"dayım da demir olayını öğrendiğinde senden daha beter hayatımı kaydıracak ama orasını ne yapıcaz. Demire kati bir dille yeğenimden uzak dur demiş ama yapamadık ne yapalım seviyoruz aaa aaa" diye nara attım. İkimizde halimize gülmüştük "babam aslında demirin babasıyla işi olmadığını onu bitirmeye çalıştığını bilse belki de bu kadar zor olmazdı bu olay" diye durgunca mırıldandım. Mineye her şeyi anlattığım için içim rahat konuşabiliyordum.

"bir gün her şey bittiğinde ve gerçekler ortaya çıktığında o pişman suratını full HD izlemek istiyorum" diye hırsla söylendi. 

"babamı biliyorsun hata onda olsa dahi kabul edip  asla taviz vermez tükürdüğünü de yalamaz"

"verir bir güzel de yalar. Hem ne yapacak ömrünün sonuna kadar küs mü kalacak geçsin o işi. Hele bir de torunları olsun bak ne tavizler verir"

"babam çocuklardan nefret eder mine" dediğine bir kahkaha atıp ayağa kalktım.

"o adamın zaten sevdiği bir şey var mı ki. Despot herif"

"neyse boşver babamı da bavulunu hazırladın mı sen onu söyle. Bir savaşta orda bekliyor bizi ama allahtan dayım babam kadar iletişimi zor biri değil"

"ay hazırladım. Umarım dediğimiz gibi olur. Bu olay karşısında babamın tepkisini kestirmek çok zor. Bizi çok seviyor ama yine de bu olay karşısında ne yapacağını kestiremiyorum"

"az heyecan var ya hayatımızda olsun renk gelir" diyip güldüm. "ama en azından yaman demir gibi intikam hırsıyla yanmıyor. Dayım da biliyor onun sakin kendi halinde bir hayat yaşadığını, babasıyla asla görüşmediğini sonuçta. O yüzden çok uğraştırmaz bizi diye düşünüyorum. Sadece bu izinsiz evliliğe kızar yani umarım sadece ona"

"umarım as-" telefonun çalmasıyla sözü yarıda kesildi.

"kim"

"kimin kocası buğğ bu benim kocam" diye bağırıp telefonu açtı. "kocacım" demesiyle gür bir kahkaha atarken haline, sevimli bir dil çıkarımı yaptı bana. O kadar mutluydum ki onun adına.. Odadan şen şakrak çıkarken bir gün ben de demirle her şeyi aşıp böyle rahat ve kaygısız konuşabilecek miydim diye cidden merak ediyordum.

Düşüncelerimi kenara itip hızla bavulumu hazırladığım gibi pastahaneye indim.

"bebeğim naber" sedata arkadan sarılırken gülüp poposunu salladı. Dayanamayıp bir şaplak attığım gibi sıkma torbasını elime alıp şekil yapmaya başlamıştım. Pastahaneme aşıktım ama son zamanlarda çok fazla ilgilenememiştim. Şuan elimde sıkma torbasıyla güzel figürler yaparken sessizce özür diliyordum pastalarımdan.

"iyidir yırtık senden naber. Pastahanemizi şereflendirdin hayır olsun"

"deme ya öyle valla ben de özledim. Zaten son zamanlarda çok vakit ayıramıyorum diye üzgünüm. Şimdi de bir süre yokum çok daha özlicem" dudağım üzgünce bükülmüştü. Cidden buradan bir saniye bile ayrılmayıp güzel bir terapi yapmaya ihtiyacım vardı. Dönüşte yapmak için aklıma not ettim.

"ne kadar kalacaksınız ki"

"hiç bilmiyorum valla dayımın heyhey durumlarına bağlı. Kabul edene kadar oradayız"

"ya hiç kabul etmezse kız" diyip güldü.

"deme öyle ya zaten stresliyiz. Cidden dayımın tepkisini çok merak ediyorum. Ama sonuçta boşanda demez yani. Demez dimi ya" dememle sedat bu sefer bir kahkaha attı.

"bilmiyorum ki anacım. Bazen geleyim yakından izliyim ağzınıza sıçışını diyorum ama iş var" demesiyle kızgınca baktım ona.

"düzgün konuş"

ASYA (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin