Yeonjun üniversiteyi bitirmesiyle memleketine dönerken yolda otostop çeken genç bir çocukla karşılaşır.
Başlangıç: 02.08.22
Bitiş: 10.09.22
🍊
#1 Beomjun
Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
"Hala acıyor mu?"
"Ah bir de soruyor musun Beomgyu?!"
"Kendin yaptın ama ne diyeyim. Kafanı kocaman tabelaya çarpman benim suçum değil."
"Seni yakalarken oldu. Teknik olarak senin yüzünden."
"Kör olman benim suçum de- AH."
"Hehe serinlersin."
Beomgyu'nun tişörtünün içine başıma tuttuğum buz kalıbını attıktan sonra tekrar yola çıkmak için hazırdım. Öncelikle çıkışı bulmam gerekiyordu çünkü bu yollar tarla yollarından farksızdı. Arabamın böyle bir yerde bulunması bile beni çıldırtmaya yeterdi.
"Hey neden şuradan gitmiyoruz?"
"Fazla karanlık."
"Ama çıkışı görebiliyorum."
"Bir kez daha sana güvenip başıma bela almayacağım."
"Aman iyi be... Söyleyin o zaman Bay Zeki. Siz nereden çıkmayı önerirsiniz?"
"Öhm şöyle ki Bay Aptal-"
"Choi Beomgyu olacaktı herhalde."
"Neyse ne. Daha iyi bir çıkış yolu bulacağım ama asla dediğin yerden gitmem."
O esnada neden yakındaki ormanın içinden geçmeyelim diye düşündüm. Zaten başka seçenekte yoktu. Fakat arabanın gidebileceği yollara sahip mi önce onu kontrol etmem gerekirdi.
"Hazırlan kısa bir doğa yürüyüşü yapacağız."
"Ne?"
"Ormanı kontrol edelim. Uygunsa ormanın içinden geçeceğiz."
"Gerçekten aptalca bir fikir."
"Mağaranın içinden geçmekten iyidir BAY CHOİ BEOMGYU. Tanrım böyle aptal biriyle nasıl aynı soyada sahibim..."
"Sende mi Choi'sin?"
"Hm."
"Hazırım bu arada."
"Tamam gidelim."
Ormanın derinliklerine doğru giderken aslında buradan kesinlikle bir araba gidemeyeceğini anlamış oldum. Umutsuzlukla geri dönelim diyecektim ki kendimi nefes alamaz halde ve ıslak buldum.
"SİKTİR BU NE?"
"Hahahahah. Yaaa paboyaa."
"Ne diye beni suya ittin Beomgyu..."
"Beni serinletmen karşılığında seni serinlettim Yeon. AHH!"
"Anca beraber kanca beraber."
Beomgyu'yu da suya çektikten sonra zafer diye çığlık attım. O dakikalar her ne kadar eğlenceli ve saçma olsa da bir gün daha bitmek üzereydi ve ben hala eve varamamıştım. Ailem? Onların neler yaptığı hakkında hiçbir fikrim yoktu. Havanın kararması ile Beomgyu'ya seslendim.
"Hadi geri gidelim arabaya. Buradan çıkamayacağız."
"Mağaradan geçeceğiz?"
"Pff mecburen."
"İşte bu! Pekala. Hmm."
"Ne bekliyorsun?"
"Asıl sen ne bekliyorsun?"
"Bana yolu unuttum deme."
"Tamam demem."
"DALGA GEÇİYORSUN GERÇEKTEN."
"SENDE UNUTMUŞSUN AAAA."
"Of of of offff. Tek yapmamız gereken geriye dönmek ve dümdüz ilerlemek olsun."
"Hava karanlık hiçbir şey göremiyorum ayrıca suya düşünce yönü de kaybettim. Bütün ağaçlar da birbirine benzediğine göre-"
"Sanırım kendimi keseceğim... Kamp kuracağız. Uyumak yok. Hava aydınlandığı an siktirip gidelim."
"Tamamdır başkan."
O gece kafamızı sokabileceğimiz bir çatı yoktu. Büyük yapraklı ağaçların altına saklanmaktan başka çaremiz de yoktu. Kendimi ateşin verdiği sıcaklık ile ayık tutmaya çalışırken omzuma düşen başa dikkatlice baktım.
"Choi Beomgyu. Seni aptal. Uyumuşsun."
Önüme geri döndüm ve gülümsedim. Sadece iki gün öncesinde ne kadar sıradan bir hayat yaşıyordum. Belki saçma gelecek ama hayatımda biraz macera olması ister istemez hoşuma gitmişti. Ve bu çocuk. Hala sinir bozucu. Umarım ölmeden eve varabilirdik. En azından otobana çıkmayı başarmalıydık. Omzuma düşen başını yavaşça kucağıma çektim ve kendimi arkamdaki ağacın gövdesine yasladım. Uykuya dayanabildiğim kadar dayanacaktım. Yine de daha çok dayanabileceğimi sanmıyordum.
"İyi geceler Beom."
Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.