ölümün yumuşak yüzüyle son dansım

3 1 0
                                    

İçimdeki cevapsız sorular beni kemirmeye devam ediyorken ayağa kalktım ve mutfağa doğru ilerledim.

Dünden beri hiçbir şey yememiştim. Buzdolabının kapağını açtım ama hiçbir şey beni cezbetmiyordu. Dahası onlara bakmak bile midemi bulandırıyordu. Kendimi zorlayarak bir bardak su içtim ve pencereyi açmaya karar verdim.

Ay ışığı yok denecek kadar azdı. Etrafını saran bulutlarla olan savaşını kaybetmiş yerini şimşeklerin anlık parlaklıkları almıştı. Gittikçe artan şimşeklerin ardından delicesine bir yağmur başlamıştı.

Gökyüzü adeta hıçkıra hıçkıra ağlıyordu. Bana eşlik eden birisin olması ilginçti doğrusu. Bu, her ne kadar gökyüzü de olsa.

Ne kadar çaresiz ve yorgun olduğumu bir tek o mu görmüştü? Sarılamaz mıydım ona? Sarılacak kimsem yokken belki o beni kabul ederdi. Sahi, beni geri çevirmezdi değil mi? Yanına gitsem ve sadece ağlasam...

Pencereyi kapatmam gerekiyordu, zira üstüm başım ıslanmıştı. Ama hayır! Onu yalnız bırakamazdım. Hızlı adımlarla odamdan çıktım. Ayakkabılarımı giymek için bir hamlede dahi bulunmadan evimden koşarak çıktım.

Sokağın ortasına gelene kadar süratle koştum ve en sonunda tüm içtenliğimle kollarımı açtım. Gökyüzünün gözyaşlarına kocaman sarıldım. Ona deva olmayı çok isterdim. Ben bu kadar yalnız ve çaresizken bari o yalnız kalmasaydı.

Sokağın her köşesine koştum. Tüm gözyaşlarına tek tek sarıldım. O ağladıkça ben de ağladım lakin her zerresine sarıldım.

Aradan geçen birkaç saatin ardından yere yığıldım. Şimdi her zerresini hissedebiliyordum. Tüm acıları bana geçmiş gibi ama bendekileri de almış götürmüş gibiydi. Artık huzur ruhuma dolmaya başlamıştı.

Bedenimde kalan acılarımı ruhumu da alarak terk ediyordum. Ben artık gökyüzü olmuştum. Artık bana sarılacak birisi var vardı. Artık hiçbir korkunun ve gözyaşının bana ulaşamayacağı bir yerdeydim.

Ben ruhumdaki prangaları kırmıştım. Mızraklarını yavaşça indiren korkunun şaşkın bakışlarıyla birlikte yavaşça oradan uzaklaşıyordum. Huzurumu hiçbir şairin anlatamayacağı kadar güzel yaşıyordum.

Sonunda... Sonunda hakkettiğim yere gidiyordum ve kurtulmuştum bu cezadan. Veda dahi etmeme gerek yoktu bu karanlık gezegene. Ben gökyüzü olmuştum ve kendimle tekrar buluşmaya gidiyordum.

ölümün doğuşu Donde viven las historias. Descúbrelo ahora