korkuyorum-

37 3 6
                                    

Yaşamsal faktörlerimi kaybetmiş gibi hissediyorum bazen. Ah! Yanlış fiili kullandım. Yitirmek diyecektim. Hadi onu da içli bir cümlede içten bir biçimde kullanayım da cümlelerimin gönlü bana da kırılmasın: Yitmiş gibi hissediyorum bazen. Aslında çoğu zaman böyle hissediyorum ama bu son zamanlarda iyiden iyiye arttı.

Eskisinden daha fazla sorgulayan biri haline geldim. Kendimi sorguluyorum, çevreyi, hayatı, işleyişi ve işleyemeyişi... Ne kadar iç çektiğimi tahmin bile edemezsiniz. Ama en son bitirdiğim kitabın üzerinden asırlar geçmiş gibi hissederken ve elimi tek bir düzgün şiire bile atamamışken işlerin ne kadar zorlaştığını tahmin edemeyebilirsiniz. Belki de edersiniz, eşsiz değilim sonuçta. Benim açımdan bakılınca benden farklısı ve kusurlusu yok ama...

Bir şarkıya takılıp kalmışım. Sonra bir ay boyunca yeni bir şarkı keşfetmediğimi de gördüm. Eskisi kadar çok müzik de dinlemiyormuşum, yol boyu iç çekerek yola bakıyormuşum falan. İçsiz bir rutine adamışım kendimi. Gözlerimden geçip giden hevesleri bir görseniz, kuşların uçtuğuna inanmazsınız artık. Gerçi ben de inanmıyorum, yerin işgali bu kadar açıkken kuşlarınki biraz unutmak çabası. Biraz da kaçış var tabi işin içinde. Bu arada şunu açıklıkla söyleyebilirim ki: Unutmak kaçmaktır ve kaçış da bir kaderdir!

Dediğim gibi, eskisi gibi değilim. Yine pek ayrıntılı düşünemiyorum ama düşüncelerim oldukça genelleşiyor ve eskisinden daha net olduğumu görüyorum. Bencillik en hassas noktammış bir de, onu fark ettim. Bencillik görünce içim dışım şişiyormuş ve hırçınlaşmadan kendime gelemiyormuşum. Hayat insanın kendisini de tanıdığı bir sıkışıklık, bunu da anmadan geçemeyeceğim.

Söyleyecek ne çok şeyim var...

Konular hala hızlı değişiyor kafamın içinde ve devrik cümlelerim çok fazla hala. Ama bunun tersine, içimde yankılanıp dışıma taşmayan şeyler çoğaldı. Her şeyi her yerde söyleyemeyeceğimi öğrenmiş olmalıyım. Şarkıda geçen "Wasting my young years" kısmında takılı kalmıştım ama bunu da atlatırım diye umuyorum. Öğrendiğim çok şey var sonuçta. Ve atlattığım.

Sesim güzel sanıyordum, hani bir radyo programı sunarsın ve insanlara ilham verirsin ya güzel sesinle.. Hah, benim sesim o derece güzeldi gözümde. Sonra olmadığını gördüm, çok iyi şiir yazamadığımı ve aslında iyi bir okuyucu olmadığımı.. Bazen kendimizi gözümüzde fazla büyütüyoruz ve aslında kendinden çokça kaçan insanların koştuğu kişi yine kendisi. İnsan en çok sevdiği şeyden de kaçar bazen.

Ben de öyle yaptım. Kendimden kaçtım ve çok sevdiğim şeylerden. Canımı acıtan şeyleri hatırlamamak için elimden geleni yapıyorum, demek ki onları da zamanında çok sevmişim, seviyorum. Karliene çalıyor, bu kadının sesine bayılıyorum. Ayrıca bulgur pilavı sandığım kadar bulgur bulgur bir şey değilmiş, hayvanseverliğim kedi kapımın önüne pisleyene kadar geçerliymiş... Evet, apartmanda kedi besliyoruz ama kedinin kapımızın önüne pisliyor olması kimseyi rahatsız etmiyor. Sanırım kapılarının önü hala temiz olduğu için...

Her konuya üzülebilirim, konudan konuya atladığım umursamadığım anlamına gelmiyor, insanlığın içinde olduğu içler acısı hal midemi bulandırıyor, İsrail Gazze'ye saldırmaya devam ediyor ve annem bazen beni dinlerken aslında hiç dinlemiyor. Zamanında onu kimse dinlemedi sanırım ama bu sayede ben de bazen sadece kendisini dinleyen birine dönüşüyorum; bu bir döngü olmak zorunda değil.

Hayır ben güçsüz değilim. Hayır ama değilim. Sadece.. Çok yoruldum. Kafamı bir odaya koyduktan son kapıyı kilitleyip çıkmak istiyorum zaman zaman. Çünkü korkuyorum. Gerektiği gibi davranmamaktan, yanlış düşünmekten, ölümü düşlemekten, yaşayamamaktan ve en önemlisi insan olamamaktan korkuyorum.

16 ağustos 2022

bir iç çekiş*Where stories live. Discover now