar geldiler.Aniden açılan kapıyla irkildim .
İçeriye oldukça yüksek rütbeli bir asker girmişti onun bu ağır adımları beni daha çok geriyor ve tedirgin ediyordu kendimi ölüme hazırlamama rağmen çok boğucuydu.Kafamı dahi kaldıramıyordum.Bana dikkatlice bakan o rütbeli asker bir anda arkasını döndü ve gitti.Ne yani kurtuldum mu diye düşünürken
"Getirin onu."
demişti.
İki asker kollarımdan tutup beni sürüklemeye başladı beni babamın ofisinin önüne kadar getirdiler kapının aralığından rütbeli askerle babamın bir konu hakkında konuştuğunu gördüm içeriye girdiğimde babam beni kenara çekti ve bir süre imparatorlukta kalacağımı düklüğün büyük imparatorluğa teslim olduğunu söyledi
NE?
Düklüğün askeri gücünün iyi olduğunu düşünüyordum nasıl olduda bu kadar kolay yenildiler.
babam elime gizlice bir miktar para ve not sıkıştırırken rütbeli asker sırtını dönmüş ve odadan ayrılmıştı .Yanımda tek mendil dahi alamadan imparatorluğun başkentine doğru yola çıkmıştık.
Yol boyunca artık esir olan kendime üzülmek yerine hem eşini hem oğlunu kaybeden babamın kızını esir vermek zorunda kaldığı için ne kadar kötü durumda olduğunu düşündüm
Birkaç günlük yolculuk sırasında o yüksek rütbeli askerin düşman imparatorluğun velihat prensi olduğunu ,krallığımızın neredeyse kaybettiğini geriye sadece saraya baskın yapmalarına gerek kaldığını ve baskın yapılan diğer soylu aileleri teslim olmalarına rağmen velihat prensin acımadan hepsini kılıçtan geçirdiğini öğrendim.
Peki ya neden ben?Niye beni öldürmemiş esir almıştı? İstediği şey bilgi miydi?? ama bende onun istiyeceği tarzda bir bilgi olduğunu sanmıyorum.
Vardığımızda araçtan inmeme yardım etti.Ben gerçekten esir miyim?
Kafamı kaldırdığımda devasa bir saray beni karşıladı belki de kraliyet sarayının 4? hayır hayır 5 katı büyüklüğündeydi .Girişte hizmetçiler velihat prense selam verdiler .Sarayın
içi de dışı kadar gösterişliydi. Prens beni götürmelerini işaret etti ve oradan ayrıldı.Odam inanılmaz lükstü!! Kendi evimde bile bu kadar konforlu değildim
tabi pencerelerde demir korkuluklar vardı ,kapı kitliydi.
Bir daha soruyorum ben cidden esir miyim!?
YOU ARE READING
Ölümün Leydisi
Historical FictionLylie savaşta yenik düşmüş bir krallıkta bir dükün kızıdır ,düklüğünü korumak için düşman imparatorluğunda esir olmayı kabul eder oradayken bilgi toplar aynı zamanda suikast,ihanet,entrika arasında güç elde etmeye çalışır.
