İçindeki hırçın kadın tezgâhta duran bebeği alıp bu adamın kafasına atmasını söylüyordu. Gözleri bir esmer bebeğin üzerine gidiyordu bir de ondan epey uzun adamın. Onun bakışlarıyla ne anlattığını fark eden Kadir sol gözünü kırpıp, "Ne düşünüyorsun?" diyerek sesli dile getirdiğinde, "Hiçbir şey," dedi sesini yükselterek. "Kızım bebeğini alayım da gidelim. Akşam oldu neredeyse." Kızını kucağına almak adına kollarını uzattı. Annesine gitmeye niyeti olmayan Emine kollarını Kadir'in boynuna daha sıkı dolayınca varla yok arası sırıtıp kızının saçlarını öptü Kadir.

"Anneni dinleme kızım."

Ayağını yere vurdu Asiye. Bu adam patronu olmasaydı, ona yardımı dokunmasaydı yapacağını biliyordu ama saygısından içindeki hırçınlaşan kadını zapt ediyordu?

"Asiye?"

Arkasından işittiği kadın sesiyle omzunun üzerinden arkasına döndü. Gördüğü kadın yüzünden kaşları yükselirken, "Havva teyze?" dedi varla yok arası sesiyle.

"Kuzum, seni gördüğüme çok sevindim."

Sarılan kadına karşılık verip dolan gözlerini kapatıp açtı. Bu kadın hatırlamak istemediği geçmişi kokuyordu. Yüreği burkulmuş bir vaziyette geriye çekildi. O ağlamadı ama Havva teyzesi güzel yüzünü severken sesli ağlıyordu. Kenarda Emine'ye neredeyse beş tane bebek alan Kadir ise kaşlarını çatmış kadınla Asiye'ye bakıyordu.

"Seni bulabilmek adına ağabeyin olacak hayırsız adamın evine gittim bana senin gittiğini söyledi. Nerede, ne yapıyorsun kızım? İşin var mı? Aşın var mı? Çocuğunla kalacak yerin var mı?"

"Var Havva teyze, iyiyiz çok şükür."

Yaşlı kadın kırışmış ellerini onun zayıf omuzlarına indirip sıktı.

"Asiye, eski kocan Reşat geri döndü. Her yerde seni ve kızını arıyor."

Hiçbir duygu hissetmedi. "Niye arıyormuş?" diye sorarken bile ses tonu düzdü.

"Sizi istiyormuş, Asiye gelmezse kızımı alıp İstanbul'a gideceğim diyormuş. Hayır, bu zamana kadar yüzünüze bakmayan anasıyla babası da her yere haber salmışlar gelinimizle torunumuzu gören olursa bize haber versin diye."

Kaşları çatıldı. Teninin altındaki damarları gerildi.

"Geri gelip de karşıma çıkarsan alnının ortasından vururum dedim ben ona giderken. Ölmeye geliyor demek ki. Gelsin, onun için sakladığım mermi hâlâ duruyor."

Gözlerini büyüten kadın, "Deli deli konuşma," dedi sesini yükseltirken. "Eski kocan değil o, değişmiş. Avukat olmuş, görme giymiş gri takımları üzerine İstanbul adamlarına benziyor. Kızımı almadan asla dönmem diyor. Eğer Asiye vermezse dava açacağım demiş. Adamın işi var, evi var senin neyin var kızım? Eskiden seni nasıl saklardım hatırlıyorsun değil mi? O zamanlar sana bir şey yapamazlardı. Benden sana tavsiye kızını al kaçabildiğin kadar uzağa kaç. Sizi bulamadığında pes edip döner İstanbul'a. Ha dersen ki yaptığı boklukları unutur dönerim git ona o zaman. Şunu da unutma bir kere başka kadını koynuna alan adam ikinciye de alır."

"Hayırdır?" diyen gür sesle Havva teyzesi irkilip geriye çekildi. Başından beri konuşmaları duyan Kadir aldığı eşyaları alması adına gözleriyle Adnan'a işaret etti. İkiletmeden aldıklarını diğerleri gibi arabaya götüren Adnan ortadan kaybolunca kızını Kadir'in kollarının arasından alıp göğsüne bastırdı Asiye. Yüreğini korku sarmıştı, kızını ondan alacağı korkusu benliğini esir almıştı.

"Ben gidiyorum kızım, kendinize dikkat edin."

"Sen de dikkat et Havva teyze, biliyorum söylemezsin ama bizi gördüğünü kimseye deme olur mu?"

YÜREĞİNE SOR [ RAFLARDA ]Where stories live. Discover now