8: beni bu ateşe siz sürüklediniz

514 65 145
                                    

"O zaman biz adrese gidelim siz emniyette kalın, kalabalık olmasın boş yere". Şef ceketini giyerken, komiser Haoxuan'de yavaştan ayağa kalkıp toparlanmaya başlamıştı.

"Yibo sen iyi misin neyin var?". Şef usul usul terleyen ve kızaran komisere yaklaşıp elini alnına koydu. "Ateşin mi var?". Yibo elini kafasından kaldırıp özellikle komiser Xiao'nun gözlerinin içine baktı.

"Ateşim yok, ama birazdan ateşin içinde yanacağım ". Şef yanındaki gence anlamsızca baktı. Söylediklerinden bir anlam çıkarmak zordu. "Evine gidip dinlen istersen". Yibo kafasını olumsuzca salladı. "Ben iyiyim, sıcak bastı sadece".

Komiser Xiao , küstahça Wang Yibo'ya gülümsedi. "İçerisi çok sıcak ondandır komiser Wang. Ha bir de üstünüz". Eli ile Yibo'nun üstünü gösterdi. Bir yandan da ayağı hala hareket ediyordu. "Kravatınızı biraz gevşetmelisiniz". Göz kırpıp hareketlerini daha da sertleştirdi. Wang Yibo hem sinirleniyordu hem de tahrik ediyordu. Kabullenmek istemese de Xiao Zhan tarafından tahrik olmuştu.

Komiser Wang, şuanlık sadece ofisin boşalmasını ve bir güzel Xiao Zhan'ın ağzına sıçmayı diliyordu.

Nihayet Şef, Hanse ve komiser Haoxuan çıkınca, Wang Yibo oturduğu yerden kalkıp kapıya doğru ilerledi. Xiao Zhan onu izlerken gideceğini düşünmüştü ancak Wang Yibo onu şaşırtarak kapıyı kilitledi ve perdeleri indirdi.

"Havadan seks kokusu alıyorum komiser Wang". Xiao Zhan, Yibo'ya gülümsediğinde, komiser Wang sandalyesinde oturan adama doğru ilerleyip yakasından tutup, arkasındaki duvara bastırdı. Şuan Xiao Zhan'ı duvar ile kendi arasına almıştı.

"Beni bu ateşin içine siz sürüklediniz komiser Xiao". Xiao Zhan beklemediği bir anda Wang Yibo'nun kendi dudaklarına yapışması ile büyük bir şaşkınlığın düşmüştü ancak hemen kendini toparlayıp karşılık verdi.

Nefesi kesilene kadar, hoyratça öptü onu komiser Wang. Dudaklarını ayırmak istemiyordu ancak insanoğlunun nefese ihtiyacı vardı. Biraz geri çekilip nefes aldı ve gözlerini buluşturdu komiser ile.

"Sen ateş isen ben barutum komiser Wang". Artık üstünlüğü kendine kurmuştu Xiao Zhan. Yibo'yu belinden tutup arkasında kalan masaya doğru yasladı. Ona yaklaşmadan önce Yibo'nun şişkin olan erkekliğine bakıp gülümsedi.

Komiser Wang dirseklerini masaya yaslayıp, soluklanarak onu izlerken içinde büyük bir heyecan vardı. Zhan ona yaklaşıp bir elini Wang'ın ensesine atarken diğer eli Yibo'nun belini sıkıca tutup kendine bastırdı. Wang Yibo'nun hoşuna gitmişti. Elleri ile Xiao Zhan'ın kısa saçlarından tutup daha da çok bastırdı. Çıldıracak gibiydi.

Xiao Zhan, Yibo'yu dudaklarını parçalarcasına öpmesine rağmen ona yeterli gelmiyordu. Yibo altında kıvranırken ona sürtünüyordu. Ona dokumak, en çokta hissetmek istiyordu.

Xiao Zhan artık öpmekten kızaran çocuğun dudaklarından dudaklarını ayırıp, hemen kaşı ve gözü arasında kalan küçük bene öpücük kondurdu.

Elleri ile Yibo'nun kıravatını hızlıca gevşetip gelişigüzel yere fırlattı. Gömleğin düğmelerini hızlıca açıp, Wang Yibo'nun süt beyazı teni üzerinde kendine yer edindi. Yibo'yu delirtmek istercesine her noktasına, canını almak istersine öpücük izleri bırakıyordu. Amacına ulaştığı kesindi. Yibo Zhan'ın altında kıvranıp inliyordu. Özellikle artık pantolonunu patlatacak dereceye getiren erkekliği onu oldukça zor duruma sokmuştu.

Yibo nefesinin düzeleceğini umarken tam tersi olmuştu. Xiao Zhan'ın her hareketi titremesine neden oluyordu. Vücuduna dokunup öpen adamın saçından tutup yüzüne doğru yaklaştırıp dudaklarına küçük bir öpücük bıraktı. Xiao Zhan tekrar işine devam edip dili ile Yibo'nun teninde yol çizdi.

Bir anda tıklanan kapı ile ikili durdu. Hemen ardından ise kapıdaki kişi kapıyı açmaya çalışmıştı ama kapı kilitli olduğundan içeriye seslendi. "Baş komiserim!". Wang Yibo ve Xiao Zhan biraz korku biraz da şaşkınlıkla birbirine baktı. Oldukça yanlış bir zamanlamaydı.

Komiser Xiao Yibo'nun üstünden kalktığında kapıdaki kişiye seslendi, tabiri caizse bağırdı. "Bir dakika!". Yibo hızlıca gömleğinin düğmelerini iliklerken Zhan dağınık saçlarını düzeltti. Yanındaki genç üstünü düzeltince kapıyı açtı. Gelen kişi Jiyang'dı.

Komiser Wang içinden küfrediyordu. "Komiserim, Hua Lei'yi emniyete aldılar. Sorgu için birinizin gelmesi gerekiyormuş". Komiser Wang kafasını onayladıktan yutkundu. Tam da en zevk aldığı zamanda gelmişti. "Tamam geliyorum sen git".

Jiyang, komislere selam verdikten sonra yerdeki kravata şaşkınca baktı. "Komiserim kravatınızı yere düşürmüşsünüz". Komiser Wang telaşla yerden kravatını aldı. "Ah unutmuşum". Yüzü kızarmıştı. Şimdi cidden tam anlamıyla yarım kalan ön sevişmesinin içine sıçılmıştı.

Jiyang kapıdan tam çıkarken, son defa arkasına bakıp gülümsedi. "Komiserim gömleğinizin düğmelerini de yanlış iliklemişsiniz". Wang Yibo arkasını dönüp giden gence küfür savururken gömleğinin düğmelerini düzeltti.

ᥫ᭡

"Hua Lei" Komiser Wang içeri girip dosyayı masaya bırakıp çocuğun karşısına oturdu. Genç çocuk komiseri görür görmez duruşunu düzeltip gülümsedi. "K-komiserim neden beni çağırdılar? kimse a-açıklama da yapmadı".

"Direkt konuya girmek istiyorum Lei. Cambaz oyununu biliyor musun?". Lei kafasını sallayıp çatık kaşlı komiseri onayladı. "Kim bilmiyor ki?". Komiser Wang dosyanın içinden ekran kaydının olduğu resmi gencin önüne uzattı. "O zaman bu yorumu yapanı da biliyorsundur".

Genç çocuk komiserden bakışlarını kaçırıp etrafa baktı. "B-bilmiyorum ben. Anneme götürün beni". Komiser Wang geldiğinden beri ilk defa gülümsemişti ve arkasına yaslandı. Yalan söylüyordu, bunu en çokta yalancılar anlardı.

"Gerçekleri söyleyene kadar burada tutarım seni. Hiçte umrumda olmaz. Zaten birazdan kriminalden sonuçlar gelecek". Genç çocuk gözlerini kocaman açıp komisere baktı. Cidden umrunda değildi. Arkasına yaslanıp telefonuna bakıyordu. "B-ben yazdım o yorumu".

"Böyle yola gel işte paşam". Komiser Wang çocuğun gözlerine bakıp konuşmasını bekledi. "Ben bir şey yapmadım, sadece yorumu yaptım. Gerçekten inanın bana". Komiser Wang saçlarını karıştırıp telefonuna gelen bildirime baktı.

Hızlıca oturduğu yerden kalkıp kapıdan çıktı ve izleme odasına girdi. İçeride komiser Xiao, Jiyang ve bir kaç polis memuru vardı. Hua Lei buradan gözüküyordu. "Lütfen iyi bir haber ver Jiyang".

"Garip bir şey oldu komiserim. Anna Mathis'in cinayetinde kullanılan çekicin üstündeki parmak izi ile Hua Lei'nin parmak izi uyuşuyor". Komiser Wang sevinçle uzun saçlı gence baktı. "E o zaman katili bulduk".

Jiyang komiseri onayladı. "Ama Tanaka Amaya'nın banyosunda bulunan parmak izi ile Hua Lei'nin parmak izi uyuşmuyor".

Komiser Wang gence garip garip baktı. "Çekiçteki izler ile banyodaki izler uyuşuyor demiştiniz". Jiyang kafasını öne eğdi. "Sistemde bir hata yapılmış, uyuşmuyor".

Bu sefer konuşan komiser Xiao olmuştu. "Başka bir katil daha mı var yoksa?"

Komiser Wang gerginlikle Xiao Zhan'a baktı. Haklı olabilirdi. Artık oyun çıkışı olmayan bir labirent  haline gelmişti.

*
*
*

Kısa bir bölüm oldu, telafi edeceğim. Cambaz tam anlamıyla bugün 1k oldu teşekkür ederim. Kurgu umarım beklentinizi karşılıyordur. Cambaz size ne hissettiriyor ya da okurken nasıl hissediyorsunuz merak ediyorum doğrusu .

cambaz ⏤ yizhanDonde viven las historias. Descúbrelo ahora