"Karnın ağrımasın." dedi karnımı okşarken, ima ettiği şeyle sertçe yutkundum. Elini suya sokup bacaklarımı araladı ve parmakları girişime dokundu yavaşça. Başımı omzunda yan çevirip gözlerine baktığımda iki parmağını içime gönderdi, dudaklarımın aralanmasını engelleyemedim.

Başını omzundaki başıma eğip dudaklarını bastırdı dudaklarıma. Parmakları yavaşça içimde hareket ederken aynı yavaşlıkla dudaklarımı öptü. İçimde makas hareketi yaptığında inleyerek dudaklarımızı ayırdım. Dün akşamdan kalmış kendi bıraktıklarını temizledi ve çekti parmaklarını.

Başım omzunda gözlerimi kapattım tekrar. "Az daha başka yola sapıyorduk." dediğimde gülerek kapalı gözlerimden öptü.

"Sapabiliriz." Dudaklarım kıvrılırken gözlerimi açıp bana eğdiği başına baktım. Kolunu belime sarıp karnımı okşarken elimi kaldırdım ve saçlarını geriye taradım. Ardından yanağına kaydı elim, gülümsediğimde o da gülümsedi.

"Neye gülümsüyorsun şirin şirin?" diye sordu dudaklarımı yumuşakça öperken. Omzumu silktim.

"Öylesine." Duş başlığını aldım ve koluna yaslanırken saçlarını yıkamaya başladım. Gözlerini kapatıp bana ayak uydurdu. Büyüleyici duruyordu.

Aynı işlem bana geldiğinde arkamdan saçlarımı yıkıyordu ve dayanamıyor olmalı ki ara sıra boynumdan öpüyordu. Bittiğinde biraz daha sıcak suyun içinde kaldık. O başını küvetin kenarına yasladı, ben de omzuna. Kolları belime sarılı, elleri karnımda, vücudum bacaklarının arasında bir süre gözlerimizi dinlendirdik. Fazla geç kalmamaya çalıştık çünkü ikimizin de ortak dersiydi ve ilk ders kimyaydı.

Kimyadan nefret ediyordum.

***

"Dylan..."

Üstümde, sürekli olarak pantalonundan tahrik olmama yetecek şekilde kendini bana bastırıyordu ve dudaklarımı öperken gömleğimin düğmelerini açıp çıplak bıraktığı göğsümü okşuyordu.

"Ah..." Başımı sağa yatırdığımda boynuma bastırdı bu sefer dudaklarını. Okulda kendimden geçmek üzereydim, Dylan kontrolü kaybedeli uzun olmuştu zaten.

Okulun alt bahçesindeki boş depolardan birinde, kesinlikle sevişilmek için buraya getirilmiş bir koltuğun üzerindeydik. Son dersim bedendi ve onun da boş dersine denk gelmiştim. Kötü bir denkleşme olduğunu söyleyemezdim çünkü şuan altında zevkten başım dönüyordu.

Elleri pantalonuma geldiğinde gözlerimi açtım kendimi zorlayarak. "Okuldayız." Boynumdan öptü tekrar ve pantalonumu hızla çıkarttı iç çamaşırımla birlikte.

"Neredeyse kimse bilmiyor burayı, zaten son derste gelmezler. Herkes eve gitmek için can atıyor." Kemerini çözdü ve kendi pantalonuyla iç çamaşırını çıkartıp bacaklarımın arasına girdi.

"Koç buraları kontrol ediyor." dedim bacaklarımı aralarken. Başını eğdiğinde çenesinden tuttum ve engel oldum ona. "Dylan." dediğimde derin bir nefes aldı.

"Koç sevgili olduğumuzu biliyor."

"Bununla alakalı olmadığını biliyorsun." Gözlerime baktı bir süre. Ardından başını sallayıp derin bir nefes verirken üstümden çekildi ve pantalonunu giymeye başladı. Ben de dirseklerim üzerinde doğruldum ve pantalonumu giyip üstümü iliklemeye başladım.

Ona döndüğümde çocuk gibi somurtması komiğime gitti. Dirseğimle yavaşça karın boşluğuna vurdum. "Somurtma." Omzunu silkip dudaklarını büzdüğünde gülerek öptüm dudaklarından. Saniyesinde gülümserken bana karşılık verdi ve kollarını belime sardı. Koltukta uzandım ve o da başını göğsüme yasladı. Gözlerini kapatırken ben açık tutup onu izlemeyi tercih ettim ve saçlarını okşamaya başladım.

"Kaptanlığı sana geri vereceğim." dediğimde açtı gözlerini. "Ama bir şartla." Dudakları kıvrıldı.

"Neymiş?"

"Maçta bana faul yapanları çıkışta tehtit etmeyeceksin." Gülecek gibi oldu bir an ama toparladı kendini. Kafasına vurdum. "Ciddiyim ben."

"O zaman kabul etmiyorum." Tekrar umursamadan gözlerini kapattığında şokla ona bakmaya başladım. "Maçta bilindik bir şey olduğunu biliyorsun. Cidden sana zarar verecek ve oyundan çıkartmaya çalışacak insanları tehtit ettim."

"Dylan..."

"Çocuk bilerek iyi oynadığın için çelme taktı ve bileğini incittin. Buna sessiz kalmayacağımı biliyorsun."

"Bilerek yapmadı." diye itiraz ettim. "Çıkışta benden özür diledi." Dudakları kıvrıldı.

"Doğrusu, ben tehtit ettiğim için özür diledi, olacaktı." dediğinde derin bir nefes aldım.

"Yorucusun."

"Yatakta mı?" Kafasına vurdum tekrar yavaşça.

"Kes sesini."

"Seni yormamı ister misin?" Tekrar üstüme yükseldiğinde gülerek ona baktım. Kulağımın altını öptü eğilip. "Seni inletip, güzelce yorabilirim." Lafları üstüme ateş basmaktan başka bir işe yaramıyordu.

"Hayır, daha hastaneye gideceğim." Yüzündeki gülümseme silindi yavaşça.

"Kontrol için mi?" Başımı salladım.

"İki gün gelemem galiba. Benden çok kan alıyorlar ve ayağa kalkamıyorum. Babam hastanede kalacağımı söyledi zaten ilk gün." Başını salladı ve tekrar uzandı üstüme.

Bu sefer kollarını o kadar sıkı sardı ki bana bir şey diyemedim. Göğsüme koyduğu başına getirdim elimi. Saçlarını okşamaya başladım. "Sadece böbrek durumuma ve uyuşturucu testime bakacaklar."

"Biliyorum. Ben de seninle kalırım hastanede."

"Hayır, okula git. Geri kalma."

"Geri kalmıyorum, zaten yaz tatili yaklaştı. Bazı konuları önden bitirdim." Gülümsedim. Sinirli ve zekiydi. Ve ona ne dersem diyeyim kesinlikle hastanede kalacaktı.

Bir şey diyip bu anın huzurlu büyüsünü bozmadım ve saçlarını okşamaya devam ettim.











Tatlı

sometimes all I think about is you [bxb] •dylmas [Tamamlandı]Where stories live. Discover now