2. Bölüm: Sürgün

En başından başla
                                    


Kalite bakımından 3e ayrılıyorlardı.


Siyah renkli olanlar Ruhsal Hazine oluşturuyorlardı ve İlkel Rün olarak adlandırılıyorlardı. Ruhsal hazineler kendilerine ait özelliklere sahiplerdi.
Bunlar saldırı ve savunmada kullanılma ile birlikte iletişim mührü oluşturmak için kullanılmasıydı.


Gümüş renkli olanlar Göksel Hazine oluşturuyorlardı ve Antik Rün olarak adlandırılıyorlardı. Göksel Hazineler Ruhsal Hazinelere göre fazladan bir özelliğe sahiplerdi, boyutları değişebiliyordu.


Son olarak Altın renkli olanlar İlahi Hazine oluşturuyorlardı ve İlahi Rün olarak adlandırılıyorlardı. İlahi Hazineler de savunma, saldırı, iletişim mührü ve boyut değiştirme dışında uzayla bir olma özelliğine sahiplerdi.


Ayrıca 8 farklı rün türü bulunuyordu.


Kırmızı: Ateş Elementi


Mavi: Su Elementi


Beyaz: Hava Elementi


Kahverengi: Toprak Elementi


Mor: Yıldırım Elementi


Turuncu: Lav Elementi


Cyan: Buz Elementi


Gri: Temel


Yani her rün iki farklı katmana sahipti. Örnek verilirse Ruhsal Hazine oluşturan Ateş Elementi Rünü türünü belirten kırmızı renkli tabaka ile kalitesini belirten siyah renkli tabakaya sahipti.


Hazineler en fazla 3 katmana sahip olabiliyorlardı. Bu katmanlar hazineleri düşük, orta ve yüksek kademe olarak sınıflandırıyordu.


Fatih'in hazinesi normal şartlarda düşük kademe Ruhsal Hazineydi ancak hem boyutunu değiştirebiliyordu hem de görünmez olarak uzayla bir olabiliyordu.


Bu durum onun Göksel ve İlahi Hazinelerin özelliklerine sahip olduğunu gösteriyordu.


Bunun nedenini bilmiyordu ancak elindeki hazinenin Göksel Ceza'yı yuttuğu için bu hale geldiğinden emindi.


Yani o henüz düşük kademe Ruhsal Hazine iken İlahi Hazinelerle aynı özelliklere sahip bir hazineye sahipti.


Bu durum elindeki hazineyi güçlendirdiğinde İlahi Hazineleri aşan  bir hazine ortaya çıkacağını gösteriyordu.


Artık yükselişi için endişelenmesine gerek yoktu.


Kozmik Fırın yeniden görünmez olurken Orkun güçsüzce yere yığıldı. Bu hazine çok fazla ruhani enerji istiyordu.


Ruhani, Ruhsal ya da Enerji denilen bu enerji canlılara güç veriyordu.


Ağaçlar, insanlar ve hayvanlar ruhsal enerjiyle birlikte güçleniyorlardı.


Ruhsal enerji sayesinde güçlenen ve onun kullanabilen insanlar Yetişimci olarak adlandırılıyorlardı.


Yetişimciler kendi aralarında birçok aleme ayrılmışlardı.


Yetişim alemlerinin ilki Ruh Askeri alemiydi.


Ruh Askeri aleminde insanlar çevreden emdikleri ruhsal enerjiyi vücutlarında dolaştırıyor ve karınlarının altındaki dantian denilen ruhsal havuzu oluşturuyorlardı.


Bu ruhsal havuz toplam 10 kere büyüyordu ve bu Ruh Askeri alemini 10 seviyeye ayırıyordu.


Ruhsal havuz 10 kere büyüdükten sonra yetişimci havuzu zorla kırarak ortaya çıkan depolanmış ruhsal enerjiyi  bir araya sıkıştırarak bir ruhsal bilye oluşturuyorlardı.


Bu ruhsal bilyenin oluşmasıyla kişi bir üst aleme yani Ruh Lordu alemine geçiş yapmış oluyordu.


Ruh Lordu aleminde ise ruhsal bilyenin içinde su damlası görünümünde katılaşmış 10 damla sıvı oluşturuluyordu. Her katılaşmış sıvı damlası ruhsal öz olarak adlandırılıyordu ve Ruh Lordu alemini 10 seviyeye ayırıyordu.


Ruh Lordu aleminden sonra Ruh Kralı alemi geliyordu. Ruh Kralı aleminde içinde 10 damla ruhsal öz bulunan ruhsal bilyenin parçalanması gerekiyordu.


Ruhsal bilye tamamen parçalandığında kişinin dantian bölgesinde kendi figürü oluşuyordu. Öz Ruh denilen bu figür oluştuğunda Ruh Kralı alemi oluyordu.


Ruh Kralı aleminde en az 3 en fazla 10 Öz Ruh oluşturmak gerekiyordu. 3 tane Öz Ruh, Yıldız Ruhu alemine geçmek için alt sınır iken 10 tane Öz Ruh üst sınırdı.


Daha yüksek gelişim alemleri hakkında bilgiler pek açık değildi.


Orkun yetişimi yok olduktan sonra annesinin sağladığı hapları kullanarak 8. Seviye Ruh Askeri alemine ulaşmıştı. Ancak bu alemdeki enerjisi bu hazinenin uzayla bir olması için en fazla 3 saat dayanabiliyordu.



Henüz hazineyi aktif etmemişti, hazineyi aktif etmek için Ruh Lordu alemine geçmesi gerekiyordu. Yoksa ruhsal enerjisi bunun için yeterli gelmezdi.


Orkun parmağındaki yüzüğe dokundu ve elinde beliren elmayı yemeye başladı.


O elmayı yerken ormana ürkütücü bir sessizlik bürünmüştü. Bu sessizliğin sebebi ormanın kralını yemekle meşgul olan Kızıl Taçlı Gök Kartalı idi.



Birkaç dakika sonra Kızıl Taçlı Gök Kartalı uçarak geldi. Orkun'un önünde yere kondu ve onun üzerine binmesini bekledi.


Orkun tam sırtına ulaşmıştı ki hızla havalandı ve onu geriye yuvarladı.


Son anda kartalın bir tüyünü tutmayı başaran Orkun yere düşmekten kıl payı kurtulmuştu.


Kızıl Taçlı Gök Kartalı hane liderinin emirlerini takip ederdi, davranışları babasının ona karşı aldığı tavrı açıkça ifade ediyordu.


O gözden çıkarılmış biriydi artık.

[Tamamlandı] Çılgın Mucidin Kozmik Fırını Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin