1.Bölüm : İlk Kaybediş

883 485 271
                                    

Gerçeklik ile hayal arasında ince bir çizgideyim.
Sesler geliyor , uzaktan bir yerlerden.
Gerçekliğe mi ait yoksa hayalime mi karar veremediğim bir noktadayım.
Yer mi sarsılmaya başlamıştı yoksa sarsılan ben miydim ?

" Anne! Baba! Bizi bırakmayın , hayır. Hayır , baba! Baba! "
Abimin sesi miydi bu ?
" Kurtarın onları ne olur " diyordu artık bağırmaktan kısılmış sesiyle.

Neler oluyordu Allah'ım ?
Yüzümde hissettiğim sıcak bir su damlası ile irkildim.
Bu küçük su damlaları yüzüme nereden geliyordu ?
O geceden bile daha karanlık olan gözlerimi araladım.
O küçük su damlaları abimin ela gözlerine aitti.
Umutsuzca bana bakıyordu.
Onu ilk defa böyle görüyordum.
Çaresiz.

Etrafıma baktım. Yatağımda değildim. Evimizin önüne ne zaman geldiğimle alakalı bir fikrim yoktu.
" Abi niye ağlıyorsun? " diye sordum.
Bu sorunun cevabını asla duymak istemiyordum.
Yüzündeki gözyaşlarını silmeden kafasını kaldırdı.
Onun baktığı yöne doğru çevirdim bakışlarımı.
Gün doğumunun kızıllığı gibiydi evimiz.
Sanki güneş yeniden yaratılıyordu.

" Hayır!! " dedim çığlık atarak.
Bu nasıl olurdu?
" Onlar nerede? Anne ve babam nerede? Yangın nasıl çıktı? Neler oluyor abi? Cevap ver! Abi nolur bir şey söyle. " diyordum abimi omuzlarından sarsarak.

Gerçeklik ile hayal arasındaki savaşı gerçeklik kazanmıştı.
Ve bu asla istemediğim ihtimaldi.

~ Büyük bir patlama sesi duyuldu. ~
İkimiz de aynı anda eve döndük.
Saniyeler içinde evimiz alev topuna dönmüştü.
" Anne! Baba! " diye haykırdım.
Hıçkırığım ve gözyaşlarım daha da şiddetlendi.
Birkaç dakika sonra evimizden geriye yıkık dökük bir harabe kalmıştı.
Etrafta uçuşan küller gökyüzünden yere konmak üzere süzülüyordu.

Yere sabitlediğim gözlerim anlık olarak önümden sedyelerle geçen annem ve babama takıldı. Şoka girmiş , bir şey yapamıyordum.
Abim bana sarılmıştı. Gözyaşlarımız birbirine karışıyordu.
Yüreğim evimizin yanması gibi cayır cayır yanıyordu.

Gözyaşlarım yanaklarıma döküldükçe sıcaklığının yanaklarımı deleceğini düşünüyordum.
Delmesi önemli değildi , zaten yüreğimde kocaman bir delik açılmıştı.

Annem ve babamı kaybetmiştik.
Üzerine toz konduramadıklarımı kara toprak içine almış geri vermiyordu.
Antalya kalabalıktı ama bizim için bir hiçti artık. Bizi dünyaya getirenler artık yanımızda yoktu. Artık hiçtik.
 
                                        ⭐

Anne ve babamızın vefatının üzerinden 1 hafta geçmişti.
Yanımızda babamın tek kardeşi olan Selçuk amcamız vardı.
Bize yangının kundaklama sonucu ortaya çıktığını ancak kimin yaptığını şuanlık bulamadıklarını söylüyordu.
Kim? Bizden ne isteyebilirdi ki?

Hayat bazen istediğimiz gibi ilerlemiyor , tren rayından çıkabiliyordu.
Ama nasılsa ağaçlar sonbaharda yaprak döker ve sonraki serüvenine ilkbaharın  gelmesiyle heycanlanır yaprak açardı işte bizim de bundan sonraki hayatımızda anne ve babamsız yaşayacağımız serüvenimiz de böyle umutlar saçan bir serüven olmalıydı.

Amcam , abim ve ben bir de elimde anne ve babamdan kalan son bir yanık fotoğrafla İstanbul'a doğru yola çıktık.
Umut dolu olmasını istediğimiz serüvenimize ilk adımımızı böylelikle atmıştık.

Arabanın radyosundan kulağıma ilişen bir şarkı daha çok taze olan acımı daha da kasvetlendiriyordu.

  İçimde bir şey kanıyor
  Keskin bir vedanın yarası sızlıyor
  Yüzümde bir şey soluyor
  Aynı değil, umudun rengi kayboluyor
  Kalbimde bir yerde bir orman yanıyor
  Bıraktığın şarkılar sahipsiz susuyor
  Şiirler hep dargın, dualar şifasız
  Ömrüme mıhlanmış bir cümle
  Kül olur kalbindeki zamanla
  Yana yana, yana yana

ALNİLAMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin