[10]

13 2 0
                                    

Enver: Günaydın

Atalay: Günaydın

Enver: Şey ben gene hasta olmuşum

Atalay: Neyin var güzelim

Enver: Başım ağrıyor ve ateşim var

Atalay: Anladım geçmiş olsun

Enver: Arkadaşım da tek gitti sabah

Atalay: Anladım

Enver: Tamam bb

Atalay: Bb

Kendine bakmayı ne zaman öğrenecek bu çocuk, her neyse saat daha erken. Bugün aslında arkadaşlarım dışarıda takılmak istemişti ama bir önemi yok her zaman gidebilirim.

Bir duş aldım ve duştan sonra saçımı kuruttum. Saçımı tarayıp dolabıma yöneldim. Gri düz bir tişört ve siyah kot pantolon çıkarıp yatağımın üzerine bıraktım. Onları giydiğim gibi oğuza hoşçakal deyip evden çıktım.

Bu sırada Enver'le konuşmamızın üstünden 1,5 saat geçmişti. Converselerimi giyip yavaşça merdivenlerden indim. Aynı şekilde yavaş adımlarla evine doğru ilerlemeye başladım. Bu güzel havada tatilini evde yatarak geçirecek olması hoşuma gitmiyordu.

Gene marketten çikolatalı süt ve biraz atıştırmalık aldım, market evine yakın olduğu için sütlerin ısınmayacak olması güzeldi.

Evin önüne geldim ama hangi katta oturuyordu ki?

Atalay: Bir oyun oynayacağız şimdi

Enver: Hastayım diyorum oyun oynayalım diyorsun

Atalay: Sus da cevap ver

Enver: Ne

Atalay: Doğruluk mu cesaret mi?

Enver: Doğruluk

Atalay: Evin kaçıncı katta?

Enver: 3

Atalay: İyi

Enver: Sıra bende mi yani şimdi

Enver: Doğruluk mu cesaret mi?

Enver: Hey cevap versene

Enver: İyi sen bilirsin uyuyorum ben

Çok tatlı. 3. kata çıktım ve tek yapmam gereken şey kapıyı çalmak ama yapsam ne kaybederim ki. Yine de... Korkuyorum. Korkunun ecele faydası yok.

Kapıyı çaldım.

Kapı açıldı.

"Enver?"

"Kimsin?"

"Atalay ama ne demek istersen artık"

"Ne?!?"

Kapıyı yüzüme kapattı????? Ben daha tam olarak onu görememiştim bile ve kapıyı yüzüme kapattı??

Merdivenlere oturup telefonuma baktım. Mesaj bile yoktu. Oturup telefonla ilgilenmeye başladım ki birkaç dakika sonra kapıyı açtı. Göz göze geldik. Ben gülümseyince başka yöne baktı.

"Üzgünüm ev dağınıktı biraz"

"Sorun değildi"
"Evi mi topladın?"

"Sadece düzelttim biraz toplamadım"

"Tamaamm"

"İçeri gelecek misin yoksa kapatıyorum kapıyı? "

Bir şey söylemeden içeri girdim. Küçük ama hoş olan bu evde gerçekten tek başına mı yaşıyordu?

"Evin güzelmiş"

Bir şey demeden elimdeki poşeti aldı, içine bakınca bana bakıp gülümsedi ve mutfağa gidip içindekileri dolaba koydu.

Karşımda dururken onu incelemeye başladım. Terden alnına yapışmış ve dağılmış saçları, oversize tişörtü, kareli pijaması ve pofuduk terlikleriyle harika görünüyordu.

"Ne?"

"Harika görünüyosun"

"Bu halimle mi?"

"Evet bu halinle bile"

Gözlerini devirip koltuğuna serildi. Ben de yanına oturdum.

"Çok rahatsın, daha önce hiç görmediğin birinin evine geldin ve yanımda oturuyorsun"

"Sen de çok rahatsın, daha önce hiç görmediğin birini evine aldın"
"Sana neler yapabileceğimden haberin var mı?"

Hiçbir şey demeden yüzüme baktı ve televizyonu açtı. Beni asla ciddiye almıyordu.

"Kumandayı bırak"

"Ne?"

Koltukta iyice yanaştım ve gözlerinin içine baktım.

"Kumandayı bırak"

Hala kanal değiştirmeye devam ederken kumandayı elinden aldım ve gözlerinin içine bakmaya devam ettim.

"Gözlerin çok güzel kokuyor"

Gülmemek için kendini zor tutuyordu ama sonunda dayanamayıp güldü.

"Gözlerin gerçekten çok güzel"

"Başka ne güzel biliyor musun?"

"Bilmek istemiyorum"

"Ne?

Bu sefer ben güldüm ve ona iyice yaklaştım. Nefesini yüzümde hissedebileceğim kadar yakındım.

İLACIM (BXB)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin